Hanımlar n'olursunuz ingaa'lamayın!

Haberin Devamı

Başarılı senarist ve oyuncu Gülse Birsel’in oynadığı bir kredi kartı reklamında çocuk sesiyle ‘öğretmeniiim’ diye ciyaklaması tüylerimi diken diken ediyor. Allah'tan bende çok tüy yok. Yoksa kirpi gibi dolaşırdım.
Olgun yaştaki insanların çocuk sesi çıkartmalarına tahammül edemiyorum.
Cilve, oyun, dikkat çekmek, komiklik, şımarıklık, reklam, ne için olursa olsun.
Bunu yapan çok kadın var. Hatta kendilerine benzettikleri erkekler bile var.
Özellikle bebeklerle konuşurken sesleri değişiyor.
Çocuk kendisi gibi konuşulduğunu duyarsa daha mı iyi anlar sanıyorlar?
Gülse Birsel’in televizyonda reklamını yaptığı o kartı artık kullanamıyorum. Kasadaki kadın post makinasını uzattığında çocuk sesi çıkartacak diye ödüm kopuyor. İşte onun için genç, orta yaşlı veya yaşlı hanımlar "N’olursunuz ıngaa’lamayın" diyorum.
Tamam mı öğretmeniiiiim?

İki memeye bir pizza

ABD’deki Illinois Üniversitesi öğrencilerinin uğrak yeri olan bir pizzacının başlattığı kampanya ülke çapında büyük ses getirmiş.
Drew’s Pizza adındaki işletme memelerini gösteren tüm kadın müşterilerine bedava pizza dağıtmaya başlamış.
Uygulamadan herkes memnunmuş.
Müşteriler eğleniyormuş.
Pizzacıda çalışanlar artık işe hiç geç kalmıyormuş.
Çılgın üniversite gençlerinin yoğun olduğu bir bölgede bunu yapmak kolay.
Yaş ortalaması yüksek huzurevlerinin yoğun olduğu bir bölgede yapsınlar da görelim.
Bedava pizza için 20’lik çıtırlar yerine 80’lik nineler memelerini göstersin.
Bakalım o pizzacıya hiç gelen, giden ya da orada çalışan birileri kalıyor mu?

Dizinin adı filmin adı olmalıydı

Hanımlar nolursunuz ingaalamayın


Uğur Yücel’in başrolünde Beren Saat’in oynadığı ‘Benim Dünyam’ filmi bir Hint yapımından çalıntı olduğu iddia edildi. Oysa "Benim Dünyam" filmi Hint yapımı ‘Black’in yeniden çekimiymiş.
‘Remake’ diyorlar.
Orijinalini birebir kopya ediyorlar.
Hintlilerin bu remake olayından haberi yok.
Bizim iznimiz haberimiz olmadan filmimizi çaldılar diye feryad-ı figan ediyorlar.
Belli ki ortada bir yanlış anlaşılma durumu var. İşi bu noktaya getirmeye hiç gerek yoktu. Biliyorsunuz Uğur Yücel ’Aramızda Kalsın’ diye yeni bir diziye de başladı. Dizinin adını filmin adı yapsaydı Bollywood’daki Hintlilerin ruhu duymazdı.
Remake, kopya, esinlenme her ne karın ağrısıysa ne güzel aramızda kalırdı!

Göndereceksen giyinip boyanacaksın...

Hanımlar nolursunuz ingaalamayın

Cips reklamında oynayan Ezgi Mola, Meryem Uzerli’nin gündeme getirdiği tükenmişlik sendromuna herhangi bir gönderme yapılmadığını açıklamış.
"Reklamda Meryem’in tükenmişlik sendromuna gönderme yok. Her şeyden önce ben bir meslektaşıma bunu yapmam. Ayrıca gönderme olsaydı kızıl saçlı ve dönem kostümlü olurdum" demiş. Ezgi Hanım doğru söylemiş. İyice benzetmezlerse anlamıyoruz. Safız ya! Bizde göndereceksen giyiyinip boyanacaksın.
Tıpatıp olmak için ne gerekiyorsa yapacaksın.
Yoksa gönderdiğin yerine gitmiyor. Haber havasında sana geri dönüyor!

Sevgilisi olsa hadi neyse

Galatasaray’ın geçen sezonki en pahalı transferlerinden Nordin Ambrabat, kendisi gibi Faslı eşiyle fotoğrafını çeken muhabirlere ateş püskürmüş.
"O benim sevgilim değil eşim" demiş. Ambrabat’ın mantığına bakın.
Sevgilisi olsa hadi neyseymiş.
Ama eşiyle olunca olmazmış.
Oysa futbolcu eşleri fotoğraflarının çekilmesinden hiç rahatsız olmuyor. Hatta çoğunun hoşuna bile gidiyor.
Kocalarının yanında poz veriyorlar. Örneğin eski milli kaleci Rüştü’nün gösterişli eşi Işıl Reçber.
Artık öyle bir duruma geldi ki... Rüştü’nün fotoğrafını sadece yanında Işıl Hanım varsa çekiyorlar!

Yunanlı terapist İstanbul’da

Eski Yunan paradigması arketipsel dizimlerle (aile dizimi methodu) çalışan Yunanlı terapist Dr. Dimitris Stavropoulos, Türkiye Sistem Dizimleri Enstitüsü’nün davetlisi olarak İstanbul’a geliyor. İlişkilerinde, ailesinde sorunlar yaşayan, suçlu ya da mağdur konumunda olan ve ‘Aile Dizimi Metodu’na ilgi duyan herkesin katılabileceği bu çalışmada, eski Yunan arketiplerinin terapötik potansiyelleri tanımlanacak. Suçlu ve mağdur. Aslında ikisi de birbirinin terapisti. Eski Yunan’daki kutsal mekan Delfi’de bulunan bir kehanet şunu der: “Yaralayan kişi (seni) iyileştirsin... Yaralama, suçlu ile mağduru birbirinden ayırır (ikilik) aynı zamanda da müşterek kader (birlik) olarak birbirine bağlar. Mağdur, suçluya karşı bir ricacı konumu-na girer. Eğer suçlu pişman olur ve bu ricayı kabul ederse, mağdur suçlunun terapistine ve suçlu da mağdurun terapistine dönüşür.” Simultane çevirinin yapılacağı çalışma, 27-28-29 Eylül tarihlerinde olacak. Ayrıntılı bilgi için:
0216- 416 78 44

DİĞER YENİ YAZILAR