Eurovision derdimiz başladı

Her yıl olduğu gibi yine ‘Eurovision’a kim gitsin?’ sorunuyla karşı karşıyayız...

Haberin Devamı

Daha Eurovision’a çok var ama bizim Eurovision derdimiz başlamış durumda. Her yıl olduğu gibi yine ‘Eurovision’a kim gitsin?’ sorunuyla karşı karşıyayız. Daha sonra ‘Türkçe mi, İngilizce bir parçayla mı gidelim?’ sorunuyla uğraşmak zorundayız. Derdimiz burada da bitmiyor. Kaçıncı oluruz, hakkımızı yediler mi, yemediler mi, kim bize oy verdi, kim vermedi, performansımız iyi miydi, değil miydi gibi yanıt bekleyen önemli sorunlar bizi bekliyor. Bu sene Eurovision Şarkı Yarışması için ilk gösterilen adaylar Hayko Cepkin, Hande Yener ve Atiye. Üçü arasında bir tercih söz konusuysa ben Hayko Cepkin gitsin derim. Sıradan değil. Çok başarılı bir müzisyen. Sahnesi iyi. Görseli çok ilginç. Ayrıca Ermeni kökenli bir vatandaşımızın bizi Avrupa’da temsil etmesi hoş olur kanısındayım. Ancak Hayko’nun Eurovision’a gitmesi bu konudaki dertlerimizi bitirmez. Seneye yine aynı dertlerden muzdarip oluruz. Eurovision’a öyle birini yollamalıyız ki bir daha bizi bu salak ve yüzeysel yarışmaya almasınlar. Örneğin Hiperstar Ajdar! Siz Ajdar’ı ‘Nane Nane’ şarkısının İngilizcesi ‘Mint Mint’ veya bir diğer şaheseri ‘Çikita Muz’ yerine ‘Çikita Banana’yı söylerken ve daha önemlisi sahnede dans ederken düşünebiliyor musunuz? Ben düşünüyorum ve Ajdar giderse bizi Eurovision’dan ömür boyu ihraç edeceklerine inanıyorum. Böylece Ajdar’ın sayesinde geleneksel Eurovision derdimizden kurtulmuş oluruz. Ne dersiniz?

Sezen Aksu vefasız mı?

Ünlü şarkıcı ve söz yazarı canım Türkiyem’in biricik ‘Minik Serçe’si Sezen Aksu, artık hayatta olmayan çok yakın dostu ünlü müzisyen Uzay Heparı’nın oğlu Kanat’ı bebekliğinden beri hiç görmemiş. Yani sizin anlayacağınız bunlar hiç tanışmamışlar. Kanat üstelik müziğe meraklıymış. Yedi yaşında piyano çalmaya başlamış. Ayrıca bas gitar, saz ve bağlama da çalıyormuş. Sezen Aksu gibi müzik piyasasına sayısız yetenek kazandırmış bir değer neden Kanat ile ilgilenmemiş? Bugüne dek neden tanışmamışlar? Çocuk 16 yaşına gelmiş. 18’ini doldursun diye mi bekliyorlar? Belli ki Kanat’ın genlerinde müzisyenlik var. Sezen Aksu ile tanışma, çalışma imkanı bulsa yetenekleri daha fazla gelişmez mi? Deneyim kazanmaz mı? Sezen Hanım’ın düşüncesiz ve vefasız oldıuğuna inanmam. Ama Uzay’ın annesi Zeynep Tunuslu ile dargınsa veya araları limoniyse o başka. İyidir, güzeldir, hoştur ama Sezen Aksu bir kere alınır, darılırsa bir daha zor barışır. İnanmıyorsanız bir zamanlar en yakın kankası olan gazeteci Hıncal Uluç’a sorun. Her ne olursa olsun. Ben bu konuda mazeret kabul etmiyorum. Sezen Hanım ile Kanat Heparı bir an önce tanışmalı ve birlikte çalışmaya başlamalı. Haklı değil miyim? Uzay’ın oğlu bu yahu uzaylının filan değil! Bu arada sevgili Sezen’e de geçmiş olsun diyor acil şifalarımı iletiyorum.

Savarona rezaleti

Günlüğü 50 bin dolara kiralanan ve Göcek’te demirli olan ulu önderimiz Atatürk’ün ‘Savarona’ yatına Sahil Güvenlik ‘fuhuş operasyonu’ kapsamında baskın düzenlemiş.
14 şüpheli gözaltına alınmış. Rusya’dan 18 yaş altı kızları fuhuş turu için ülkemize getiren bir çete varmış. Mankenlik ajansına kayıtlı kızları yabancı iş adamlarına pazarlıyorlarmış. Kızları yatın gizli bölmelerinde saklanırken bulmuşlar. Böyle bir rezalet olabilir mi? İş adamı Kahraman Sadıkoğlu’na 49 yıllığına kiralanan yat meğer randevu evi gibi kullanılıyormuş ve işin kötüsü daha düne kadar kimsenin haberi yokmuş. Bunda Kahraman Bey’in suçu yok. Nereden bilecek yatın ne amaçla kiralandığını? O parasını almaya bakar. Kiraya verdiklerinde “Karı, kız getirmek yok ha“ diyecek durumda değil elbette. Günde 50 bin dolar kira ödeyen biri de o yata dünürlerini mi götürecek? Çıtırları götürecek tabii. Bunu tahmin etmek için ilkokul mezunu olmak gerekmiyor. Kabahat Atatürk’ün anıları olan ve onun için alınan yatı Kahraman Bey’e kiralayanlarda. Yüzer bir müze olarak çok daha anlamlı ve yararlı olmaz mıydı? Bu durumda yüz karası olmaktan öteye gidemez. Rezalete lütfen son verilsin. Savarona müze yapılsın.

Duman olmayan yerden aşk çıkmaz

Ünlü televizyon programcısı Beyazıt Öztürk ile Acun’un asistanı olarak tanınan Tanem Sivar, arkadaşken sevgili pozisyonuna geçmişler. 4 ay girlfriend-boyfriend olduktan sonra tekrar arkadaş olarak kalmaya karar vermişler. İki arkadaşın sonradan sevgili olmasının zor olduğunu söylüyorlar. Hiç de değil. Böyle bir kural yok. Onlar becerememiş olabilir. Arkadaşlıkla başlayan ilişkiler aşka dönüştüğünde o aşkın temeli daha sağlam atılmış demektir. Bunların aşk dedikleri şey, yeni ve farklı bir heyecandı. O bitince yollarını ayırdılar. Herkes birbirlerine yakışıyorlar diye aralarında büyük aşk var sandı. Oysa onlar sadece flört ediyordu. Birliktelikleri bitti diye fazla üzülmelerine gerek yok. İkisi de bu işten kazançlı çıktı. Türkiye Tanem’i Beyaz’ın sayesinde tanıdı. TRT onu Güney Afrika’daki Dünya Kupası’na sunucu olarak bile götürdü. Kızın kariyer açısından kısmeti açıldı. Beyaz deseniz onun da iyi reklamı oldu. Düzgün bir aile kızıyla nihayet aradığını buldu, evleniyormuş havasına girdi. Orada, burada tek başına veya uygunsuz birileriyle görüntüleceğine Tanem gibi tatlı bir hanım kızla elele pozlar verdi. Şimdi de Sevgililer Günü için özel bir albüm hazırlıyormuş. Duygusal şarkılar söyleyecekmiş. Beyaz akıllı adam. Askere gittiğinde de ‘Gemilerde Talim Var’ şarkısından bir kaset yapmıştı. Duman olmayan yerden aşk çıkmadı. Ama aşk olmayan yerden bir süre daha iş çıkacak gibi gözüküyor.

Reyting canavarı tökezledi

Televizyon eleştirmeni Sina Koloğlu, Reha Muhtar’ın moderatörlüğünü yaptığı “Son Kale” programına telefonla bağlanan ve yorumcu Ahmet Çakar ile Erman Toroğlu’na zor anlar yaşatan kişinin Fatih Terim olduğunu sanmış. Oysa dünya alem onun komedyen ve ses taklitçisi Yavuz Seçkin olduğunu biliyordu. Çünkü program sırasında taklidi yapanın Yavuz olduğu zaten açıklandı. Üstelik kötü bir taklitti. Ahmet Çakar ve Erman Toroğlu’nun da yutmaması gerekirdi. İnternette ve tüm basında bu olay Yavuz’un şakası olarak geçerken reyting canavarı Sina Bey “Fatih Terim Oyuna Geldi” diye başlık atıp Fatih Hoca’ya “Sen sen ol böyle programlara bir daha bulaşma” diye akıl vermiş. Bence Sina Koloğlu da bundan sonra izlemediği programlara hiç bulaşmasın. Yoksa inandırıcılığı kalmayacak.

DİĞER YENİ YAZILAR