Eskici Sendromu

Canım Türkiyem

Haberin Devamı

Bir gazetede "Nurgül’ün Yenisi, Hülya’nın Eskisi" diye bir başlık atmışlar. Tercümesi Nurgül Yeşilçay, nam-ı diğer Greentea’nin yeni sevgilisi yirmi yıl önce Hülya Avşar’ın sevgilisiymiş. Ne yapalım yani demeyin. Bunlar önemli konular. Birinin eskisiyle birlikte olanlarda "Eskici Sendromu" diye bir ‘takıntı’ oluşur. ‘Eskici Sendromu’ kadınlarla erkekler arasında ters orantıda işler. Genelde kadınlar kendilerinden önce bir başka kadınla ilişki yaşamış erkeklerden rahatsız olmazlar. Hatta eskisinden daha iyi olduklarını göstermek için adama daha iyi davranırlar. Özellikle güzelliğiyle ünlü bir kadının eski kocası veya sevgilisiyle birlikte olmak gururlarını okşar. Yani Nurgül Greentea, Hülya Avşar’ın ‘eskisi’ lafından rahatsız olmamıştır. Erkekler için ise durum farklı. Biz hemcinslerimizin eskiden birlikte oldukları kadınlarla ilişki kurmayı severiz ama sonra bunun acısını çekmeye başlarız. "Eskici Sendromu" eşlerini ve sevgililerini eskiden yaşadıkları ilişkiden dolayı kıskanan ve bunu hazmedemeyen erkeklerin yaşadığı bir sendromdur. Özellikle yakışıklılığıyla ünlü bir adamdan sonra bizimle birlikte olan bir kadın ağzıyla kuş tutsa eski sevgilisinden üstün olduğumuza bizi inandıramaz. İçimizden kendimizi başrolü kaçırmış ve figüranlıkta kalmış ikinci sınıf bir aktör gibi hissederiz.
Brad Pitt’den sonra defalarca sevgili değiştiren ve aradığı mutluluğu bulamayan Jennifer Anniston, ilişki yaşadığı erkeklerde baş gösteren ‘Eskici Sendromu’nun kurbanıdır. Dünyanın en yakışıklı erkeklerinden Brad Pitt, dünyanın en güzel kadınlarından biri olan Angelina Jolie ile birlikteyken kendisi kadar yakışıklı olmasa da Angelina’nın hayatına daha önce girmiş sevgililerini düşünüp bir ‘Eskici Sendromu’ yaşamış olabilir. Aslında Batılılar eminim bu konuda bizden daha ‘geniş’ düşünüyordur. Ama Türk erkeğinin genlerinde ve bünyesinde bir ‘Eskici Sendromu’ olduğu muhakkak. Komedyen Cem Yılmaz, televizyoncu Okan Bayülgen ile eskiden birlikte olan uzatmalı sevgilisi manken ve oyuncu Cansu Dere ile ‘Eskici Sendromu’nu yaşıyor olabilir. Keza Okan Bayülgen de önce yapımcı ve sonradan olma sunucu Osman Tan Erkır ile eskiden evli olan eşi Şirin Hanım için aynı sendromu yaşamış ve ondan çocuk sahibi olduktan sonra sendromundan kurtulmuş olabilir. Ünlülerin hepsinde bu sendrom vardır. Ne de olsa onlar da etten kemikten yapılmış insanlar. Üstelik işin kötüsü ünlü olunca birlikte olduklarınızın geçmişini mutlaka süzgeçten geçiriyorlar. Bir tek sosyetikler arasında bir ‘Eskici Sendromu’ yoktur. Çünkü huyları kurusun sosyetikler o kadar sık sevgili değiştiriyorlar ki öyle bir sendromu olan hayatı boyunca kukumav kuşu gibi tek başına kalmaya mahkumdur.

Jay Lo Boşanıyor

Ünlü şarkıcı ve oyuncu Jennifer Lopez kendisi gibi şarkıcı olan eşi Marc Anthony’den boşanmaya karar vermiş. Çiftin evliliğini sözüm ona Senyor Marc’ın maçoluğu bitirmiş. 7 yıldır evli olan çocuk sahibi Jay Lo ve Marc Anthony"nin ayrılmaları çocukları açısından üzücü olabilir ama ünlü çiftin birbirlerine çok yakıştıklarını kimse iddia edemez. Jay Lo çok güzel olmasa da havalı, tatlı, cana yakın ve müthiş seksi bir kadın. Kalçaları Kim Kardashian öncesi Shakira ile birlikte dünyanın sayılı kalçalarındandı. Marc Anthony kendi çapında başarılı bir şarkıcı ama J Lo ile aşık atacak bir konumda değil. Fizik olarak da ufak tefek solucan gibi bir tip olduğu için Jay Lo’nun yanında sırıtıyordu. Özellikle Jay Lo’nun yakışıklı Amerikalı aktör Ben Affleck ile ‘Bennifer" diye adlandırılan ilişkisinden sonra kimse Marc Anthony’i ona yakıştıramamıştı. Meğer adam görüntüsünün aksine aşırı maçoymuş. Maço olmasa zaten Jay Lo gibi ateşli bir kadını elinde bu kadar zaman zor tutardı. Senyor Marc biraz da kıskançmış. Jay Lo"nun son filminde çıplak görüntü vermesine şiddetle karşı çıkmış. Çiftin yakınları Marc Anthony’nin arka planda kalmaya tahammül edemediğini söylüyormuş. Boşanma kötüdür. Çevrenizdeki insanlar hakkınızda ileri geri konuşmaya başlarlar. Jay Lo ve Marc Anthony için de durum aynı. Jay Lo’nun son albümü "On The Floor" isimli parçası çok iyi. Klip muhteşem. Kadının süksesi dorukta...
Peki Senyor Marc’ın son albümü ne zaman çıkmıştı hatırlayan var mı ? İşte bence budur, asıl boşanma nedeni.

Kaza Kurşunu

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü, Genel Cerrah Prof. Dr. Mehmet Füzün, kendisinden habersiz hamile kalan eşini boşamış.
Rektör, 7 yıl önce evlendiklerinde eşiyle çocuk yapmamak konusunda anlaşma yaptıklarını iddia etmiş. Allah Baba’nın işine bakar mısınız? Deli gibi isteyenlere bazen çocuk vermiyor, millet tüp bebek yapmak için kapı kapı doktor, klinik dolaşıyor. İstemeyenler ise böyle ‘kaza kurşunu’ ‘bu nerden çıktı?’ dedirten bebeklere sahip oluyor. Benim anlamadığım şey mal varlığı ve kazanç ayırımını anlarım ama dünyanın hiçbir yerinde evlendiğin kadınla çocuk yapmamak üzere anlaşıp evlenmek geçerli sayılmamalı. Bir kadının elinden ‘anne’ olmak hakkını almak değil koca bir rektöre, hiçbir kula yakışmaz. Acaba kadın rektörün spermlerini nasıl çaldı?
Adam onları evde buzdolabında mı saklıyordu?
Bu arada mahkeme bunları boşamış. Deniz Akkaya ’nın kulakları çınlasın. Efe Önbilgin’den habersiz hamile kaldı ama Efe Bey ondan kurtulmak için gitti çocukluk aşkı bir kadınla aniden evlendi. Şimdi de kendisinden hamile kalan 8.5 aylık eşine boşanma davası açmış. Demek adamın haberli veya habersiz çocuk yapan kadına tahammülü yok. İşin komik yanı kendisi de bunu biliyor ama çocuk yapmadan da duramıyor.
Efe Bey’in sözlüğünde "korunma" diye bir şey yok herhalde. Allah ne verdiyse koyveriyor gidiyor.

Lig maçları ertelenmesin

Canım Türkiyem’de futbol hastası olan büyük bir kitle var. Bunlar sanki bu dünyada sırf futbol maçlarını izlemek için yaşıyor. Hafta sonları gözlerini bir saniye bile ayıramadıkları maçlarda 90 dakika nefes alıyor. Sonra emekli hakemlerle futbolcuların ekranda yaptıkları geyik muhabbeti yorumlara takılıyor ve dünyayla ilişkisini kesiyor. Haftanın diğer günleri de oynanmış veya oynanacak maçların tartışmasıyla geçiyor. Lig ertelenmesi bu kitle için ölümcül olur. Ne yapacaklarını bilemezler. Sadece maçlarda ‘deşarj’ olabildikleri için stres ve gerginlik içinde etraflarına zarar verebilirler. Boşanmalar artabilir. Ya futbol hastası adam ya da onun huysuzluğuna tahammül edemeyen eşi çeker gider. Yeni ‘Şiddet Yasası’ yüzünden zaten statlarda küfür edemeyecek olan futbol hastası, şimdi maç olmayınca sinirinden evinde olur olmaz yerde ikide bir küfür etmeye başlayacak. Mutsuz ve bedbaht bir toplum haline geleceğiz.
Bu tatsız durum işimize, gücümüze, trafiğimize yansayacak. İnsanlarda verimlilik düşecek, moral kalmayacak. En sevdiği oyuncak elinden almış çocuklara benzeyen bir çoğunluk oluşacak. Bizim hayatımız futbol. Milli maçlar nedeniyle veya devre arasında lige ara verildiğinde nasıl şaşkına döndüğümüzü hatırlamamak mümkün değil. Avrupa"yı filan 5 yıl kadar unutalım, kendi başımızın çaresine bakalım arkadaşlar. Lig maçları ertelenmesin. Yoksa cümbür cemaat hepimiz ayvayı yeriz.

DİĞER YENİ YAZILAR