Megastar Tarkan konser vermeye doyamıyormuş. Son albümüyle büyük çıkış yakalayan Tarkan, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda 5’inci konserini hınca hınç dolduran hayranlarına “Keşke her gece konser olsa. Alışkanlık yaptı bende. Dayanamıyorum sizsizliğe” diye haykırmış. Ben Tarkan’ın samimiyetine inanıyorum. Her gece konser vermesi çok güzel olur. Tabii hepsi paralı olmaz. Bedava halk konserleri de olmalı... Yoksa yüz binlerce lira aldıktan sonra her gece konser vermeyi kim istemez? Marifet para almadan sahneye çıkmakta. Şimdi ben Tarkan’a soruyorum: “Bedavaya Var Mısın, Yok Musun?” Verdiği cevabı da duyar gibiyim. (Acun’un sesiyle) “Yokuum dedi!”
Bono Köprüsü
Dünyaca ünlü İrlandalı Rock grubu U2’nun solisti Bono ülkemizde vereceği konsere gelmeden önce Boğaziçi Köprüsü’nden yürüyerek geçmek istediğini açıklamış. Şahsen U2’nin müziğini ve bizzat Bono’yu sevmem. Müziklerini sevip sevmemek zevk meselesidir. Zevkler ve renkler de tartışılmaz. Ancak Bono, bir süre önce insan hakları konusunda suçladığı Türkiye’ye konser vermek için asla gelmeyeceğini söylemişti. Şimdi ne oldu da fikri değişti? Benim için Bono’nun, kısa bir süre önce Kıbrıslı Rumların baskısına dayanamayıp ülkemize gelmekten vazgeçen Porto Riko’lu şarkıcı Jennifer Lopez’den farkı yok. İkisi de cahil. J-Lo’nun kalçaları daha güzel o kadar. Bono, İstanbul’a geldiğinde köprüden geçmek istemiş. Bu arzusu gerçekleşirse onun yüzünden köprü trafiği kapanacak demektir. İşte o zaman benimle birlikte milyonlarca İstanbullu da ondan nefret edecektir. Oldu olacak, köprünün adını o geçecek diye ‘Bono Köprüsü’ olarak değiştirsinler. Tam olsun!
Aptal, hıyar ve cahil
İtalyan yönetmen Sergio Leone’nin ‘spagetti western’ türünde ‘İyi, Kötü ve Çirkin’ adında unutulmaz bir kovboy filmi vardı. Filmde Hollywood’un efsane aktörlerinden Clint Eastwood iyiyi, Lee Van Cleef kötüyü, Eli Wallach da çirkini son derece başarılı bir şekilde canlandırıyordu. Bugüne kadar ‘İyi, Kötü ve Çirkin’den daha güzel bir üçleme olamaz sanırdım. Yanılmışım...
82 yaşındaki usta foto muhabiri Ara Güler, “Avrupalılar aptal, Amerikalılar hıyar, biz de cahiller topluluğuyuz’’ diyerek müthiş bir teşhiste bulunmuş. “İstanbul’un simgesi benim ulan!’’ diyebilecek kadar İstanbul’u bilen ancak tüm dünyayı da gezmiş bir gazeteci olan Ara Güler’in bu sözlerine hayran kaldım. Avrupalılar aptal olmasa bizi dışlamayıp kendi birliklerine almışlardı. Çünkü Türkler zaten Avrupa’yı dört bir yandan fethetmiş durumda. Yani onlar isteseler de, istemeseler de biz AB‘nin içine girmişiz bir kere... Amerikalılar hıyar olmasa dünyanın en güçlü ülkesiyken batmaz ve deneyimsiz Obama’yı da ‘kurtarıcı’ olarak görüp başkan seçmezlerdi. Bizim cehaletimiz deseniz... Örnekler o kadar çok ki yazmakla bitmez. Ara Güler’in ‘Aptal, Hıyar ve Cahil’ benzetmesinden daha güzel ve daha anlamlı bir üçleme olamaz!
Başbakan ve ponpon kızlar
Başbakan Erdoğan, 12 Dev Adam’a destek için Milli Basketbol Takımımızın Dünya Şampiyonası’ndaki Rusya maçına gitmiş. Her maç öncesi ve aralarda gösteri yapan ponpon kızlar o maçta yokmuş. Başbakan’ın belki hiç böyle bir isteği olmamıştır. Ama bizdeki ‘kraldan fazla kralcılar’ Başbakan adına düşünüp böyle bir karar almışlardır. Belki de dahi müzisyen Fazıl Say’ın orkestra şefi arkadaşından Başbakan’ın gittiği bir balede başını öne eğip sahneye bakmadığını duyunca tedirgin oldular. Başbakan’ın keyfi kaçmasın diye ponpon kızlara o maç için izin verdiler. Nedeni ne olursa olsun, böylece daha demokratik bir Türkiye için referandumdan ‘Evet’ sonucu bekleyen Başbakan, ponpon kızlara ‘Hayır’ demiş durumuna düştü.
FUTBOL TV
Yeni sezonda en çok ses getiren futbol programını Kanaltürk’te yayınlanıyor. Serhat Ulueren, Ahmet Çakar, Gökmen Özdenak, Ziya Şengül, Erman Toroğlu hepsi mükemmel şov yapıyor. Hele Ahmet Çakar ile Erman Toroğlu’nun pozisyon tarifleri sırasında yaptıkları tangoya bayılıyorum. TRT inanılmaz sıkıcı. Hakan Şükür ve Feyyaz Uçar ile başka türlü olması zaten imkansız. NTV deyince akla Rıdvan Dilmen geliyor. Mantıklı ve bilimsel açıklamalarıyla her zaman göz dolduruyor. TV 8’de futbol programlarının duayeni Faik Çetiner, renkli yorumcu Sinan Engin’le birlikte ‘Herşey Futbol’ adında ilginç bir yeni programa imza atıyor. Lig TV tam bir hayal kırıklığı. ‘Maraton’ günlerinin başarılı moderatörü Şansal Büyüka, yanına aldığı Mustafa Denizli ve Alman eski Hakem Markus Merk ile uyumsuz bir üçlü oluşturuyor. Bir süre izledikten sonra “Bunlar nasıl oldu da bir araya geldi?’’ diye düşünmeye başlıyorsunuz. Hıncal Uluç’un eski partneri Haşmet Babaoğlu da Lig TV’de program yapıyor. “90 Dakika”da uzun ve anlamsız cümleler kuran Haşmet Bey’i, Hıncal Uluç’un karizması kurtarıyordu. Burada yanına öyle partnerler koymuşlar ki durumu daha beter ediyorlar.
Şimdiden hepinize iyi bayramlar!
Bayram’da Kıbrıs’ın ilk ‘premium’ oteli, Girne’de eğlencenin yeni limanı ve doğal güzelliğiyle ‘cazibe merkezi’ dedikleri Cratos Premium’a gidiyorum. Şimdiden herkesin bayramını kutluyorum.
Doyumsuz Tarkan
“Keşke her gece konser olsa. Alışkanlık yaptı bende. Dayanamıyorum sizsizliğe”
Haberin Devamı