Çok az seks yapan ünlüler

Lady Gaga’nın çok az seks yapması hayranlarını şaşırtabilir

Haberin Devamı

Amerikan ’Daily Beast’ (Günlük canavar) isimli bir internet sitesi, çok az seks yaptığını açıklayarak hayranlarını şaşırtan ünlüleri liste halinde sıralamış. İlk sırada giyimi ve sahne şovuyla marjinal şarkıcı Lady Gaga var. Lady Gaga’nın çok az seks yapması hayranlarını şaşırtabilir. Kadın imaj olarak yeni neslin seks simgesi. İkinci sırada porno kasediyle dünya çapında bir üne kavuşan Hilton otellerinin çılgın varisi Paris Hilton yer alıyor. Habire sevgili değiştiren, fotoğraflarında acayip frikik veren, alkol kullanmasını seven, parti kızı Paris’in, çok az seks yaptığını itiraf etmesi de şaşırtıcı gelebilir.

Listenin üçüncü sırasındaki isim ise 46 yaşındaki ünlü Amerikalı müzisyen Lenny Kravitz. Hadi ona da eyvallah. Sonuçta seks unsuru bol ve tutucu olmayan bir sektörün içinde çalışıyor.

Ama sıralamada 4’üncü gelen Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard’ın çok az seks yapmasına hayranları nasıl şaşırmış anlamak mümkün değil.

Adam 1813 ile 1855 yılları arasında yaşamış. Neredeyse 200 yıl önce...

Dinsel bir atmosfer içinde yetişmiş... Hıristiyanlığın yozlaştığını iddia etmiş ve bu uğurda çatışmalara girmiş...

Varoluşçu felsefenin öncülüğünü yapmış...

Bu felsefede görülen saçma, bunaltı, korku ve kaygı kavramlarının içindeki felsefi sorunlarla uğraşmış...

42 yaşında gencecikken de hayata gözlerini yummuş... Şimdi aranızda “Vay be bu herif neden çok az seks yapmış? Çok şaşırdım!” diyecek bir Allah’ın kulu varsa beri gelsin. Ben bu sitenin yaptığı listeden bir şey anladıysam Abdul Kader Keita olayım!

Böyle bir listede herhangi bir Türk erkeğinin olması bana imkansız gibi geliyor.

Çünkü biz Türk erkekleri huyumuz kurusun her an seks yaptığımızı hayal ederiz.

Sonunda da buna kendimizi inandırır rekorlarımızdan bahsetmeye başlarız.

Havamızı aldığımız durumlarda bile palavralarımızla hava atmaya bayılırız. Onun için çok az seks yapanlar listesi bize göre değil.

Bakın kadınlarımız için durum farklı. Bize sorsanız onların hepsi sanki bu listeye girebilir.

Yastık sohbeti

Japonya’da, Lee Jin-Gyu isimli 28 yaşında bir Koreli kendi büyüklüğünde bir yastıkla kilisede dünya evine girmiş. Yastığa gelinlik de giydiren damat, yıllardır aynı yastıkta uyuduğunu ve onu gittiği her yere beraberinde götürdüğünü itiraf edip törenin ardından eşini öpmüş. Koreli damat geline düğün hediyesi pırlanta işlemeli bir kılıf almış da olabilir. Adamın normal olmadığı konusunda bir şüphe yok da bu nikahı kıyan Japon yetkililerine ne demeli?

Herhalde Koreli dünyaya kendini rezil etsin diye izin verdiler. Kendi vatandaşları olsa böyle bir saçmalığa göz yummazlardı. Belki de Korelinin yaptığı normal.

Yastığıyla mutlu mutlu yaşayacak. Kayınvalide, kayınpeder, dünür, bacanak yok.

Dırdır, surat asma, kapris, kıskançlık yok.

Yastığın ek kredi kartı, masrafı filan yok. Gece arkadaşlarıyla içmeye gitse eve döndüğünde yastık söylenmeyecek. Yastığı başka yastıkla aldatsa eşi olan yastık gıkını çıkartamayacak. Başka bir yastığı yatağa kuma olarak getirse bile sorun çıkmayacak. Günün birinde boşanmaya kalkışırsa yastığa tazminat ödemeyecek. Maksat evlenmekse bundan iyisi can sağlığı. Getirin yastığımı ben de bir imam nikahı kıymak istiyorum!

Pelin Batu mazoşist mi?

Sinema oyuncusu Pelin Batu son derece tatlı ve uysal bir kız. İyi bir aileden geliyor. Aynı zamanda kültürlü. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu. Ama acaba mazoşist mi? Yani kendisine işkence yapılmasından hoşlanıyor mu?

Hoşlanmıyorsa ünlü tarihçi ve gazeteci Murat Bardakçı’nın hazırlayıp sunduğu “Tarihin Arka Odası” isimli televizyon programında ne işi var? Ya sıkıntıdan uyuyor, ya da büyük bir sabırla beklediği söz hakkı kendisine verildiğinde stüdyodaki beyefendilerle tartışıp programı terk etmek istiyor. Peki neden hâlâ orada? Pelin Batu gizliden gizliye acı çekmekten zevk alıyor olabilir mi? Cinsel değil tarihsel anlamda!

İstanbul gibisi yok!

Canım İstanbul dünyanın en güzel kenti. Bir gelen bir daha dönmek istemiyor. Baksanıza Brezilyalı güzel Martha Şavkan, 2.5 yıl evli kaldığı eşinden ayrıldıktan sonra ülkesine dönmek yerine İstanbul’da kalmayı tercih etmiş. Nişantaşı’nın nostaljik havası, Bebek semtinin güzelliği, İstinye Park’ın ihtişamı ve İstanbul’un sabahlara kadar süren eşsiz gece hayatı kısaca İstanbul gibisi yok. Dünyanın en renkli şehri Rio De Janerio bile İstanbul’un yanında sönük kalır. Onlarda yılda sadece 4 gün süren karnavalı İstanbul 365 gün doyasıya yaşıyor. Şimdi ex-yabancı gelin Martha Hanım, bekarlığının tadını İstanbul’da çıkaracak. Eski kocası da ondan her haber aldığında veya karşılaştıklarında sinir olacak. Yabancı gelinler konusunda en akıllı işi ünlü playboylarımızdan Rus güzellerinin uzmanı, sosyetik playboy İlker Mengi yapmıştı.

Daha önce Playboy dergisine poz vermiş dünya güzeli Rus manken Larissa ile bir evlilik yaşayan İlker Mengi, boşandıktan sonra bir yolunu bulup eski eşini buradan sepetledi. Ondan sonra birbirinden güzel Rus mankenlerle gönlünü eğlendirmeye devam etti.

Dikkat çekici güzellikte yabancı gelin almadan önce bir evlilik sözleşmesi yapıp boşanma durumunda onu geldiği yere postalamak en mantıklısı. Yoksa bu şehr-i İstanbul’a gelen gitmek bilmiyor.

Desperate Husbands

ABD’nin Minnesota eyaletinde banyo duvarında delik açıp kendi karısını izni olmadan çıplak görüntüleyen kocaya bir yıl hapis cezası verilmiş.

Kadın çıplak görüntülerini evdeki bilgisayarda görünce kocasına dava açmış.

Mahkeme kararında “Eş, evinde makul bir mahremiyet beklentisi içinde olabilir. Bu beklenti evlilik nedeniyle ihlal edilemez” demiş. Temyiz Mahkemesi’nin de kararı onaylamasıyla adam cezaevine konmuş. Evlilik müessesinde bundan daha büyük bir rezalet olamaz. Bu adam karısı tarafından cinsel anlamda ne kadar aç bırakıldı ki röntgenciliğe başladı? Burada bir suçlu varsa o da adam değil kadın. Yani bir kadın bu kadar düşüncesiz olabilir. Kocasını banyonun duvarında delik açıp röntgencilik yapacak kadar umutsuz ve çaresiz bırakmış. Pes doğrusu... Adam yine evcilmiş. Karısını gidip başka kadınlarla aldatmamış. Kadının bu olaydan davacı olacağına gurur duyması gerekirdi. Demek adam onu beğeniyor ki röntgenlemek için duvarları deliyor. Şimdi zavallı adam hapiste.İşin kötüsü, “Neden içeri girdin?” diye sorduklarında “Karımı röntgenlemekten” diyecek. Önce kimse inanmayacak. Sonra herkes dalga geçmeye başlayacak. Trajikomik bir durum. Demek bu dünyada, “Desperate Houseviwes” yani çaresiz ev kadınları gibi, “Desperate Husbands” denilen çaresiz kocalar da varmış. Allah böyle anlayışsız ve huysuz eşi olan tüm erkeklere sabır versin!

Bruni’nin elleri

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve eşi Carla Bruni birbirlerini aldatıyor mu? Dünya son günlerde bu haber ile çalkalanıyor. Bir Fransız gazetesine göre Bruni, Fransız şarkıcı Benjamin Biolay ile birlikteymiş. Haberin doğru olup olmadığını bilemem ama bu vesileyle Fransa’da Benjamin Biolay diye bir şarkıcı olduğunu öğrenmiş olduk. Artık ne işimize yararsa? Bu arada Sarkozy ise teselliyi Çevre Bakanı Chantal Jouanno’da buluyormuş. Ne güzel. Bu vesileyle Fransız Çevre Bakanı’nın da adını öğrenmiş olduk. Paris’te ormanda kaybolursak gelip kurtarsınlar diye onun adını haykırabiliriz.

“Chantaaaaaal Jouannoooooo!” İşe yaramayabilir ama kulağa hoş geleceği kesin. Tıpkı ’aldatma’konusunun Fransızların kulağına hoş geldiği gibi.

Eşlerin birbirini aldatmasını onlar kadar ’normal’ karşılayan bir milllet yoktur.

Aynı dedikodunun bizde çıktığını düşünebiliyor musunuz? Bir kere hiçbir gazete haberi basmaya cesaret edemezdi. Sonra Bakan ile birlikte hükümet de devrilmişti. “Balyoz Operasyonu” işte esas o zaman olurdu. Neyse, biz dönelim olayın kahramanı Sarkozy ve Bruni çiftine. Biliyorsunuz Sarkozy ufak tefek bir adam. Bruni de ince ve uzun bir kadın. Topuksuz giydiğinde bile Sarkozy’e tepeden bakıyor. Tam fizik olarak bunları yan yana görmeye alışmıştık bu kez Bruni’nin elleri çıktı. “Carla Bruni eşinin elini tutmakta zorlandı” başlıklı haberin altında Bruni’nin ince ve uzun elini kavramaya çalışan Sarkozy’nin ufacık elleri vardı. Kadının ellleri o kadar büyük ki adamın eline sığmıyor. Başlığı yanlış atmışlar. Doğrusu “Sarkozy, Bruni’nin elini tutmayı başaramadı” olmalıydı. Zaten adam sonunda çareyi kadının elini bırakıp bileğinden tutmakta bulmuş. Bunlar birlikteyken önce boydan sonra ellerden sırıttılar.

Bakalım evlilikleri de gerçekten sırıtmaya başlayacak mı?

DİĞER YENİ YAZILAR