Canım Türkiyem

Erman Hollywood"da!

Haberin Devamı

Ünlü spor yorumcusu ve gazete yazarı Erman Toroğlu, geçen hafta Akademi Ödül Töreni için Hollywood’a gitmiş ve dünyaca ünlü popçu Sir Elton John AIDS Vakfı tarafından düzenlenen Oscar yemeğine katılmış. Erman Hoca, Sir Elton John’un kocası David Furnish ile de tanışmış. Samimi fotoğraflar çektirmiş. Hatta kendisine Sir Elton John ile birlikte taşıma anne yöntemiyle edindikleri bebeklerine kimin baktığını bile sormuş. David de ‘Ağlayınca Elton ilgileniyor’ diye yanıt vermiş. İlgileniyordur tabii. Dadıyı çağırıyordur! O yaştan sonra altını değiştirip ninni mi söyleyecekti yani? Parası da var. Benim esas takıldığım nokta Erman Toroğlu’nun nasıl olup da Hollywood’a gittiği. Gidemez mi? Gider elbette. Gitmiş zaten. Ama ne alaka? Tam anlamıyla kel alaka! Yazdığı gazeteye davet geldi de onu mu yolladılar yoksa kendiliğinden mi gitti acaba? Gazeteden yolladılarsa ikinci tercihleri kimdi çok merak ediyorum. Kendi gittiyse helal olsun. O partiye davetli olmak kolay iş değil. Tanıdık, manıdık gerek. Ya da vakfa büyük bir bağışta bulunmak. Neden bilmiyorum ama Erman Hoca’nın ne oralarda bir tanıdığının olduğuna ne de bir AIDS Vakfı’na öyle kayda değer bir bağışta bulunabileceğine inanmıyorum.

Geçen hafta ‘Telegol’ programında ‘Az sonra Erman Toroğlu Oscar töreni için kırmızı halıda’ diye bir alt yazı görünce şaşırmıştım. Şaka yapıyorlar sandım. Meğer ciddiymiş. Eskiden Kezban Paris’te vardı. Şimdi devir değişti. Erman Hollywood’da oldu! Emekli hakem ve eski kabzımal Erman Toroğlu yakında magazin muhabirliğine başlayıp paparazziliğe soyunursa hiç şaşmam. Burası Türkiye. Ya da gavurca ve kısaca T.I.T. (This Is Turkey)

Rockçı Kiboş

Ünlü şarkıcı Kibariye ya da kısaca Kiboş rock söylemiş. Rock kim Kiboş kim demeyin. Artık herkes istediği türde şarkı söylüyor.
Arabesk müziğin babalarından, Müslüm Gürses’in söylemediği tür müzik kalmadı. Yapmadığı düet de! Hepsini de kendisine yakıştırmayı başardı. Müslüm Baba gibi ses ve yorum iyi olunca müziğin türü fark etmiyor. Kiboş’un da son derece güçlü bir sesi ve mükemmel bir yorumu var. Rock dahil ne söylerse söylesin hakkını vereceğine inanıyorum. Orhan Gencebay, Ebru Gündeş ve Yıldız Tilbe’den de farklı türde parçalar bekliyoruz. Bunların hepsi kendilerini aşmış sanatçılar. Canım Türkiyem’de yetenek bol. Kendilerini kısıtlamayıp vizyonlarını genişletseler dünyaya açılmaları içten bile değil. Yeter ki onları destekleyelim. Sınıflandırmayalım. Kiboş rock söylemekte geç kaldı. Daha önceden başlamış olsaydı Mettalica ile buraya geldiklerinde belki aynı sahneyi paylaşabilirdi. Düşünsenize... Mettalica featuring Kiboş! Ya da U2 featuring Orhan Gencebay. Vay anam vay!

Haftanın önerisi

Ayşe Arman, "Eski mahallenin yeni yüzleri" röportajlarına başlamış. Serdar Turgut da kendisi gibi "Yeni mahallenin eski yüzleri"ni yapsın! Kafaları değişmiş gibi duran insanlar yerleri değişenlerden bence daha ilginç olur. En azından nedenlerini öğrenmiş oluruz! Yeni mahallenin eski yüzü olmak acaba nasıl bişey?

Kaddafi, Çiller aşkı

Haftanın en absürd ve bomba haberi Libya’nin katil lideri Kaddafi’nin eski Başbakanlarımızdan Tansu Çiller’e bir zamanlar aşık olduğuna dair çıkan haber oldu. 1993-1995 yıllarında Trablus Büyükelçisi olarak görev yapan Uluç Özülker’in iddiasına göre Kaddafi, Çiller’i Müslüman kadınların simgesi olarak görüyormuş. Tansu Hanım’a aşıkmış. Tansu Hanım da bunu biliyormuş. Kaddafi’nin hediye ettiği altınların ağırlığından Tansu Hanım’ın boynu düşüyormuş. Tansu Çiller ise bu iddiaları reddetmiş ve gerçekleri yansıtmadığını söylemiş. Uluç Bey bunca yıl bunları biliyordu da Kaddafi gündeme gelince mi açıklamak aklına geldi? Kaddafi’nin Tansu Hanım’ı Müslüman kadınların simgesi olarak gördüğü doğruysa adamın o zamandan beri normal düşünemediği gerçeği de ortaya çıkıyor. Dinine, imanına hiçbir lafım yok ama Tansu Hanım, tipik bir Müslüman kadından çok bir yabancıya yani Amerikalıya filan benziyor. Onu gören birinin ‘İşte Müslüman kadınların simgesi’ demesi çok zor. Daha önce hiç görmemiş olması lazım. Kaddafi’nin aşkına gelince. Adam o kadar megolaman ki kendisinden başka birini seveceğine ihtimal vermiyorum. Tansu Hanım güzel ve çekici bir kadın. Beğenmiş olabilir. Büyükelçi de herhalde Trablus’da can sıkıntısından Kaddafi’nin beğenisini kafasının içinde liderler ve altınlar arasında bir aşka çevirdi. Aslında altın meselesi de garip. Yani Kaddafi’nin sözüm ona hediye ettiği altınları Tansu Hanım cezalı gibi boynunda taşımak zorunda mıydı? Hem Tansu Hanım’ın ninesinden kalma bir çıkını yok muydu? Ziynet eşyalarını hep orda saklamaz mıydı? Ona ne oldu? Yoksa Kaddafi’nin verdiği altınlar çıkına sığmadı mı? Uluç Bey, kusura bakmasın ama ben bu masala pek inanmadım. Kaddafi ile Tansu Çiller’i değil aşık olarak iki insan olarak bile yanyana düşünemiyorum. Protokol mecburiyeti olmasa Tansu Hanım, bence hayatta Kaddafi gibi iğrenç bir adamın yanına uğramazdı.Yanlış mı düşünüyorum?

Live it up

Yüksek Sadakat gurubunun Eurovision şarkısı belli oldu. İngilizce olan parçanın ismi ‘Live It Up’. Bir radyocuya bu parça tanıdık gelmiş. Parçayı One and One gurubunun ‘Two Live Crew’ ve The Kings All gurubunun seslendirdiği ‘Day and All of the Night’ isimli iki parçasına benzetmiş. Bravo doğrusu. Çünkü ben hiçbir şeye benzetemedim. Kulağa aşina gelen bir şarkıya benzemesi herhalde hiçbir şeye benzememesinden iyidir. Ancak o da o kadar önemli değil. Çünkü bizim millet sms atma meraklısı. Bizi hiç ilgilendirmeyen şeylere bile sms atıyoruz. Ülkemiz için mi atmayacağız ? İşin ucunda Eurovision olunca yerlisi, gurbetlisi sarılıyor telefona.Yarışmacı olarak kim giderse gitsin ve ne söylerse söylesin beşinciliğimiz zaten garanti.Sertap Erener’inki gibi biraz elle tutulur ritmik bir parça da olursa başa güreşiriz. Yüksek Sadakat’in parçasıyla nereye kadar gideriz bilemem. Tıpkı Eurovision yarışmalarının TRT’deki demirbaş sunucusu Bülent Özveren’in yılın 360 günü ne yaptığını bilemediğim gibi.

DİĞER YENİ YAZILAR