Arda’nın sevgilisi Sinem

Haberin Devamı

“Gossip Girl“ isimli yabancı diziden esinlenerek çekilen “Küçük Sırlar“ dizisinin yönetmenini değiştirmek zorunda kalmışlar. İddialara göre bugüne kadar ismi güzel oyuncu Sinem Kobal olarak geçen, ancak son zamanlarda Galatasaraylı futbolcu Arda ile olan ilişkisinden dolayı adı artık Arda’nın sevgilisi Sinem olarak anılan Sinem Hanım, yönetmenin aynı sahneleri tekrar tekrar çekmesine isyan etmiş. Çekimler uzayınca sette sinirler gerilmiş. Sonunda kabak yönetmenin başında patlamış. Arda’nın sevgilisi Sinem’i kovacak halleri yok ya! Yönetmene yol vermişler.

Çok da iyi yapmışlar. Sonuçta yabancı bir dizinin kopyasını çekiyorsun. Sahneleri ne kadar tekrarlatsan orijinalini yakalayamayacaksın. Bu sıcaklarda çekimi uzatıp herkesi perişan etmeye ne gerek var? Sanki 23’üncü çekimde daha iyi mi olacak? Eskiden olsa Sinem Kobal’ın sözüyle belki yönetmeni değiştirmezlerdi. Arda’nın sevgilisi olmak bu sefer hem onu hem de settekileri kurtardı. Baksanıza Sinem’in içinde olduğu Arda’nın aracı geçenlerde ünlü gazeteci Güneri Civaoğlu’nun arabasına arkadan çarpmış. Güneri Bey, “N’oluyoruz yahu“ diye arabasından hışımla inmiş. Ama Sinem’i görünce asık yüzünü aniden bir tebessüm kaplamış ve Arda’ya selam ve sevgilerini yollamış.
Arda’nın sevgilisi olmak sette de sokakta da her zaman işe yarıyor demek.

Evlenilecek kadın

Manken Özge Ulusoy’un, “Sen evlenilecek adamsın“ deyip evlendiği Ferruh Taşdemir’den apar topar ayrılmak zorunda kalmasından sonra ideal evlenilecek kadın tipi de ortaya çıktı . Oyuncu Arzu Yanardağ! Arzu Hanım, “Sevgililerimi aldattım ama eşlerime sadık kaldım“ demiş. Evlenilecek kadın dediğin böyle olmalı. Flört ederkenkiler sayılmaz, nikah sonrası aldatmamalı.

YARI ÜNLÜLER

Gördüğünüzde ismini tam olarak çıkaramadığınız ya da ismini hatırlayıp nereden bildiğinizi anımsayamadığınız yarı ünlü insanlar var. Tam ünlü olmaya çalışmışlar ama bir yerde önleri tıkanmış. “Bunu bir yerden gözüm ısırıyor ama nerden” diye merak ediyorsunuz. Yarı ünlüler genelde popçular, topçulardan ve ekrana çıkanlardan oluşuyor. Büyük takımların yedek kalecileri de yarı ünlü. Çünkü onları aslı sakatlanınca kırk yılda bir sahada görüyoruz.
Şeker kız Kendy, Orçun Kabil, Yusuf Güney, Ece Anlı, Febyo Taşel, Firdevs, Emir, Müge Zeren, Emel Yalçın, Suzan Kardeş, Devrim Erden hep yarı ünlü şarkıcılar.
Dizi oyuncusu Bade İşçil de yarı ünlü. Ezel’in başarısına rağmen hâlâ Mahsun Kırmızıgül’ün eski sevgilisi denilince hatırlanıyor.
Seren Serengil’in eski eşleri Ozan Kaçmaz, Musa Aytun da yarı ünlü.
Ben de yarı ünlüyüm. Görenlerin yarısı tipimden yarısı sesimden tanıyor.

Aman gösterme Hocam!

Eski futbolcu, hakem ve kabzımal futbol yorumcusu Erman Toroğlu’nun çıktığı reklamda “Göstermeyeyim, göstermeyeyim diyorum ama zorla göster diyorlar“ demesi bana acayip komik geliyor. Erman Hoca’nın göstermekten neyi kastettiğini tam olarak anlamış değilim. Önce reklamda gördüğümüze bir bakalım. Erman Hoca, siyah hakem giysilerinin içinde elinde kırmızı bir kartla poz vermiş. Yalnız sanki Hoca’nın şortunun içinde sporcuların hassas yerlerini korumak için kullandıkları suspansuvardan var. Siz ne anlıyorsunuz bilmiyorum ama ben her ihtimale karşı Erman Toroğlu’na “Aman gösterme Hocam!“ diyorum.

Frİkİk avcıları

Her yıl olduğu gibi bu yaz da Bodrum’daki insan manzaralarından fenalık geldi. Güzel kadınların düzgün vücutları bile doğrusu bana itici gelmeye başladı. Hep o mega tele zoomlu magazin fotoğrafçıları yüzünden. Hollywood’un klasikleri arasına girmiş “Hayalet Avcıları“ diye bir film vardır. Bodrum’da da “Frikik Avcıları“ diye bir grup paparazzi var. Bunlar damlarda, şişme botlarda, çalılıklarda, ağaçların arasında saklanıyorlar. Tek amaçları ünlülerin frikik diye bilinen uygunsuz pozlarını çekmek. Pusu kurup uzun menzilli tüfeğiyle düşmanını avlamak için saatlerce kamuflaj altında bekleyen nişancılara benziyorlar. Silahları da son teknoloji fotoğraf makineleri. Hiç ummadığınız bir anda sizi, memeden, popodan, kalçadan, bacaktan, göbekten çekebilirler. Hem de hiç istemediğiniz bir şekilde. Göze hoş değil “çirkin“ gelecek bir biçimde. Bir an burnunuzu veya kıçınızı kaşıyacak olsanız o pozunuzu ertesi gün gazetelerde garip bir başlık ve uyduruk yakıştırmalar eşliğinde görebilirsiniz. Selülidiniz varsa yandınız. Herkes nerenizde olduğunu bilecek demektir. Frikik Avcısı olarak yazı geçirmek nasıl bir hayat bilmiyorum. Ama onlara yakalanmamak için Bodrum’a gitmemek gerektiğini biliyorum. “Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin“ misali. Bodrum’un keyfini “Frikik Avcıları”na yakalanmadan yaşamak hayal oldu.

Haftanın Twiti

Geçenlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e saati sordum... Franck Müller dedi. Ben de “Peki o zaman Vacheron Constantine“ deyip konuyu kapattım.

DİĞER YENİ YAZILAR