Rahmetli anneannem Hikmet Hanım nur yüzlü bir Çerkez güzeliydi.
O kadar tatlı, sakin ve inandırıcı konuşurdu ki sözünü hep dinletirdi.
Şaka yapmasını sevdiğimi fark ettiğinde çocukken beni çok uyarmıştı.
"Dilinle bok yuvarla elinle kimseye dokunma" demişti.
Canım İzmirlim ne kadar da haklıymış!
Gebze’de evlendikten sonra gerdeğe girecek damadı arkadaşları gelenekler gereği yumruklamış.
Genç adam bayılmış hastanelik olmuş.
Saatler sonra kendine gelip evine dönebilmiş.
Böyle gelenek mi olur?
Hayatının en mutlu gününü yaşayan arkadaşını çiçeği burnunda eşinin yanına yumruklayarak uğurluyorsun.
Hafiften okşamak da değil bayağı güçlü darbelerle hastanelik ediyorsun.
Tüm hıncını, kıskançlığını filan yumruklayarak çıkartıyorsun.
Anne sözü dinlenir derler.
Anneanne sözü de dinlenirmiş!
TÜY SİKLET FATİH ÜREK
Mide küçültme ameliyatıyla kısa sürede aşırı kilo veren ünlülere Fatih Ürek de katılmış.
Hatırlarsanız meslektaşı Işın Karaca aynı yöntemle 4 ayda 40 kilo vermişti.
Fatih Ürek de 2 ayda 27 kilo vermiş.
Hatta operasyon sonrası bir hafta içinde 10 kilo verince bağışıklık sistemi çökmüş.
Zaten midelerini küçültenler, başladıkları hızda zayıflamaya devam etse yok olup gidecek.
"Aaa demin burdaydı nereye kayboldu?" dedirtecek.
97 kilodan 70’e düşen Fatih Ürek’in keyfi yerinde.
Yağlar gitmiş ama neşesi bitmemiş gibi görünüyor.
Yılların ağır sikleti tam da zamanında tığ gibi olmuş.
Tüy siklet Fatih slip mayosunu artık rahatça giyebilir.
ÇEKMEYİN ULAN İSTANBUL
‘Ulan Istanbul’ dizisiden Erkan Kolçak Köstendil’i Bebek’te bir kız arkadaşıyla birlikte yürürken malzeme avcısı muhabirler fotoğraflarını çekmeye başlamış.
Köstendil kendisi için değil kız arkadaşı için rahatsız olmuş.
"Arkadaşlar lütfen çekmeyin. Biliyorum sizin işiniz, saygı duyuyorum ama biz erkeğiz. Bizim için sıkıntı değil. Ama kız arkadaşımın ailesi var. Hoş olmaz böyle bir durum" ricasında bulunmuş.
Madem muhabir arkadaşların işine saygı duyuyor.
Neden 7 gün 24 saat nöbet tuttukları Bebek’te fotoğrafının çekilmesini istemediği bir kız arkadaşıyla dolaşıyor?
Üstelik kız arkadaşı da gayet modern giyimli, saçı, başı, makyajı yerinde bir hanım.
Gazetelerde fotoğrafı çıkarsa rahatsız mahatsız olacak havasında değil.
‘Ulan İstanbul’un Karlos’u böyle durumlarla karşılaşmamak istiyorsa ya Bebek gibi magazinmatik yerlerde gezmeyecek.
Ya da uzun uzun derdini anlatmaktansa, kısa ve net ‘Çekmeyin ulan!’ diyecek!
Hem ‘Ulan İstanbul’ kabul görüyor da ‘çekmeyin ulan’ neden kabullenilmesin?
GÜLMEK YA DA GÜLMEMEK
Ünlü yönetmen ve çağdaş sanatçılarımızdan Kutluğ Ataman sanat filmlerimize yurt dışında güldüklerini söylemiş.
Demek bizim sinemacıların gişede hasılat beklentisi gözetmeksizin büyük emek ve fedakarlıklarla çektiği festival filmleri yabancılar makaraya alıyor.
Kutluğ Ataman çeşitli ödüllere sahip, iyi eğitim görmüş, kaliteli bir yönetmen.
Yurt dışında yaşadığı için sanatsal filmlerimize gösterilen tepkiyi iyi biliyordur.
Türk meslektaşlarının eserlerini küçümsemek için bu açıklamayı yapmamıştır.
Gördüğünü, yaşadığını paylaşmıştır.
Ben de bir sinemasever olarak gördüğümü, yaşadığımı paylaşayım.
Yabancılar en azından bizim sanat filmlerimize gülüyorlar.
Biz burada kendi sanat filmlerimizi gidip izlemiyoruz bile.
Yabancı sanat filmleri mi?
Güldürmeyin beni!
