Amerikalı turist

Cem Ceminay ile Canım Türkiyem

Haberin Devamı

Dünyanın en iyi turisti Amerikalı turisttir. Gittikleri yeri ihya ederler. Paralarını harcarken kılı kırk yarmazlar. Önceden hazırlanırlar. Seyahatleri hakkında bilgi sahibi olurlar. Programlı hareket ederler. Spontandan kaçınırlar. Son dakikada karar vermezler. Nerede ne kadar kalacakları, ne yapacakları bellidir. Sürprizleri sevmezler. Çünkü genelde sürprizler tatsız olur. Alışverişte pazarlık yaparlar da, çoğu zaman aldıkları malın değerini bilmedikleri için kazık yerler. Amerikalılara mal satmak kolaydır. Yeter ki onlara güven telkin edilsin. Kandırılmaktan, yalan dolandan ve hızlı konuşan üç kağıtçı satıcı tipinden hoşlanmazlar. Referanslar, Amerikalılar için çok değerlidir. Tanıdıkları, inandıkları birinden aldıkları bilgiyi sonuna kadar değerlendirirler. Yeme, içme, gezme, konaklama ve alışverişte bir Amerikalıyı en fazla cezbeden güvendiği birinden aldığı tavsiyelerdir.
Amerikalı aktör Ben Affleck, geçtiğimiz günlerde İstanbul’daydı. Mr. Ben, tıpkı yakın arkadaşı oyuncu Matt Damon gibi tipik bir Amerikalı. Pasaporta ihtiyacı yok. Tipine bakınca ‘Amerikalı’ dedirtiyor. Yeni bir film projesi için mekân arayışında olan Mr. Ben, Kapalıçarşı’da daha önce Amerikalı ünlülere satış yapan bir halıcıdan 6 halı almış. Kapalıçarşı’da bir sürü halıcı var ama Mr. Ben vatandaşlarının daha önce gidip alışveriş yaptığı mağazayı seçmiş. Onlarla kendine göre pazarlık yapmış. Halıların fotoğrafını çekip oyuncu eşi Jennifer Garner’a yollamış. Tipik bir Amerikalı gibi eşinin onayını almadan parasını harcamamış. Sonuçta kısa bir süre içinde 167 bin Euro harcamış. Mağaza sahipleriyle birlikte çekilmiş fotoğraflara bakılırsa, alan memnun satan memnun. Mr. Ben de, satışı yapan esnaf da gülümsüyor. Amerikalı turistler ülkemize daha fazla gelmeye başlarlarsa, daha birçok esnafın yüzü gülümser. Herşey dahil, ucuzcu ve avantacı turistler bize yarardan çok zarar getiriyor. Amerikalı turistler ise iyi niyetli ve bilinçli tüketici oluyor. ‘Go Home Yankee’ (Evine Dön Amerikalı) dedikleri Amerikalı turistler olmasa gerek... Yoksa Paris, Londra, Roma, Atina, Dubai, Mikanos, Venedik, Amerikalılarla dolup taşmazdı.

İyi ki doğdun Ebru!

Azeri iş adamı Reza Zarrab, hamile olan eşi ünlü sanatçı Ebru Gündeş için 48 milyon Euro"ya otel alıyormuş. Reza Zarrab, Ebru Gündeş için kesenin ağzını açmış. 2 aylık hamile olan ünlü sanatçıya, unutamayacağı bir doğum hediyesi vermek isteyen Azeri iş adamı, geçtiğimiz günlerde Antalya"da satılık bir otel bulmuş. 60 bin metrekarelik bir alanda bulunan 360 odalı ve denize sıfır konumdaki 5 yıldızlı otelin fiyatı ise 48 milyon Euro’muş. Ebru Gündeş, otelin her şeyiyle yakından ilgilenmeyi planlıyormuş. İyi de yapıyor. Zevkine göre dayar, döşer. Artık bayramlarda, seyranlarda Antalya’da hangi otelde sahne alacağını düşünmesine gerek kalmadı. Mekân onun olduktan sonra canı ne zaman isterse çıkar. Helal olsun Ebru’ya! Azeri kocası doğum günü için Türkiye’ye yatırım yapıyor. Onun sayesinde güneyde ekonomik çarkımız dönüyor. Otel sayesinde yüzlerce vatandaşımız iş sahibi olacak. Nereden buldu böyle zengin kocayı acaba? Allah bütün bekâr kadınlara Ebru Gündeş kısmeti versin. Yaz aylarında doğum yapacak olan Ebru Hanım, Antalya’daki konserlerini iptal edemeyince acil bir durum olur diye kocası havalimanında İstanbul’a gidebilmesi için bir jet bekletecekmiş. Bazı kadınlar her an yurt dışına kaçabilmek için gidip çocuğunu Amerika’da doğuruyor. Ebru Hanım’a kocası doğum gününde Antalya’da otel alıp İstanbul’a uçak ayarlıyor. Bize Ebru gibileri lazım. İyi ki doğdun Ebru!

Alerjim var!

* Dünyadaki dört insandan birinin alerjisi varmış. Diğer dörtte üçünün de mutlaka bir şeylere karşı alerjisi vardır. Polene, tüylere, besinlere, ilaçlara, hava koşullarına, hayvanlara alerjik olanları biliyoruz. Ya diğerleri... Benim mesela Libya lideri Kaddafi’ye karşı bir alerjim var. Ne zaman o meymenetsiz suratını görsem, kaşıntım tutuyor. Suratı mumyalanmış gibi. Ben de buna ‘mumya alerjisi’ diyorum.

* ‘Nuri’ diye bir komedi dizisi var. Çok sevdiğim iki değerli sanatçı arkadaş Oktay Kaynarca ve Meltem Cumbul oynuyor. Ama ben dayanamıyorum. Ne zaman görsem, ekran karşısında donup kalıyorum.

* Dr. Haydar Dümen’e, ‘Penisimi çamaşır ipiyle bağladım’ diye saçma sapan mektuplar yazanlara alerjim var. Okuyunca fena oluyorum. Haydar Hoca’nın "Mor tayyare, yakında kanadının biri kopmuş, tek kanat tayyare olacaksın" şeklindeki yanıtları da alerjime alerji katmaktan başka bir işe yaramıyor.

* Diyetisyenlere alerjim var. Öyle bir rejim tarifi veriyorlar ki, acıkınca yamyam kesilip diyetisyenimi yerim diye kâbuslar görüyorum.

*Önüne gelen herkesin DJ’lik yapmasına alerjim var. Dünyaca ünlü porno yıldızı Sasha Grey’den bizim değerli tiyatro sanatçılarımızdan Selçuk Yöntem’e kadar aklına esen herkes DJ’lik yapıyor. Alerjim yüzünden artık radyoda kulaklığımı takınca kulaklarım çınlıyor.

* ‘Ramiz Dayı’ alerjim! ‘Ezel’in son bölümünde rahmetli oldu. Daha önce her Pazartesi akşamı repliklerle konuşuyordum. Kimse bir şey anlamıyordu. Ölen dizi karakterleri için 40 gün yas tutanlara da alerjim var. Allah sahicisini zamansız vermesin diyorum.

* Manken Çağla Şikel ile oyuncu şarkıcı eşi Emre Altuğ’un TRT’de askerlik görevi yapar gibi yaptıkları yarışma programına alerjim var. Çağla’nın ayakta durup Emre’nin oturmasını yadırgıyorum. Sanki tam tersi olmalıydı diye düşünüyorum. Onları görünce ayak uçlarımın üstünde yürümeye başlıyorum. Buna ‘orantı alerjisi’ diyorum.

* Öyle bir Geçer Zaman Ki’nin Caroline’iyle Muhteşem Yüzyıl’ın Hürrem’ini sahici sanıp sövenlere alerjim var. Sinir oluyor, hatta tırmıklamak istiyorum. Sanki bu dünyada değil kendi gezegenlerinde yaşıyorlar.

* Gazetelerin içinden çıkan bulmaca ilavelerine alerjim var. Onları çözmek bir yana, gazetenin içinden bulup atana kadar akla karayı seçiyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR