Hollywood’un son zamanlarda parlayan yıldızlarından Alexander Skarsgard, ‘Tarzan’ filmindeki rolüne hazırlanmak için sıkı bir rejime girmiş. 39 yaşındaki oyuncunun sosyal hayatı çekimlerden çok önce sona ermiş. Günlerini özel antrenörü ve diyetisyeniyle geçirmiş. Alkolü tamamen kesmiş. Kondisyon ve vücut çalışmalarına ağırlık vermiş. Alexander, en çok karamelli turtayla soğuk birayı özlemiş. Film biter bitmez de hiç vakit kaybetmeden bu hasretini gidermiş.
Skarsgard konuyla ilgili, “Biliyorum biraz garip bir kombinasyon ama bana çok iyi geldi” diyor. Alexander, filmde sarmaşıklardan sıçrıyor, uçurumlardan atlıyor, aslanlar, filler, goriller tüm vahşi hayvanlarla ormanların kralı olarak inanılmaz bir bağ kuruyor. İsveçli aktör 2008- 2014 yılları arasında ‘True Blood’ dizisinde bin yaşında Vikingli vampir bir şerifi canlandırmıştı. Vampiri oynamak için makyaj yetebilir. Ama ‘Ormanların Kralı’nı canlandırırken inandırıcı olmak için ‘Tarzan Diyeti’ şart. Bir de en ünlü Tarzan, Johnny Weissmuller gibi ciğerlerin patlayana kadar bağırmak!
Alexander Skarsgard Tarzan’ filmindeki rolüne kondisyon ve diyetle hazırlandı.
NE KADAR BÜYÜK PORSİYON O KADAR FAZLA OBEZİTE
ABD’de obezite sorunu her zamanki gibi had safhada. Sağlıklı beslenmenin yararları hakkında insanları eğitmeye ve bilgilendirmeye ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar işe yaramıyor. Çünkü porsiyonlar inanılmaz büyük. Yemekler lezzetli ve bir o kadar kalorili. Oysa İtalyanlar ve Fransızlar, yemekleri lezzetli ve kalori açısından daha zengin olmasına rağmen, Amerikalılar kadar obez olmuyor. Çünkü Avrupalılar yiyecek ve içecekleri normal porsiyonlarda tüketiyor.
Ayrıca günlük yaşantılarında Amerikalılardan daha fazla hareket ediyor. Yürüyor, bisiklete biniyor. Amerika’da ise durum farklı. İstediğin kadar spor yap veya hareket et farketmiyor. Devasa porsiyonların görüntüsü bile insanları obez yapmaya yetiyor!
SOSYAL MEDYANIN ETKİLERİ
ABD’de son günlerde hortlayan ırkçılık sorunu sosyal medyanın yararları ve zararları konusunda adeta bir ders niteliğinde. Sosyal medya olmasa insanlar dünyada olup bitenlerden bilgi sahibi olamayacak. Bu iyi tarafı. Ancak sosyal medya tahrik edici ve kışkırtıcı olduğunda halk galeyana geliyor ve hiç gözünü kırpmadan birbirini öldürmeye başlıyor. Bu kötü tarafı. Arada bir denge yok. Önlemeye imkan yok. Dallas’da 5 masum polisin ölümü, bir dolu masum insanın yaralanmasıyla sonuçlanan müessif olayların en büyük nedeni olarak sosyal medyanın olumsuz etkisi gösteriliyor. Çünkü insanlar artık olayları televizyon, radyo ve gazetelerden takip etmiyor. Sorumlu yayıncılık diye bir şey kalmadı. Sosyal medyadaki sorumsuzlar onların yerini aldı. Sosyal medyanın zararları yararlarını aşmaya başladı!
PREZERVATİF İÇİN EN GÜVENİLİR SÖZCÜ HANGİ ÜNLÜ?
İsveçli bir prezervatif markası sözcüleri olarak Hollywood’un yaramazlıklarıyla ünlü ismi Charlie Sheen’i seçmiş. Firmanın yetkilileri “Charlie Sheen’in kullandığı türden prezervatifler” denildiğinde kadınların başka hiçbir şeyle kıyaslanmayacak bir heyecan duyup sözüm ona seksten daha fazla zevk alacaklarını iddia etmiş. Charlie’nin, Aids’e neden olan HIV virüsünü taşıdığını açıklaması büyük yankı getirmişti. Sadece ses getirmekle kalmadı. Şimdi bir de prezervatif sözcülüğü getirdi. Dünyanın ne hale geldiğini görüyorsunuz!