Çizgi film tutkuma şaşırmıyorum. O kadar karakterin hayatımda yer edeceği, çocuk yaşta tabii aklımdan geçmezdi. Ama yıllar içinde kim bizi buna tutsak etti? Çizgi film bağımlılığım şu an dorukta. Evimin her yanında oyuncakların hükmü sürüyor. Eve gelen arkadaşlarımın şaşkın bakışlarına giderek alıştım bile. Maskelerime, oyuncaklarıma şaşkınlıkla bakıyor ve sosyal medya karelerine bir müddet sonra fotoğraflar çekerek kaptırıyorlar kendilerini. Yurt dışında, boş bir zaman yakaladığımda, ilk yaptığım iş Disney Store’a uğramak oluyor. “Yiğenime alıyorum” diye, elimde torbalarla sokağa atıyorum kendimi.
Bu dev sektör aslında renkli televizyonların, özel kanalların açılmasıyla hayatımızda daha çok yer almaya başladı. Tom ve Jerry, Miki Mouse ve arkadaşları, Tweety ve Slyvester, Bugs Bunny, Pembe Panter, Red Kid, Temel Reis, Casper, Duffy Duck, Şeker Kız Candy, Uçan Kaz Morton ve Nils’in Maceraları, Vikingler, Ayı Yogi, renk renk Tontonlar, Clementine, Heidi, Taş Devri, Jetgiller, Snoopy, Düğme Burun Çilek Kız, He-Man, Ninja Kaplumbağaları, Woody Woodpecker, Tazmanya Canavarı, Voltran, Muppet Show ekibi, Şirinler... Sadece hatırladıklarım... Bazıları, özellikle televizyonda günü ve saatti belli olanlar, dizilerden daha da popülerdi. Küçük Ev’in, Dallas kadar havası vardı. Sloganlar yerleşmişti dilimize. “Hop hop değiş ton ton, hadi Voltran’ı oluşturalım arkadaşlar” yıllar geçse de hâlâ dilimizde. Küçük Viking’in yaptığı burun hareketi ve “Haydi yallah hop hop hop” ya da “Yaba daba duuuuu” diye bağıran Fred Çakmaktaş...
Akademi’de ilgisiz kalamadı
Bir çizgi filmin yapımı için uzun yıllar ve kocaman bir kadro gerekiyor. Bir saniye için yaklaşık 30 adet resim kullanılıyor. Bu da işin ne kadar zor olduğunu gösterir. Bir çizgi sinemanın yapımı bir ya da iki yıl alıyor. Tek bir sahnede bile onlarca sanatçının emeği var. Bir karakterin göz ya da dirsek hareketini yaratmak için bile aylarca çalışılıyor.
1 saatlik sinema versiyonları için trilyonlar harcanıyor. 90 dakikalık bir animasyon filmini tek bir sanatçı yapmaya kalksa, 442 yılda tamamlayabilirmiş. Uzun sarı saçlarıyla kuleden kurtulmaya çalışan Rapunzel’in hikayesi ve 2010 yılında yapılan Tangled’in maliyeti; 260 milyon dolar. Hasılatı ise 590 milyon dolar. Sektör bu kadar büyüyünce, Oscar ödülleri de buna sessiz kalamıyor tabii. Akademi Ödülü Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından ilk kez 2001 yılında “En İyi Animasyon Oscar”ı verilmeye başlanıyor. Waltz with Bashir (2008) ise En İyi Yabancı Film Oscarı’na aday olmuş, ilk ve tek animasyon filmi. Dört ödül ile Kayıp Balık Nemo, İnanılmaz Aile, Ratatouille ve Vol-i ve En İyi Animasyon Filmi kategorisinde en başarılı konumuna yerleşiyor. 2009 yılında Oscar ödüllerine 20 çizgi film aday olarak sunuluyor. Bu bir rekor.
Yapılan araştırmalarda en çok sevilen animasyon Toy Story 3 (Oyuncak Hikayesi 3). IMDB’de 8.7 puan yani 124,330 oy alıyor. Seçimlerime baktığımda, hep televizyondaki o günlerden kalma alışkanlık olsa gerek, çocukken zihnimize yerleşen saf ve sevgi dolu karakterlerin içinde bulunduğu filmleri seçiyoruz. İşin ilginç yanı, çocuk kalbimizle o günlerde sevip sahip çıktığımız o karakterleri bugün de beyazperdeye uyarlanan karakterlerde arıyoruz. Hâlâ mı onlara sahip çıkmaya çalışıyoruz? O yüzden mi yoksa?