Kim ne derse desin, bazı insanlar doğuştan star oluyor. Işıkları, enerjileri, sohbetleri, her şeyleri bir başka oluyor. Onları tanımanın da keyfine tabii doyum olmuyor. Her şeyine bayıldığım Gupse Özay’dan ve onun “Deliha”sından bahsetmek istiyorum.
Ne zaman bir araya gelsek, sanki çok uzun yıllardır zaman geçirmişiz gibi, Gupse Özay ile sohbetlerimiz doyumsuz olur. Özay’ın, bu sefer çok özel gösterimine davetliydim. Deliha’nın sinemalardaki serüveni başlamadan günler önce, birkaç kişiye yapılan özel gösterimine. O evinde heyecanla seyrettiğimiz film hakkında bizden yorum beklerken, biz salonu kahkahalara boğduk. Sosyal medyada yarattığı tiplemenin mesajlarını bize ufak ufak uzun süredir zaten veriyordu. Ayrıca seyrettiğim teaserlardan dolayı da pek heyecanlıydım. Gülme krizlerine girdiğim anlar da oldu. Çılgın kadın Gupse Özay’ın seneryosunu yazıp oynadığı, gene ruhuna yakışır, aslında yüzde yüz kendi olan filmi “Deliha”yı pek sevdim. Hatta, gülme krizlerim arasında zaman zaman yan koltuktan dirsek yediğimi de itiraf ediyorum. Düğün fotoğraflarını çeken mutsuz, aşkına karşılık bulamayan delikanlının fotoğraf kareleri alma mizansenleri, Deliha’nın aşkı uğruna debelenip onu elde etmek için verdiği mücadele, en çok da elma suyu diye yanlışlıkla içtiği viskiden sonra pavyon sahnesinde seslendirdiği Ahmet Kaya’nın “Hep Sonra”dan şarkısına...
Film boyunca gülmeyen 3 adam
“Seyrederken attığım kahkahalar yüzünden dirsek yedim” dedim ya. Nedenini, film bittikten sonra, salondan çıkarken algıladım. Yanımda Eser, Oğuzhan, İbrahim üçlüsü oturuyordu. Şu meşhur 3 adam... Bir karış surat... Gülmeyen yalnız kendileriydi. Ne garip, üçünden de bir kahkaha duymadım. Oysa biz, onlar buraya gelene kadar ailecek nasıl izlemiş, nasıl da alkışlamıştık. O sıcak, sempatik, güzel gülen yüzlerini... Demek ki çabuk mu büyümüşlerdi? Bir ara kahkahalarıma Eser Yenenler hafif doğrularak yerinden uzun uzun bana bakarak cevap verdi.
Deliha’nın ekibinde harika oyuncular ve karakterler var. Yönetmen Hakan Algül ve Gupse Özay muhteşem bir cast oluşturmuş. En sevdiklerim ise, Masumiyet filmi ile bizi oyunculuğu ile duvardan duvara vuran Derya Alabora’nın bu filmdeki menopozlu anne karakteri, Cihan Ercan’ın Deliha’nın peşinden aşkıyla nasıl koştuğu ve daha niceleri... Her bir karakterin üstüne ayrı birer proje bile çıkabilir ortaya. Evinde heyecanla bizden yorumlar bekliyor demiştim ya; işte o şifrede bir araya geldiğimiz gün çözüldü. Özay, totem meraklısı. Bir şeyin iyi gitmesini isterse aynen filmdeki “10 saniyede merdivenlerden inersem hayatımın aşkını bulayım” dediği sahne gibi... Film çekildikten sonra montaja girmemiş. Totem yapmış. Ön gösterime bile gitmemiş. Deliha’yı galada herkes ile beraber seyretmiş.
Hazır Yalan Dünya yayın hayatına son vermişken, filmden çıkanlar aramızda ‘Yakında bu televizyon dizisi olur’ diye kulaktan kulağa konuşmaya başladık bile. Hatta Yalan Dünya’nın önüne geçebileceğini... Bence en zoru, eğer “Deliha” dizi olursa, film için 15 kilo alan Özay detokslar, diyetler yapıp verdiği kiloları tekrar almak zorunda kalması olacak. Gerçi onun kilo verme hırsı da oyunculuğu gibi... Detoks kampında, on iki günde sekiz kilo verme başarısı da kolay bir şey değil. Neyse, Deliha için her şey hazır ve nazır bizce...