Bülent Akarcalı

Bülent Akarcalı

akarcali@bilgi.edu.tr

Kim çıkardı bu affı?

Pazar Vatan'da Selin Songun'un Rahşan Ecevit'le röportajını defalarca okudum. Sosyal ve siyasi açıdan hiç gerek yokken tam bir emrivakiyle çıkarılan ve menfi sonuçları nedeniyle de kamuoyunda "Rahşan affı" adını alan af hakkında bayan Ecevit'in "amaç partiyi yıpratmaktı, bunu da basın yaptı...

Haberin Devamı

Pazar Vatan'da Selin Songun'un Rahşan Ecevit'le röportajını defalarca okudum.

Sosyal ve siyasi açıdan hiç gerek yokken tam bir emrivakiyle çıkarılan ve menfi sonuçları nedeniyle de kamuoyunda "Rahşan affı" adını alan af hakkında bayan Ecevit'in "amaç partiyi yıpratmaktı, bunu da basın yaptı -kamuoyunu yönlendirdiler- bu af benim istediğim af değildi, milletvekili değildim, Meclis'te oyum yoktu -o affı ben çıkartmadım ki! Sade vatandaş olarak bir dilekte bulunmuştum, bu dileğe Meclis sahip çıktı, isteseler çıkartmazlardı-dilediğim aftan pişman değilim- ben ev kadınıyım, eşim siyaset yapıyor" beyanları karşısında inanın şaşkına döndüm. Sanki o dönemde Meclis'te değildim. Sanki Başbakan Ecevit'in DSP aracılığıyla Meclis'e getirdiği bu affın çıkmaması için uğraşanlara "ya bu af çıkar ya da bu hükümet düşer" anlamında laflar söylenmemişti. Sanki bu olayları yaşayanlar başka dünyalara göçtü ya da yakın geçmişi unuttu.

Değerli okurlar; siyaset hayatına atılanlar günahlarıyla sevaplarını birlikte taşır. Bilgelik, insanın öz eleştiri yaparak, hatalarını görmesidir. Gençlere örnek olması gereken 70 yaşa merdiven dayamışlar dahi asgari bir öz eleştiri yapamıyorsa, bunu, 2002 seçimlerinde olduğu gibi, seçmen yapar.

Rahşan Hanım, DSP'nin kurucusu ve Bülent Bey'in siyaseten yasaklı olduğu 1985 - 87 yılları arasında da partinin genel başkanıdır. Sonra Bülent Bey'in önce Başbakan Yardımcısı sonra da Başbakan olduğu dönemlerde de, sade vatandaş Rahşan, hem Başbakan eşi hem de iktidar partisinin Genel Başkan Yardımcısıdır. İktidar partisi olarak alınan tüm kararlarda, Meclis çalışmaları dahil olmak üzere, iradesine karşı çıkabilecek tek kişi, hiyeyararşi üstü Genel Başkan Bülent Ecevit'tir!

2002 bozgunuyla DSP'nin yüzde 25'lerde olan oyu yüzde 1'lere düşüp, Bülent Bey'in genel başkanlıktan istifasından sonra da genel başkan yardımcılığı, genel başkan vekili olarak devam etmiştir. Fakat yapılan yanlışlıklardan en ufak pişmanlık bir duyulmadığı görülüyor.

Biz siyasetçiler hiç yanlış yapmadıysak, yanlışlardan hep başkaları sorumluysa (Rahşan Hanım'a göre affın sorumluları Meclis, Basın ve Anayasa Mahkemesi!) bu ülke neden hâlâ bu kadar geri ve bu kadar çok sosyal-siyasi ve ekonomik sorun yaşıyor? "Evet şu konularda hatalıydık, aldığımız kararların kimi sonuçlarını düşünemedik," demek neden zor olsun ki.

Rahşan Hanım'ın röportajını okuyanlara, Haluk Özdalga'nın yazdığı, "Kötü Yönetilen Türkiye - Örnek Vak'a DSP" adlı kitabı (Kitap Yayınları) tavsiye etmek istiyorum. Özdalga 1980 sonrası DSP'nin kuruluşunda ve CHP'nin yeniden açılışında çalışmış. Bu partilerin yerel örgütlerinde ve genel merkez yönetimlerinde değişik görevlerde bulunmuş. Yazdıklarını okuyunca bu partide Rahşan Hanım'ın her konuda tam bir hakimiyet kurduğunu ve kendisinden izinsiz veya habersiz hiçbir şey yapılamadığını anlarsınız.

Özdalga, kitabında siyasi partilerdeki yaygın yozlaşma ve çürümeye "örnek vaka" olarak DSP'yi inceliyor. Bu nedenle Türkiye'nin ödediği ağır bedeller arasındaki ilişkiyi, 1999-2002 arasında yaklaşık dört yıl süren Ecevit iktidarı örneğinde masaya yatırıyor. O dönemde Türkiye'nin sadece ekonomide ödediği bedel 168 milyar dolar olmuş. Eğer zamanında DSP'nin blöfünü görüp affı çıkartmayarak hükümeti düşürebilseydik, belki de israf edilen 168 milyar doların bir kısmını da kurtarabilecektik!

Herkes bilsin ki 4616 sayılı af yasası tamamen Rahşan Hanım'ın isteği, dileği ve iradesiyle çıkmıştır. Yasanın ne etkileri olacağını gayet iyi biliyordu. Adalet Bakanı kendi partisindendi, istediği her bilgiyi kendisinden alabilirdi, muhtemelen de almıştır.

Röportajında "iyi niyetimizin kurbanı olduk galiba bir hata yaptık, bu aftan zarar görüp mağdur olanlardan özür dilerim" gibi bir tek cümle söylese bunları yazmazdım.

Sevgili okurlar, birçok arkadaşım gibi ben de bu affa karşı çıktım. Var gücümüzle muhalefet ettik, oy vermedik. Ama bu mazeretler beni vicdanen biraz rahatlatsa da siyaseten kurtarmaz; partim, güven oyu verdiğim hükümet ve iktidarı oluşturan DSP-MHP-ANAP partileri müteselsilen sorumlu ve kamu vicdanında da suçludur. Rahşan Hanım dilemese de, ben bu aftan dolayı mağdur olmuşlardan bir kere daha özür dilerim.

DİĞER YENİ YAZILAR