Sanatorium Galeri’nin kurucuları ve eski sanatçılarından olan Can Ertaş ürettiği minimal eserlerinin yanı sıra şu günlerde gerçekleştirdiği yepyeni projesi ile izleyicileri İstanbul’un ara sokaklarına davet ediyor. Kentsel dönüşüm sürecinde olan Tarlabaşı bölgesinde; Can Ertaş dışında, Ahmet Doğu İpek, Erol Eskici gibi pek çok genç sanatçının da atölyeleri yer alıyor. “Üçtaksimsekiz” isimli projesi ile Beyoğlu - Aynalı Çeşme Caddesi’ndeki evini alternatif bir sanat mekanına dönüştüren genç sanatçı ile yaptığım röportajı bu haftaki yazımda sizlerle paylaşmak istedim. Galeri sisteminden daha farklı işleyen platform, her ay bir cumartesi gecesi izleyicileri de sanatçıları misafirperver bir anlayış içerisinde bu sanat paylaşım alanına davet ediyor.
Üçtaksimsekiz projesinden kısaca bahsedebilir misin?
Bu proje kabaca bir çeşit alternatif sergileme ya da eser sunumu olarak tabir edilebilir. En belirgin ayrımı ise bunun periyodik olarak bir evde gerçekleşmesi. Kendi evimde. Bu ev benim yaşamımı sürdürdüğüm, günlük işlerimi yaptığım yani bildiğiniz sıradan bir ev. Sanatçıların eserlerini galeri dışında sergileyebilecekleri bir alan ama bunun da ötesinde kendisi bir proje. Öyle bakmak daha doğru. Yeni bir sergi mekanının ötesinde bir yanı var.
Sergi ya da bir etkinlik gerçekleştirmesini istediğin sanatçıları sen mi seçiyorsun?
Evet ben ve ev arkadaşım Can Kurucu ile birlikte karar veriyoruz. Bu proje de aslında ikimizin ortak projesi. Şimdi Can eğitim amaçlı yurt dışında olduğu için bu aralar ben tek başıma ilerliyorum. Çoğunlukla işlerini bildiğim ve kendisini de yakından tanıdığım sanatçılara teklif götürüyorum, evimde çalışmalarını sergilemek isteyip istemeyeceklerini soruyorum.
Şu ana kadar mekanda ne tür projelere yer verildi?
Şu ana kadar dört sergi gerçekleştirebildik. Bunların üç tanesi daha ağırlıklı olarak sanatçıların video çalışmalarından oluştu. Bir tanesi ise daha konvansiyonel bir serginin eve uygulanmış biçimi gibiydi.
İnsanların etkinliklerden nasıl haberi oluyor?
Çoğunlukla çalışmalarını sergileyecek sanatçının ve bizim doğrudan davet ve duyurularımızla ulaşıyoruz insanlara. Böyle biraz kulaktan kulağa yayılıyor. Facebook etkinliği açmıyorum özellikle. Kendi evime insanları Facebook etkinliği üzerinden davet etmek biraz samimiyetsiz geliyor. Bir web sitemiz de var (www.uctaksimsekiz.com), orada da gelecek etkinliklerin duyuruları yapılıyor.
Üçtaksimsekiz’i sanat piyasasında nasıl konumlandırıyorsun?
Dışında. Özellikle dışında tutmaya çalışıyorum. Hem biraz gizli kalması, hem de piyasa, pazar ve para ilişkilerine bulaşmamasını tercih ediyorum. Eğer bu ilişkileri arayan bir sanatçı varsa zaten galeriler bu ihtiyacı karşılamak için var. Ama Üçtaksimsekiz bir sergileme mekanı olmasının ötesinde kendi bir çalışma, bir proje.
Gelecekte projenin sürdürülebilirliği ile ilgi planlar var mı?
Şu anda bir plan yok. Gelecek sene ne olur bilmiyorum. Kalıcılık hakkında da derin arzularım yok açıkçası. Eğer iyi iş çıkar ve insanlar da bundan memnun kalırsa kendiliğinden devam edecektir. Sonuçta ben bu evde yaşamaya devam edeceğim.