Bende yalan yok! İki arada bir derede BBG Evi'ni izliyorum. Geçtiğimiz cumartesi akşamı 02 Ata'nın bilmem kaçıncı defa Türk izleyicilerin "Yine birinci tercihimiz sensin" demelerine rağmen haftanın birincisi seçildikten sonra kendi arzusuyla evden ayrıldığını öğrendim. Böylelikle Ata, en büyük ödüle bu kadar yaklaşmışken bir iki aşağılayıcı söz, bir iki manipülatif cümle karşısında tongaya düşmüş oluyor. Buna duygusal şövalyeliğe, işlediği hatalardan duyduğu vicdan azabıyla gururu da ekleyiniz ve yarışın birinciliğini başkalarına veriniz.
Nasıl bir duyguya kapıldığımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü benim için önemli. Birçok hafta birinciliği rahatlıkla yakalayan Ata, Karabüklüymüş. Yüksek tahsilini arkeoloji üzerine yapmış. Anadolu gelenekleriyle büyümüş yağız ve yakışıklı bir delikanlı. Bu yazıyı neden yazıyorum? Çünkü Ata'nın tutumu bana genel hatlarıyla Türkiye'yi hatırlatıyor. Ağzı çok laf yapan ve her durumda laf ebeliğiyle zeytinyağı gibi su üstüne çıkanlar karşısında Türkiye de aynı Ata gibi bocalayabiliyor. Oysa her rüzgâr, her akım Türkiye lehinedir. Ama Türkiye, aşırı duygusallık ve inanılmaz bir gururla, küçücük bir ayak oyununa takılabilir ve bir çuval inciri ziyan edebilir. Okyanusta yüz, derede boğul misali!
Ata'nın yapamadığı neydi? Ata, kendi hatalarının (hatasız olanı varsa beri gelsin) ve ona yapılan haksızlıkların her birisine yapışıp kaldı. Bırakmıyor. Bir vicdan azabı, bir üzüntü sorma gitsin! Yarıştan elediği bir arkadaş, "Sen kötüsün, kızları rahatsız etme" dedi diye karaları bağlıyor. Diğeri (mealen söylüyorum), "Hadi git de görelim, aç kapıyı git, çık taksiden kaybol. Yapmıyorsan, rol yaptığına inanıyorum. Gerçekten yarışmadan çıkıp gidersen, 'Haa! Yahu çıktı gitti, meğer numara yapmıyormuş. Şimdi inandım' derim" dedi diye gururuna esir düşüyor ve bu iki görüşü de söyleyenlerin bunu kendisini kıskandıkları için yaptıklarını anlamadan, en büyük ödül hakkını çöpe atıyor. Kurulan kapana tıpış tıpış giriyor!
AB'ye girmeye çalışan Türkiye'yi ele alalım. Bizden sonra müracaat etmiş ülkeler kabul edildi. Bizim karşımıza hep olumsuz gerekçeler sıralanıp duruyor. Giscard bir şey söylüyor, ertesi günü Verheugen bir laf ediyor, aman Allahım bir üzüntü, bir savunma... Bunlara takılıp kalıyoruz. Oysa aldırmadan koşturmamız gerek. Bir atasözümüzü hep unutuyoruz, hani köprüyü geçene kadar...
Kendi hatalanmız oluyor, onlan da unutamıyoruz. Yüzümüze vurulacak endişesiyle yaşıyoruz. Bir de gururumuz var ki el freni mübarek!
Bu oyunda maalesef sekerek, zıplayarak, aldırmadan koşturanları, başkalarını manipüle edenleri izleyip, oyunun bu kurallarını benimsememiz lâzım! Yalancı, sahtekâr, "oyuncu" olmak mı? Gerekiyorsa evet kardeşim! Şimdi kavgaya tutuştuğun kişiyle, on dakika sonra koluna girip kahkaha atmak mı? Gerekiyorsa evet kardeşim, EVET!
Dikkat... Dikkat..
Anlamlı bir kampanya daha başladı
Kocaeli Kullar Belediyesi ve Vezirçiftliği esnafı öncülüğünde geleceğin Türkiyesi'ne yön verecek öğretim çağındaki çocuklarımız için kampanya başlattık. Bu amaçla "geridönüşümlü maddeleri" toplayıp değerlendirerek yoksul öğrencilerimize kaynak sağlamak istiyoruz, ihtiyaçlar: Plastik,
naylon, gazete, cam şişe, ders kitaptan ve ansiklopediler.
Kullar Belediye Başkanlığı
Tel: (0262) 349 30 21 veya (0262) 349 31 45
BBG'deki 02 Ata'nın duygusallığı
Bende yalan yok! İki arada bir derede BBG Evi'ni izliyorum. Geçtiğimiz cumartesi akşamı 02 Ata'nın bilmem kaçıncı defa Türk izleyicilerin "Yine birinci tercihimiz sensin" demelerine rağmen haftanın birincisi seçildikten sonra kendi arzusuyla evden ayrıldığını öğrendim
Haberin Devamı