SEVİLEN dizilerin başarılı oyuncusu Deniz Barut Kara Para Aşk’ta Pınar karakteriyle ekranlarda. 31 yaşındaki oyuncu genç yaşta evlenip anne olmayı tercih etmiş. 8 ve 6 yaşında iki oğlu olan Barut, “Oyunculuk konusunda kendimi geliştirmek için çalışıyorum. Çocuklarım hayatıma yön veriyor. İyi ki doğurmuşum” diyor.
Kendimi geliştirmek için çok çalışıyorum
Kara Para Aşk’ta rol alan Deniz Barut, işini severek yapanlardan. “Oyunculuk adına kendimi geliştirmek için mücadele veriyorum” diyor. Aynı zamanda evli ve çocuklu olan oyuncu, eşinin kendisine her konuda destek olduğunun altını çiziyor.
İzmir’in havasından mı suyundan mı nedir İzmirli kızların bu güzelliği?
Ben Denizli’de doğdum. Arnavutum. Dedem Prizren’den göçüp gelmiş... Ama voleybol oynadığım dönemlerde yani 15 yaşından itibaren İzmir’de yaşadım... İzmir, Denizli farketmez; bence işin sırrı Egeli olmakta...
Anneye mi babaya mı benziyorsunuz?
Babama çok benzerim, halalarıma da... Huyum suyum herşeyim onlara benzer.
Sporculuk da var galiba?
Küçük yaştan itibaren voleybol oynadım. Profesyonel olarak da Karşıyaka ve Göztepe klüplerinde oynadım. Küçük yaşta ailemi Denizli’de bırakıp İzmir’e gitmek büyük bir olaydı benim için. Annemle babamın bana olan güveni, öngörüleri ve müthiş cesaretlerine hayran kaldım hep. Şimdi ben kendi çocuklarıma yapar mıyım acaba diye düşünürüm her zaman. Benim için hayatımın en önemli yıllarıydı. Kendi ayaklarımın üzerinde durduğum, büyüdüğüm, yalnız kaldığım, en çok mücadele ettiğim yıllar... Antrenörlerimden, takım arkadaşlarımdan sporcu olmaktan çok şey kaldı bana. Hala aynı disiplinle ve azimle yaşıyorum; işim için de hayatımı organize etmek için de.
Erkan Can’la oynamak büyük mutluluk
Eğitiminiz ne üzerine?
Voleyboldan dolayı Ege Üniversitesi Besyo’ya girdim. Ancak voleybolu bıraktıktan sonra her şey değişti tabii. Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Fotoğraf ve Video Bölümü’nden mezun oldum. Fotoğraf ile ilgili çok güzel planlarım var, bir gün onlara da sıra gelecek. Hepsini hayata geçireceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum. Ama her şeyin bir zamanı var tabii en uygun zamanı, sıra bekliyorlar.
Habercilik falan derken nasıl başladı oyunculuk serüveni?
Faruk Bayhan’ın çok önemli desteğiyle Star TV haber merkezinde işe başladım. Kamera önüne ve arkasına dair çok şey öğrendim. Program, haber, spor, hava durumu, muhabirlik derken çok çalıştım. Aynı dönemde idealim olan oyunculuk için de kendime yatırım yapmaya başlamıştım zaten. Sabahtan akşama kadar haber merkezinde çalışır akşamları Şahika Tekand Tiyatrosu’nda derslere giderdim. Daha sonra Anthony Bova Workshopları başladı. Bana çok iyi geldi. Şimdi ise Merve Taşkan ile çalışıyorum. Oyunculuk adına kendimi geliştirmek için mücadele veriyorum. Durmadan da devam edeceğim. Bunun sürekli devam etmesi gereken ve sanılanın aksine hiç bitmeyen bir yolculuk olduğunun farkındayım.
İlk proje neydi? Belli ki iyi gitmiş ve senelerdir var olduğunuza göre...
Ben işimi çok seviyorum. Şimdiye kadar çalıştığım her setten bir şeyler öğrendim. Sıkıntılı olan, çok zorlandığım setlere bile dua ediyorum. Kötüyü bir kere görmek yeterli. Taşlar yerine oturuyor o zaman. ‘Kaybolan Yıllar’ adlı proje ile başladım, arkasından ‘Anneler ile Kızları’ ve ‘Elde Var Hayat’ geldi... Uzun soluklu olan Lale Devri’nin ardından, şimdi Kara Para Aşk var. Çok mutluyum bu işin içinde olmaktan. En keyiflisi de Erkan Abi’nin partneri olmak...
Bana çok destek olan bir eşim var, şanslıyım!
Lale Devri, Kara Para Aşk... Hep bambaşka kadın tipleri. Nasıl bir teknik uyguluyorsunuz?
Bu anlamda çok şanslıyım farklı farklı karakterleri üstlendim hep. Samimi, iyi niyetli ve çok severek yaklaşıyorum karakterime. Onu çok iyi anlamaya, gerçekten içimden gelerek duygularını ifade etmeye çalışıyorum. Tabii bunun bir ekip işi olduğunu da unutmamak gerek. Sette hiçbir şeyi tek başıma yapmıyorum. Yanımda senaristlerim, yönetmenlerim, partnerlerim var... Allah’tan varlar, bu yüzden bu işte şanslıyım.
Ne demek bu, anlatsanıza bu tekniği biraz?
Zihninin seni değil senin onu yönettiğini öğrenebilmek, duygularını yönetebilmek. En basiti açık, samimi, gerçek olabilmek. O an orada gerçekten olabilmek...
Bütün oyuncular dizi saatlerinin uzunluğundan şikayetçi, ne diyorsunuz?
Evet bütün oyuncular şikayetçi. Hepsi çok yorgun, hepsi çok çalışıyor, hiçbirinin özel hayatı yok, bir tek onlar çalışıyor. Sanki sette her çalışanın hakkı tamam da onların eksik. Hiçbir şey tek taraflı değil bu işte... Yapımcı, kanal, teknik ekip, oyuncu her birinin öncelikleri beklentileri var. Her biri profesyonel olacak ki hepimiz mutlu olalım. Hem çok kazanıp hem az çalışmak diye bir şey olamaz. İtiraz eden oyuncular önce kendilerinden başlamalı fedakarlık yapmaya. Türkiye’de şartlar çok iyi demiyorum ama biraz taşın altına elini koymak lazım.
Bütün bunların yanında bir de evlisiniz. Nasıl yürüyor işle evlilik?
Çok şanslıyım. Beni çok iyi anlayan ve hep destek olan bir eşim var. Beni çok iyi eleştiren ve objektif bir göz. Çok mutluyuz biz. Her şey yolunda.
Anneliğinizden de bahsedelim mi?
İki canavar var evde. Dünya tatlısı iki canavar. İyi ki doğurmuşum. Hep genç anne olmak istedim ben. Hayatımın yön vereni onlar. Çok mutlu, hep gülen sevgisini harika gösteren çocuklar...