Türkiye güzellerinden belki de en zarifidir Arzum Onan. Hem zarif, hem becerikli. Şimdi de Bodrum’da kadınları konu edindiği sergisiyle yine harikalar yaratmış. Tam dokuz yıldır heykel yapmakla uğraşıyor... Serginin bir sonraki durağı ise Ankara.
Bodrum Torba’da beni şaşırtan hatta kendine hayran bırakan bir otel oldu Casa Dell Arte. Otel önce ev olarak yapılmış sonra otel haline getirilmiş... Otel dediysem tabii ki bir butik otelden bahsediyorum... Otelin her köşeşi ama her köşesi bir sanatçıyı, bir sanat eserini ağırlıyor. Mesela odanızda bir Nuri İyem ile karşılaşabiliyorsunuz... Otelin şahane sahibesi Ahu Sert otel içinde çok güzel sanat atölyeleri de açmış. Konuk olarak geldiğiniz otelde isterseniz tablo isterseniz resim seramik yapabiliyorsunuz. Otele girdiğim gibi benim dikkatimi İki Yürek İki Dokunuş adlı sergi çekti... Tablolar ressam Gülten İmamoğlu’na heykeller ise hepimizin yakından tanıdığı Arzum Onan’a ait... Arzum Onan çizgisi hep aynı zarif bir o kadar da mütevazi bir sanatçı. Vallahi ben onun bu kadar başarılı bir sergi açmasına şaşırdım doğrusu, çünkü eserleri benim diyen sanatçılarla boy ölçüşebilecek durumda... Kadının tüm hallerini, heykel biçimsel boyutuyla ifade eden Arzum Onan İrfan Korkmazlar’la başladığı heykel serüvenini Yunus Tonkuş‘la içselleştirdiğini belirtiyor. Çamurun yumuşaklığı metalin soğukluğuna kendi ruhunu, sevgisini ve zarafetini de katarak kadının tüm hallerini yansıtan şahane bir sergi hazırlamış...
Bu iş için vizyon gerekiyor. Bu süreci nasıl geçiriyorsunuz?
Hayatımda yaptığım hiçbir şeyi “şimdi şunu da yapayım” biçimiyle yapmadım. Kaldı ki heykel asla böyle bir uğraş değil. Vizyon dediğiniz algı ise; gerçekten isteyince ve vakfedince kendiliğinden gelir...
Bu sergide anlatmak istediğiniz neydi?
Bu sergi ilk defa Arte İstanbul Galerisi’nde sanatseverlerle buluştu. Benim dokuz yıllık birikimimin sonucu idi. Dolayısıyla belli bir teması yok. Şu an Bodrum’da, burdan Ankara’ya gidecek.
Evimin garajını atölye yaptım
Projeleriniz var mı?
Heykellerim turunu Ankara’da tamamladıktan sonra, yıl sonu itibariyle yeni heykeller yapmaya devam edeceğim. Önümdeki yol uzun!
Atölyeniz var mı? Ne yoğunlukta çalışıyorsunuz?
Evimin garajını atölye yaptık. Çoklukla orada çalışıyorum. Haftada 1/2 ortalamayla da Yunus Tonkuş’un Beyoğlu’ndaki atölyesine gidiyorum. Bu dirsek temasını önemsiyorum. Yaratıcılıkta daha verimli olduğumu düşünüyorum.
Popüler sanat dışındakiler pek takdir görmüyor, belki siz heykeltraşlara bu sanata dikkat çekilmesinde bir örnek olursunuz ne dersiniz?
Bu ülkede böyle bir misyon edinmek, ütopik bir çaba olsa da, değer! Elbette sanata ve sanatçıya ilgi ve sevgi konusunda küçükte olsa bir katkım olursa ne mutlu bana !..
Bu sergide kimlerle çalıştınız?
Serginin oluşumunda iki yaratıcı kadının varlığı (Zerrin Ulusman ve Gizem Tatlıcı) ile Casa Dell’Arte gibi dünyada sayılı, Türkiye’de ise ilk ve tek sanat otelinde böyle bir serginin gerçekleşmesi, hepimiz için anlamlı bir buluşma oldu.
Benim gibi Çerkes olduğunuzu biliyorum. Bizim oraları, Çerkes kadınını konu etmeyi düşünmez misiniz?
Bazı konular yazıya döküldüğünde insanlarla daha net buluşur, duyguyu daha doğru aktarır. Bu konu da öyle bence! Ama ilerleyen zamanlarda, kim bilir...
Klişe olacak ama sizi bu sanatta takdim eden ön ayak olanlar oldu mu?
Rahmetli İrfan Korkmazlar’ın payı büyüktür. Heykeli benimsemem ve sevmem konusunda çok yardımcı olmuştur. Sonrasında Yunus Tonkuş’la pekiştirmeye çalıştığım yolculuğumda bu iki değerli insana minnettarım...