Negatif reel faiz

Haberin Devamı

İran’la anlaşma bölgede önemli bir gerginliği hafifletiyor. Türkiye’ye siyasi ve ekonomik etkisi olumlu olur. Nitekim dün döviz sepeti 2.35 TL’nin (dolar 2 TL’nin) altına indi. Gösterge faiz yüzde 9’un altına gevşedi.

Kasım kapasite kullanımı ve reel kesim güven endeksi Merkez Bankası tarafından yayınlandı. İkisi de 2012’nin üzerinde çıktı. Ama mevsimlik etki arındırılınca geçen aya göre cüzi geriledi. Ilımlı toparlanma senaryosu ile uyumludur.

Sıfır faiz yüksek kalınca

Pazar yazımda likidite tuzağına ve para politikası açısından yarattığı açmaza değindim. Konu özellikle ABD’de iktisat politikası tartışmalarında öne çıkıyor. Süreç biliniyor. Fed yıllardır faizi sıfırda tutuyor. Ama ekonomi bir türlü canlanmıyor.

Belli ki sıfır faiz bile ekonominin gereklerine kıyasla yüksek kalıyor. Ama faiz sıfırın altına indirilemiyor. Yani “sıfır alt sınır” para politikasının etkinliğini azaltıyor. Resesyonla mücadelede kullanılmasını kısıtlıyor.

Geri planda enflasyonun da sıfıra yaklaşması yatıyor. Bu ise reel faizin negatife dönmesini engelliyor. Üstelik kredi faizleri enflasyonun üzerinde kalıyor. Reel kesimin pozitif faiz ödemesi ise talebi baskılıyor. Toparlanmayı geciktiriyor.

Negatif faiz dengesi

Makro iktisadın ünlü IS eğrisi ile düşünelim. Dikey eksende reel faiz, yatay eksende harcama-gelir yer alır. Farklı harcama-gelir düzeylerine tekabül eden reel faiz aranır. Model düşük işsizlik dengesine hep pozitif reel faizde gelir.

Şart mıdır? Hayır. Örneğin mali kriz bilançoları bozar. Herkes tasarruf için harcamasını kısar. Bu durumda ekonomi normal işsizlik oranına ancak reel faizini ciddi şekilde negatife dönmesi hâlinde ulaşabilir. Yoksa yüksek işsizlik sürer.

Olayın iki farklı boyutu var. Biri teknik: Reel faiz nasıl daha negatife döner? Ya enflasyon artacak ya da nominal faiz eksiye çekilecek. İkisi de zordur. Diğeri ekonomi politik: Siyaseten mümkün mü? İpucu: Tasarrufçuya ceza, borçluya mükafat demektir.

Konu ilginç ve güncel; devam edeceğim.

DİĞER YENİ YAZILAR