Bir aydır Paul Krugman’ın blog yazılarını ihmal etmiştim. Hafta sonu yazlığın sükûnetinden yararlandım. Tek nefeste okumak hoşuma gitti. Sağ kesim iktisatçılarla damardan polemik yapıyor. Üslubunu kıskandığımı itiraf etmeliyim.
İktisat politikası kutuplaşması her yerde benziyor. Tutucular mali istikrar adına sıkı maliye ve para politikası istiyor. Bizim “sıcak paracı” tarz-ı iktisattır. Keynesçiler istihdam ve büyüme için gevşek maliye ve para politikası öneriyor. Bizim “kurcular” muadilidir.
Türkiye’de dış açık
İktisat politikası kavgaları karmaşık bir süreci yansıtır. Maddi çıkarlara indirgemek yanlıştır. Zihniyetler, yani ideolojik ve teorik aidiyetler belirleyici rol oynar. Farklar özellikle politika önceliklerinde somutlaşır.
ABD’de ayrışma istikrar ve işsizlik açmazında belirginleşiyor. Sağ kesim sağlam para ve denk bütçeyi savunuyor. İşsizliği ve büyümeyi ikincil görüyor. Önerilerini ortodoks iktisat teorisine temellendiriyor. Krugman “kemer sıkmacılar” diyor.
Türkiye’de ise ayrışmayı dış açık karşısındaki tavır belirliyor. Ortodoks iktisada yakın kesim önceliği dış açığın finansmanına veriyor. TL’nin baskılanması için yüksek faiz istiyor. Mali piyasaların da desteğini alıyor. “Sıcak paracılar” diyorum.
Kritik toplantı
Bugün Para Politikası Kurulu toplanıyor. Başkan Başçı daha önce fonlama faizi artışına yeşil ışık yaktı. Ne kadar? Piyasa güçlü artış arzuluyor. Sözcüleri “yoksa döviz fırlar” diye abanın altından sopa gösteriyor.
Ya ekonomi yönetimi? Tutarsız ve kararsız tavır hemen hissediliyor. Başbakan Erdoğan hayali düşmanlarla gölge boksu yapıyor. Başbakan Yardımcısı Babacan “ne şiş yansın ne kebap” misali orta yol arıyor.
Geriye haklı bir soru kalıyor. Ben ne diyorum? Başçı söz verdiğine göre fonlama faizinde artış gerekiyor. Ancak sembolik düzeyde, örneğin yarım puanda tutulmalıdır. Üstü tek kelime ile yanlıştır. 2012 başındaki hatanın tekrarlanmasıdır. Benden söylemesi...
Krugman’dan esinlenen yazı
Haberin Devamı