Para piyasaları eski güzel günlere bir türlü dönemiyor. Sepet kur dün 2.39 TL’yi aştı. Gösterge tahvil faizi fazla oynamadı. Son baktığımda yüzde 9,1 düzeyinde yatay seyrediyordu. En azından sakin bir gün sayılabilir.
Kasım enflasyonu bugün açıklanıyor. CNBC-e anketi TÜFE artışını yüzde 0,5 öngörüyor. Bana biraz yüksek geldi. İTO İstanbul ücretliler geçinme endeksi öncü göstergedir. Yüzde 0,3 arttı. Göreceğiz.
Mevduatın bileşimi
2003 öncesini hatırlayın. Kur tırmanınca vatandaş da dövize dönerdi. 2003’ten sonra bu gelenek yavaş yavaş bozuldu. Önce alım durdu. Sonra kur artışı döviz satışı getirmeye başladı. Son dönemde ne olduğunu merak ettim.
Kayıt dışını (yastık altı) bilmiyoruz. Banka sistemine giren bölüm izleniyor. Mevduat dört kategoriye ayrılıyor: İşçi hesapları, yerleşikler, yabancılar ve bankalar. Son ikisi bizi ilgilendirmiyor. İlk ikisine odaklanıyoruz.
Yerleşikler de ikiye bölünüyor: Gerçek ve tüzel kişiler. İlki hane halkıdır. Günlük dilde vatandaş diyoruz. Diğerine piyasa “kurumsal” diyor. Ana gövdesi şirketlerin mevduatıdır. Vakıf, dernek vs. diğer kuruluşları da kapsar.
Dövizi kim alıyor?
Kasım 2013’te vatandaş ve kurum mevduatı şöyle: 72 milyar dolar ve 52 milyar dolar. Küresel krizin hemen öncesi, Temmuz 2008’le karşılaştıralım. Beş buçuk yılda vatandaş mevduatını 0.4 milyar dolar azaltıyor. Kurumlar ise 19 milyar dolar artırıyor.
TCMB’de tutulan işçi hesaplarına dönelim. 10.8 milyar dolar düşüyor. Önemli; mevduat TCMB’den bankalara kayabilir. Yerleşik mi, yabancı mı? Bilmiyoruz. Ama bu dönemde yabancı mevduatı da 14 milyar dolar artışla 18 milyar dolara ulaşıyor.
Resim bence açıktır. Vatandaşın dövize yöneldiğine dair bir işaret görülmüyor. İşçi hesapları akla tersini bile getiriyor. Ama şirketler döviz alıyor. Normaldir. Açık döviz pozisyonu riskini azaltma arayışıdır. Kurumsal döviz talebi sürecektir.
Döviz mevduatı eğilimleri
Haberin Devamı