‘KOMŞULARLA sıfır sorun politikası’ gereği ilişkilerimizi yakınlaştırdığımız güney komşumuz Suriye’de Esad’ın sertleşmesi, iktidarını koruyup, koruyamayacağı; olası bir değişimde kimin adının öne çıkacağı, bu sürecin nasıl yönetileceği bizi yakından ilgilendiriyor. Yunanistan’ın adı ‘çıktı dokuza, inmez sekize’. Bu işin sonu ‘kadife mi olur, branda kumaşı sertliğinde mi olur’ bilemem ama bir yeniden yapılandırmayla son bulacak.
Mısır’ın Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ve Tunus’un Abidin Bin Ali’sinden sonra iktidardan “düşen” üçüncü isim Yemen’in Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih oldu. Körfez İşbirliği Konseyi’nin arabuluculuğunu yaptığı bir plan uyarınca Salih, 30 gün içinde yetkilerini yardımcısına devredecek ve 60 gün içinde de seçimlere gidilecek.
Ancak bizi asıl ilgilendirmesi gereken Suriye’deki ve Irak, Suriye ve bizim Güneydoğu bölgemizi de içine alan Kürt bölgesindeki gelişmeler. “Komşularla sıfır sorun politikası” gereği ilişkilerimizi yakınlaştırdığımız güney komşumuz Suriye’de Esad’ın sertleşmesi, iktidarını koruyup, koruyamayacağı; olası bir değişimde kimin adının öne çıkacağı, bu sürecin nasıl yönetileceği bizi yakından ilgilendiriyor. Halen daha çatışmaların ve de ölümlerin sürdüğü Libya’yı da unutmamak gerek. “Arap Baharı” olarak adlandırılmaya başlanan bu hareketin bizi de etkilemesi ihtimali gittikçe artıyor. Seçime kadar bu konuda herhangi bir politika değişikliği, önalma (proaktif) tarzı bir tavır ortaya konmayacaktır. Korkarım bu durum Türkiye için riskleri olduğundan fazla artırabilir.
Yunanistan’ın borçlarını yeniden yapılandırması bu haftanın sıkça konuşulan konularından bir olacak! Bu konuda bence artık yolun sonuna gelindi. Yunanistan’ın adı “çıktı dokuza, inmez sekize”. İster IMF ister AB isterse de Yunanistan olsun, kim bu gerçeği görmezden gelirse gelsin farketmeyecek! Bu işin sonu “kadife mi olur, branda kumaşı sertliğinde mi olur” bilemem ama bir yeniden yapılandırmayla son bulacak. Ardından da İrlanda ve Portekiz eklenirse kimse şaşırmayacaktır. Yunanistan’daki bir yeniden yapılandırmanın başta Yunan bankaları olmak üzere Almanya-Fransa başta olmak üzere AB içindeki bankacılık sektörünü de mutlaka olumsuz etkileyecektir..
Yeniden yapılandırmanın “faizsiz vade uzatma” şeklinde olması bu etkiyi zamana yayacağında “kadife yumuşaklığından” söz edilebilir. Hatta piyasalara pozitif bir etkisi bile olabilir. Ancak borçların bir kısmının “silindiği” ve “branda sertliğinde” bir yeniden yapılandırma gündeme gelecek olur ise piyasalardaki etki ilk aşamada olumsuz olabilir. Yüzde 40’lık bir borç silmenin Almanya, Fransa ve Benelüks ülkelerine 10 milyar euroya yakın bir maliyeti olacağı öngörülüyor. İrlanda ve Portekiz’in de dahil edildiğinde bu rakamın iki katına çıkması söz konusu. Kafaları asıl karıştıran konu, Komşu’dan kaynaklanacak bu sorunun euro/dolar paritesinde neredeyse hiç fiyatlanmıyor olması. Sorunlara, ortaya çıkacak zararlara bakıldığında euronun en azından sınırlı da olsa olumsuz etkilenmesi beklenebilirdi. Ancak öyle olmuyor. Euro hemen her geçen gün (yapılandırmaya her yaklaşılan gün de diyebiliriz) yeni yüksek görüyor. Geçtiğimiz hafta 1.4550’deki teknik seviyenin üzerine çıkıldı ve 1.4649’a kadar euro değer kazandı. Haftalık kapanış da bu seviyenin üzerinde oldu! Şimdi de hedefte 1.4745 seviyesi var. Aslına bakılırsa bunca sahipsiz, ortak maliye politkası olmayan ve bir ara çöktü, çökecek denen euronun bu denli değerlenmesi mantıklı görünmüyor! Burada asıl mesele euronun gücünden çok doların zaafiyeti! Gerek Obama ile Senato arasındaki anlaşmazlıklar, gerekse Fed’in bir yolunu bulup Haziran’da ömrü sona erecek II. Bedava Para Paketi’ni (BPP) uzatacağı beklentileri doların değerini düşürüyor.
Doların değeri sadece euro karşısında değil gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı da düşüyor. Singapur doları, Amerikan doları karşısında 1.2329 ile 1981’den bu yana en yüksek değerine ulaşmış. Malezya ringgiti 1997’den bu yana en yüksek seviyesine ulaşırken, Brezilya reali en son 2001’de görülen seviyelerini zorlamaya başladı!
Doların değer kaybı ister istemez TL’yi de baskı altına alıyor, hele ki gösterge bono faizleri yüzde 8.25’lerdeyken. Dolar/TL kurlarında bu hafta içinde yeniden 1.5040 seviyelerinin test edilmesi mümkün. Daha aşağısı ancak paritenin 1.4750’lere tırmanması durumunda söz konusu. Daha önceleri sorduğum “1.4750’de ikiz parite durumu hasıl olur mu?” sorusu yeniden güneme gelebilir.
Gelelim başlıktaki soruya...
Seçim rallisi başladı mı, daha var mı sorusu sıkça soruluyor. Bana göre borsadaki yükselişin ardında bizdeki seçimden çok Bedava Para Programı’nın (BPP) etkisi daha fazla. Yine seçime kalan sürenin her geçen gün azalmasıyla birlikte; sapla saman misali seçimle, BPP’nin etkisi birbirine karışacak. Parite Yunanistan’ı fiyatlamadığı gibi, İMKB başta olmak üzere varlık piyasaları da ne Suriye’yi ne de Güneydoğu’daki olayları fiyatlayacaktır!
Geçtiğimiz haftanın ilk günü ABD’nin görünümün indirilmesi, notunun olumsuz izlemeye alınması ile yaşanan düşüş ile bir düzeltme yaşandı. 65.950’deki ideal düzeltme seviyelerine oldukça yaklaşıldı. Sonrasında gelen yükselişin bu hafta başında değilse de ortalarına doğru 69.750 seviyelerine taşıması ihtimali hayli yüksek.
Aşağıdaysa (ABD’nin kredi notu v.b.) “makul” kötü haberlerin gelmesi durumundaysa 65.500 seviyelerinin önemli bir destek olacağını hatırda bulundurmakta fayda var.
Yunanistan ve Suriye seçim rallisini engelleyebilir mi?
Haberin Devamı