Yabancı bankaların bir çoğu hesaplarını Kasım sonunda kapattıklarından, Noel-yılbaşı derken yılın son haftası genelde işlemsiz geçilir. Bankaların hazine bölümlerinde çalışanlar da ‘quiz’ adı verilen ‘bilgi yarışmalarıyla’ kendi aralarında yılın yorgunluğunu çıkarmayı tercih ederler.
Benim de tercihim, yılı benzer şekilde kapatmaktan yanaydı. Ancak dün Sayın Ali Babacan’ın 2006 yılını değerlendirdiği ve 2007 yılına ait öngörülerini paylaştığı toplantı sonrasında yine ‘ciddi’ bir yazı yazma ihtiyacı hasıl oldu.
Bitirdiğimiz yıla bakıldığında, performans açısından önemli başarılar elde edilmiş durumda.
Bütçe dengesinin öngörülenden daha düşük bir açıkla kapanacak olması, Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinin yüzde 3,1’e inmesi, borç stoğunun GSMH’ya oranının yüzde 50’nin altına inmesi önemli başarılar. Sayın Babacan, tüm bu iyimser rakamların ardında düşük faiz harcamalarının olduğunu da ekledi.
Hatırlatmakta fayda var. 2005 yılının Ekim ayı ile bu yılın Mayıs ayına kadar olan dönemde yüzde 13-14 bileşik seviyelerinden yapılan borçlanmaların faiz yükleri bu yıla aitti. Ve bu yıla ait olan faiz yükünün azalmasında önemli rol oynadı. Ancak sonrasında yapılan ve özellikle önümüzdeki yılı daha fazla ilgilendiren borçlanmalar, yüzde 20’lerin üzerine çıkıldığı dönemde yapıldı. Bunların yükü 2007’de daha fazla hissedilecek.
Aradaki fark korundu
Yine de Sayın Babacan’ın ortaya koyduğu iyimser tablo sonrasında dün faizlerin en azından MB’nın gecelik faiz seviyesi olan 17.50’nin bileşik karşılığı olan 19.12 seviyelerine doğru inmesi beklenirdi. Ancak hiç de öyle olmadı! Faizler hepi topu 21.25 bileşiklerden 21.10’lara geriledi. Aradaki 200 baz puanlık (yüzde 2) fark korundu.
Evet toplantı sonrası kurlar düştü. Ancak bir döviz satışı gelmişse bile; satılan döviz yine geceliğe gitmiş, bonoya yönelmemiş görünüyor.
Gelen başarılı performans tablosuna rağmen faizlerin “fonlama” seviyesine kadar dahi gerilememesinin ardında yıl sonu rehavetinden çok, önümüzdeki yıla ait olumsuz beklentilerin payının çok daha fazla görülüyor. Yoksa kim böylesi olumlu bir tabloyu ’satın almak’ istemez ?
Erdoğan’ın kararı en önemli faktör
Diğer yandan, son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının tutanaklarında, 2007’nin ikinci çeyreğine kadar önemli bir düşüş beklenmediği açıklandı. Yani Merkez Bankası faizleri en azından ilk çeyrekte düşürmeyecek gibi. Yani bu statüko en azından ilk çeyrekte korunacak. Yine yüksek faiz-düşük kur dönemi sürecek...
Bunu değiştirebilecek en önemli faktör de Başbakan Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığı konusundaki kararıdır !
Mutlaka kendi kafasında bu kararı vermiştir. Ancak bunun bilmeye en fazla hakkı olan bu ülkenin halkı; yani bizler; politik manevralar nedeniyle Nisan ayına kadar beklemek durumundayız. Hem de yüksek faizlere en azından 4-5 ay daha katlanarak.
2007’nin hepimize sağlık, huzur ve başarı getirmesini diliyorum.