Geçtiğimiz hafta Dow Jones, S&P 500 ile birlikte İMKB kriz sonrasının en yüksek “kapanışlarını” yaptılar. Hem günlük, hem de haftalık bazda!
Gerek Pittsburg’daki G-20 toplantılarında, gerekse de İstanbul’daki IMF/Dünya Bankası toplantılarında piyasaları “gerecek”, sıkıntıya sokacak herhangi bir karar alınmadı. Politika yapıcıları ve merkez bankaları vermiş oldukları likiditeyi yakın zamanda geri çekmeyeceklerdi. Hatta likidite enflasyon yaratana kadar da pek harekete geçeceklermiş gibi görünmüyor.
Halen daha deflasyonla mücadele sürerken ve ufukta enflasyon görünmezken piyasalara verilen likiditenin piyasada kalacağını “anlayan” uluslararası piyasa katılımcıları piyasaları daha da yukarı götürebileceklerini anladılar. Daha doğrusu önlerinde “resmi bir engel” kalmadı. Hazır yılın son çeyreğine; yani “bonus mevsimine” girilmişken kimse bu zorlu yıldaki kazanımlarından fedakârlık yapmak istemeyecektir. Hazır tüm “küresel” toplantılarda sıkça dile getirilen ‘bonuslara sınırlama’ bir başka bahara kalmışken, herkes bu yılki “başarılarının” keyfini sürmek isteyecektir.
26 Kasım’daki Şükran Günü ile başlayan “tatil mevsimine” kadar süreceğini varsayabileceğimiz “bonus mevsiminde” varlık piyasalarında özellikle hisse senetlerinde yeni zirveler göreceğiz. Her ne kadar temel ekonomi tarafındaki işsizlik gibi sorunlar devam ediyor olsa da krize yol açan sebeplerin hemen hiç biri ortadan kalkmamış olsa da kimse şimdilik bunlara bakmayacaktır.
Alcoa ile geçtiğimiz hafta başlayan ABD’deki bilanço açıklamaları bu hafta özellikle IBM, Intel ve krizi en iyi şekilde fırsata çeviren “dahilerin bankası” Goldman Sachs’ın bilançosu açıklanacakmış. Geçtiğimiz hafta Alcoa beklenenden iyi rakamlar açıkladığı için rahatlayan piyasaların yükselişi bu hafta da sürebilir.
Alcoa’nın kârlılığında, artan personel verimliliğinin (eşittir işten atılanlardan sonra bir kişinin iki kişilik iş yapması) önemli bir payı var. Geçen yılın aynı çeyreğine göre daha az fiziksel satış yapmasına rağmen kimse işin derinliğine inmediğinden tek başına kâr rakamı olumlu algılandı.
Benzer “seçici algılama” bu hafta açıklanacak verilerde de yaşanabilir.
ABD piyasalarının en azından “gölge etmiyor” olması, geçen hafta 6. kez “alınan” IMF haberiyle bu yıl içinde yeni zirve yapan İMKB’nin de önünü açıyor. Herkes tartışıyor. Roubini “W” olacak diyor. Nafile... Haftalık bazda bakıldığında İMKB çoktan kararını vermiş. Dönüş “V” olacak diye... Baksanıza grafiğe. Dalgalı ve fasılalı bir düşüş yaşamış olsak da çıkış tek bir “bütün” hareket şeklinde V’nin sağ ayağını oluşturuyor.
Geçtiğimiz hafta 49.500’ün geçilmesiyle önce 50 bin aşıldı, 50.421’e kadar yükselen İMKB, Cuma gününü (yani haftayı) 50.217 ile kapattı. 58.864’teki zirveye şurda ne kaldı ki? Hepi topu yüzde 17.2’lik bir artış ve “V” tamamlanacak!
Teknik olarak şimdi sırada 51.850 var. Bu seviye dolar bazındaki bir sonraki 3.56 cent hedefiyle uyumlu. Kurların 1.4560’a kadar gerilemesi, İMKB 100’ün ise yukarıdaki hedefe yükselmesiyle bu hedef ulaşılır hale geliyor.
Her ne kadar Sayın Babacan ve Sayın Başbakan farklı tonlar kullanıyor olsalar da; IMF konusunda olumsuz bir haber (daha doğrusu herhangi bir haber) gelmez ve ABD borsaları da bilançolarla yükselirse İMKB’de neden yukarıdaki hedeflere ulaşmasın? Bütçe açığının artıyor olması, OVP’nin işsizliğe çözüm getirmiyor olması, İMKB Mart dibinden bu yana yüzde 174 yükselmiş olması, İMKB’nin yüzde 70’inin yabancılarda olması bu hedeflere ulaşmakta herhangi bir engel teşkil etmeyecektir. Hatta tam tersine yabancı çoğunluğu, hedefe ulaşmayı destekler nitelikte bir olgu.
Ola ki işler sarpa sardı, ilk aşamada 47.968 ile 48.430 arasındaki boşluğu kapatacak bir hareket görebiliriz. Hatta “V”nin sağ ayağını oluşturan ve Cuma gününe kadar 47.200’e yükselen trend kırılmadıkça herhangi ciddi bir düşüş görmeyeceğiz.
Bunu Fed, G-20 ve IMF/DB bozamadıysa, bilançolar bozabilir mi? Sanmam. “Bonusçular” buna izin vermemek için ellerinden geleni yapacaklardır.
Yeni zirvelere doğru!
Haberin Devamı