1995 yılının sonlarında Moskova’ya çalışmaya gitmiştim. Rusya’da 65 bankacının öldürüldüğü bir yıldı o yıl. Westdeutsche Landesbank’ın Moskova şubesinin Hazine bölümünü kuracaktım. Alman bankası olduğundan herşeyin bir kuralı, manueli vardı. Oraya çalışmaya gelmiş olan Almanlar’ın yapmaları gereken bir listeydi. Ehliyetlerinin değiştirilmesinden tutun da vergi beyannamelerinin nasıl ve kiminle doldurulacağına kadar bir dizi yapılması zorunlu iş vardı.
Aralarında bir madde vardı ki ilk bakışta normal geldi. “Alman büyükelçiliğine kaydolmak”. Sordum tabii ki hemen; “Ben Alman değilim, yine de Alman Elçiliği’ne mi kaydolmam lazım?”, “Hayır” dediler. Sen Türk Büyükelçiliği’ne kaydol. Hayatımda ilk kez yurt dışında çalışmaya başladığım için elçiliğe gidip kaydolmam; hele ki o günlerde riskli olarak bilinen bir şehirde; mantıklıydı.
Gittim büyükelçiliğe, kapı duvar. Neyse birileri düofona geldi. Derdimi söyledim. “Bizim böyle bir sistemimiz yok” dediler. Nasıl olur dedim, başıma bir şey gelse... “O zaman ararsınız bizi” dediler. Bir zahmet telefon numaralarını verdiler ama...
O zamanlar düşünmüştüm neden büyükelçilik kendi vatandaşlarını kayıt altına alıp, kontrol etmez diye. 29 Ekim resepsiyonu olur, davet edilmezdik ya da hep aynı isimler davet edilirdi. Resmi bir çatı altında; ya da gayri resmi bir çatı altında; Türk iş adamları bir araya gelip, sorunlarını tartışmaz, yeni iş imkânlarından birbirini haberdar etmez ya da güç birliği yapmaz diye merak etmiştim.
Sonrasında bir çok Türk iş adamı ile tanıştım, tanışmasına ama bunlar ahbaplıktan öte gidemedi. Ne bir baskı grubu oluşturmak, ne güçbirliği yapmak mümkün olmamıştı.
Geçtiğimiz ay sonlarındaki New York seyahati sırasında uçakta Dış Ekonomik ilişkiler Kurulu’ndan (DEİK) duayen işadamı Rona Yırcalı ile karşılaştım. Sohbet ettik. Sohbet sırasında New York’a DEİK, TOBB ve Ekonomi Bakanlığı’nın ortak çabasıyla 18-19 Kasım’da İstanbul’da toplanacak Dünya Türk Girişimciler Kurultayı’ndan bahsetti. Bu bir anlamda Türk diasporasının ikinci kez bir araya gelmesiymiş. İlkini yukarıdaki anılarımdan dolayı hatırlıyorum ama bir sonuç alındığını, yol katedildiğini duymamıştım. Şimdi daha ciddi ve kapsamlı bir çaba var. Bunun için yurt dışında değişik ülkelerde DEİK toplantılar düzenleyerek işadamlarını davet ediyor. Hatta katılacak işadamlarına THY indirimli bilet imkânı sağlarken, organizasyonu üstlenen DEİK de konaklamanın bir kısmını karşılıyor.
Dünyayı beş bölgeye ayırmışlar. Her birinin sorumlusu varmış. Kurultayda bölge sorumluları ve yönetim kurulları yeniden seçilecekmiş. Kurultayda her bir bölge için belirlenmiş bir bakan kurultay boyunca o bölgeden gelen iş adamlarıyla ilgilenecek, dertlerini dinleyecek, önerilerini toplayacakmış.
Umarım toplanan bilgiler en kısa zamanda bir stratejiye dönüştürülür ve Türk diasporası; geç de olsa; hayata geçirilebilir.
Bana göre çoktan hayata geçirilmiş olması gereken bu işin; geç de olsa ele alınmış olması önemli. Daha da önemlisi kamu eliyle sağlanabilecek fedakarlıklarla yurt dışındaki Türk iş dünyasının bir araya getirilmesi ülkeye mutlaka büyük faydalar sağlayacaktır.
Disapora için bir yol haritası bile çıkarılmış:
Türk iş adamlarına; bulundukları ülkelerde kanaat önderi, iş dünyasının önde gelen ve etkili isimlerinden biri olma hedefi bile konuşmuş. Arzu edilen sonuçların elde edilmesi zaman alacak olsa da kısa vadede en azından değişik ülkelerdeki iş adamlarının birbirinin varlığından haberdar olması bile yeni iş, işbirliği ve etki fırsatları doğuracaktır.
Umarım katılım yüksek olur ve kurultay da başarılı olur.
Türk Diasporası İstanbul’da toplanıyor
Haberin Devamı