Tüm mezunlar göreve...

Demokrasinin ve hukukun üstün olduğu teknolojinin hızla değiştiği bir dünya ile rekabet edebilmek için olmazsa olmazımız eğitim. Ortalama eğitim yılımız 6.4 yıl. Yani Türkiye’nin ortalama nüfusu Ortaokul terk seviyesinde.

Mesele sadece eğitim süresini uzatmak değil, eğitimin kalitesini de arttırmak şart. 12 yıl önce ziyaret ettiğim Güney Kore’de üniversiteden mezun olabilmek için ilk şart, iyi derecede İngilizce bilmenizdi. İngilizceden geçemezseniz diğer derslerinizden geçseniz de mezun olamıyordunuz. Geçtiğimiz yıl ziyaret ettiğimde kuralı ‘İngilizce bilmiyorsanız üniversiteye giremiyorsunuz’ şeklinde değiştirmişler. Kore’nin son 40 yılda geldiği nokta hepimizin malumu. Bunun da temelinde çok iyi bir eğitim yatıyor.

Bir çaba var ama...

Bir yandan ders verdiğimden, diğer yandan her türlü üniversiteden gelen talebe elimden geldiğince katılıp onlarla sohbet etme ve gözlem imkanı bulduğumdan endişem daha da artıyor. Sorgulamayan, ezberci eğitim ne yazık ki üniversitede de devam ediyor. “Burası müslüman ülke, buradan orta kademe yönetici çıkar, mucit çıkmaz” zihniyeti hemen her yere yerleşmiş durumda. Umut vaat eden öğrencileri ve YÖK’e rağmen özgür düşünce ortamını yeşertmeye çalışan “cengaver” üniversitelerimizi, üniversiteler kurup ayakta tutmaya çalışan işadamlarımızı ayrı tutuyor, onları kutluyorum.

Haberin Devamı

Bu yıl İSO’nun 12. Sanayi Kongresi için yapılan çalıştayların birinde çok da fazla bilincinde olmadığım bir eğitim sorunuyla karşılaştım: “Eğitimcinin eğitimi”. Başta özel sektör olmak üzere başarılı öğrenciler için burs programları, vakıflar kurulmuş durumda. İhtiyacı karşılayamasa da yine de bir çaba var. Ancak benzer bir çaba eğitimciler için çok da göze çarpmıyor. Hâlbuki önce onların eğitilmesi, eğitilmelerinin yanı sıra daha iyi koşullarda yaşamaları, rahat etmeleri gerekiyor ki daha iyi bir eğitim verebilsinler. Sanıyorum Köy Enstitüleri’nden bu yana eğitimde atladığımız en önemli konuların başında bu geliyor.

Henüz geç kalmadık

Henüz hiçbirimiz geç kalmış değiliz. En azından bir yerinden başlamak gerekiyor. Özel sektör ve vakıflar bu konuya da el atsalar bence çok hayırlı bir iş yapacaklar. Sadece onlar mı? Üniversiteden aldığı eğitim sayesinde başarılı olmuş tüm mezunlar da elini taşın altına koymaları gerekiyor. Mezun oldukları üniversitelere gerek manevi ama özellikle de maddi destekte bulunmaları gerekiyor. Bence her üniversite mezunu; mezun olduğu üniversitesine destek olmak için elinden geleni yapmalı.

Haberin Devamı

Batı’da üniversiteler sadece okul ücretleriyle değil, aldıkları bağışlarla ayakta durup, başarılı öğrencilere burs vererek onları okullarına çekebiliyor, bu öğrencilerle de bilimsel araştırmalar yaparak hem ekonomilerine hem de insanlığa katkıda bulunabiliyorlar. Geçen yıl ABD’deki Stanford Üniversitesi 1.9 milyar, Harvard ise 1.6 milyar dolar bağış almış.

Times Higher Education sıralamasında dünyanın en iyi 139. üniversitesi olan mezun olduğum Boğaziçi Üniversitesi ise hepi topu 4.8 milyon bağış alabilmiş. Üniversitelere bağış kültürümüzü geliştirmemiz gerekiyor!

Haberin Devamı

Bunun için Boğaziçi Üniversitesi Vakfı BÜVAK geçtiğimiz 150. yılını kutlayan üniversitemiz için ciddi bir atılım yaptı. Bu yıl da devam ediyor. Bu çabalar dahilinde 6 Aralık’ta “Efsanelerle Boğaziçi Balosu 2014’ adlı bir etkinlik düzenliyor. Tüm Boğaziçilileri bu etkinlikten başlayarak üniversitemiz etrafında toplanmaya davet ediyorum.

Diğer mezunlara da kendi üniversiteleri için bir şeyler yapmalarını hatırlatır belki...

DİĞER YENİ YAZILAR