Bu hafta; bir yandan Suriye krizi diğer yandan ABD piyasalarında geçtiğimiz hafta başlayan hareketin kısa bir duraklamadan sonra aşağı yönde devam etme ihtimalinin artması ve tabii ki AB cephesindeki sıkıntıların sürmesi nedeniyle yatay-aşağı yönde hareketlere tanık olacağız.
Dışişleri bakanımız Davutoğlu, dün uçağımızın uluslararası hava sahasında, herhangi bir ‘uyarı’ olmadan vurulduğunu açıkladı. Pilotları arama çalışmalarının Türkiye tarafından; Suriye’nin işbirliği ile değil, bilgisi dahilinde yürütüldüğünü belirtti. Suriye’nin 13 mil açığında (ulusal hava sahası 12 mile kadar) RF kodlu; yani silahsız olduğu ‘tanım gereği’ bilinen ve ‘solo’ uçan uçağın vurulması; Suriye meselesinde uluslararası güçlerin müdahalesi için ‘aranan mazeret’ olabilir.
Dün Başbakan, parti liderleriyle ayrı ayrı görüştükten sonra bugün Bakanlar Kurulu toplanacak. Uluslararası kuruluşlar, Birleşmiş Milletler ve özellikle de NATO’ya yapılacak ‘çağrı’ sonrasında ortaya çıkacak karar büyük olasılıkla yarın yapılacak ‘resmi’ açıklama ile netleşecek. Türkiye zor bir karar noktasında. Düşürülen uçağa karşı misilleme yapılacak mı? Suriye’nin özür dileyip, tazminat ödemesiyle mesele şimdilik buzdolabına mı kaldırılacak? Bugün yarın belli olur. Yaz sıcağını cehenneme çevirebilecek bu gelişme, politikayı etkilediği kadar piyasaları etkileyecek mi?
Piyasalar yarınki açıklamayı ve NATO’nun müzakere toplantısından sonra söylenecekleri bekleyecektir. Büyük olasılıkla mesele; “Türkiye’nin tek başına değil, NATO veya Birleşmiş Milletler ile birlikte hareket edeceği ve bunun da en azından doğrudan Türkiye’nin muhatap olduğu bir savaştan çok uluslararası desteği olan bir ‘ortak müdahale’ şeklinde olacağından dolayı etkisi daha az” olur şeklinde algılanacaktır. Algılama ne olursa olsun yaşanan olay, politika açısından bir ‘kırılmadır’ ve mutlaka yakın-orta vadede etkileri olacaktır .
Bu hafta; bir yandan ‘Suriye krizi’ diğer yandan ABD piyasalarında geçtiğimiz hafta başlayan hareketin kısa bir duraklamadan sonra aşağı yönde devam etme ihtimalinin artması ve tabii ki AB cephesindeki sıkıntıların sürmesi nedeniyle yatay-aşağı yönde hareketlere tanık olacağız. Gerçi geçtiğimiz hafta İMKB; Moody’s’in not arttırımı sayesinde; kritik seviye olan 60.000’in üzerinde kapanmayı başarmıştı. Yükselişin hız kaybetmesi ihtimalini arttıran bir başka ‘teknik’ mesele de; grafikte de görüldüğü gibi; ABD doları bazında İMKB 100 Endeksi’nde gelinen seviye. 3.40 cent seviyesi kritik bir eşik olacaktır. Hem 2 Haziran’daki 2.92 cent seviyelerinden başlayan yükselişte Cuma kapanışı itibarıyla; dolar bazında yüzde 15.4’lük bir getiriye ulaşılmış olması, hem de 4 Kasım 2011’den bu yana gelen düşüş trendine denk gelen 3.40 seviyesine oldukça yaklaşılmış olması yükseliş ihtimalini sınırlıyor.
‘Suriye krizi’ yaşanmıyor olsaydı İMKB’nın bu hafta içinde 62.500 seviyelerinin test edilme ihtimali artmıştı. Ancak bu kriz ‘boğaların’ gücünü bir parça azaltacaktır. Haftanın başında “Önce sat, sonra bak!” diyenlerin hareketlerinin ne denli sert olacağı önemli. Son krizi önemli gören, hatta önemsiz de olsa güvenli limanlara çekilmek isteyenler olacaktır. Tüm bunlara rağmen İMKB’de pozisyon taşıyanların cari seviyeleri ‘savunması’ ihtimalini de gözardı etmemek gerek. Son yükselişte bu konuda oldukça önemli çabalar sarfedildi, Moody’s ve petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle bu çabalar başarılı da oldu!
Düzeltme başlayacak olursa İMKB 100’ün önce 59.200 ardından da 58.200 seviyesine kadar devam etmesi söz konusu.
Suriye piyasaları vuracak mı?
Haberin Devamı