Seçimden 2 ay önce veya 2 ay sonra dolar/TL kurunda 2.4650 seviyesinin test edilmesini bekliyorum. Eğer bu kademe aşılırsa kriz algısı oluşur ve 2.70 tahminleri havalarda uçuşur.
Haziran ayında yapılacak genel seçimler hem ülkemiz hem de bölgemiz için önemli olacak. Seçilmiş Cumhurbaşkanı ile yeni seçilecek Başbakan’ın uyumlu olup olmayacağı piyasaların yakından takip edeceği bir konu olacak. Piyasalarda genel beklenti “siyasi istikrarın” devam etmesi yönünde. Çoğunluğun bir değişim beklemediği bir ortamda sürpriz gelişmelerin olma ihtimali bence artacaktır.
Seçim öncesinde “barış sürecinde” yaşanacaklar seçim sonuçları açısından önemli olacak. Kürtler, çözümün seçim sonrasında erteleme çabalarını kabul etmezler ve sokaklar hareketlenirse işler karışabilir. Ha keza; IŞİD’in bölgesinde mevzi kaybetmeye, zayıflamaya ya da böyle bir algı oluşması durumunda Türkiye içinde ses getirecek “terör eylemlerine” girişmesi de gerek kamu huzurunu, gerekse de piyasaları olumsuz etkileyebilecek. Tüm bunlar seçim sonuçlarına yansıyabilecek unsurlar.
Barış süreci kritik
Barış süreci, Suriye-IŞİD iç savaşı, Fed’in faiz artışları ve buna bağlı olarak gelişen ülkelerde artacak oynaklık bir araya geldiğinde yılın ilk yarısı Türk piyasaları için zor geçecek. Dolar/TL kurlarında uzun zamandan beri dile getirdiğim ancak yazmadığım tahminimi artık paylaşma zamanı geldi: “Seçimlerden iki ay önce veya iki ay sonra dolar/TL kurunda 2.4650 seviyesi test edilecektir.”
Bu seviyenin ne zaman ve ne sebeple test edildiğine bağlı olarak bu rakam zirve olarak kalacak ve yıl ortalama kuru 2.30 seviyelerinde oluşacak. Eğer bu seviye herhangi bir sebeple hızlı bir şekilde aşılacak olur ise ortada bir kriz olmasa da kriz algısı güçlenecek ve dolar/TL’de 2.70 tahminleri havalarda uçuşabilecek.
NOT İNDİRİMİ OLUR MU?
İkinci “hikâye” İran ile P5+1 arasındaki nükleer görüşmelerin de “barış” ile sonuçlandırılması. Dünya ile entegre olmaya başlayan, yaptırımların kalktığı bir İran, Türkiye için çok ciddi fırsatlar sunacaktır. Eğer iç barış sürecimizi başarmış isek İran çok ciddi bir itici güç olacaktır. Ancak iç barışı tesis edemezsek, İran’ın sunacağı fırsatları; ıssız adaya düşmüş bir kazazedenin uzağından geçen ve sesini duyuramadığı bir tekneye bakar gibi uzaktan izler olacağız. İçeride sorun yaşarken İran-Batı barışı gerçekleşmişse mutlaka bize de fırsat çıkacaktır. Ancak bu fırsatlar sadece “taşeron” seviyesinde kalacaktır.
“İki yarılı” yıl dememin bir başka sebebi de bu hikâyelerin “yazıldığı” ve “yazılmadığı” durum için de geçerli. Eğer bu iki önemli hikâye hayata geçer ise Türkiye’nin yatırım yapılabilir notu bir kademe daha iyileşebilecek, indirim endişeleri ortadan kalkacaktır. Buna bağlı olarak Türkiye’ye doğrudan yatırımlar da artacaktır. Yok; eğer özellikle iç barış sürecimiz başarısızlığa uğrar ise toplumsal hayal kırıklıklarını bir yana bıraktım, bu yıl asıl tartışacağımız Türkiye’den dışarıya giden doğrudan sermaye yatırımları olacak. Üstelik bu çıkışlar yabancı yatırımcılardan değil, ağırlıklı olarak Türk sermayesinden olacaktır ki bu durum işsizliği ciddi oranda artıracaktır. “Net Doğrudan Sermaye Yatırımları” kalemi bu yıl yakından izlenmeli. Sadece işsizlik rakamları için değil, kurun seyrinde bile etkili olacak hareketleri görebiliriz.
İyi düşünelim, her şey iyi olsun. Bu nedenle...
“...ve yarın her şey çok güzel olacak...”
Herkese mutlu yıllar.
Türkiye eline geçireceği fırsatları değerlendirirse kredi derecelendirme kuruluşları yatırım yapılabilir notunu bir kademe daha iyileştirebilir. Yoksa sermaye çıkışı başlayabilir.
BIST İÇİN İYİ HİKAYEYE İHTİYAÇ VAR
BIST için de yılın ilk yarısı zorlu geçecek ve benim tahminim 2.70 dolar seviyesine kadar bir geri çekilme yaşanacağı yönünde. Sonrasında yeniden bir yükseliş yaşanacak ancak dolar veya TL bazında yeni bir rekor beklemiyorum. BIST’te yeni rekorların görülebilmesi, piyasaların çok farklı seyir izlemesi ve hatta dünyadan “ayrışabilmemiz” için çok iyi bir veya iki “hikâyeye” ihtiyacımız var. Bunlardan ilki “barış sürecinin” gerçekten bir barış ile sonlandırılması. Gerçek barıştan kasttım; Türk ve Kürt taraflarının birlikte yaşayabilmenin minimum koşullarında anlaşmış, gelecekte de birlikte yaşamanın temellerini birlikte atma konusunda mutabakata varmış olmalarından söz ediyorum. Kolay olmadığını biliyorum.
Ancak “iyi bir hikâye” yazmak da kolay bir iş değil. “Ver kurtul” yerine “al kurtul” tarzı, Kürtler’i de benimseyen ve hatta ekonomik olarak Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nin de Türkiye ile işbirliği içinde olduğu bir yapı Türkiye’nin hem geleceğini, hem de bölgedeki konumunu önemli ölçüde değiştirebilecektir. Böylesi bir hikâye tüm endişeleri ortadan kaldıracaktır. TL’nin hızla değer kazandığı (ben diyeyim 2.15 siz deyin 1.85) BIST’in tarihi zirvesi olan 5.10 dolar seviyesini aştığı bir yıl yaşayabiliriz.