Piyasalarda neşeli günler sona erdi, daha kötüsü yolda

Haberin Devamı

WALL STREET’TE Perşembe günü yaşanan yüzde 10’luk gün içi düşüşün nedeni “tombul parmak”a bağlanmaya çalışıldı. Bence ortada tombul parmak vakası yok. İşler ciddi boyutta. Tedirginliğin tavan yaptığı piyasalarda ana yükseliş trendi kırıldı.

Hafta sonu AB’nin maliye bakanları euroyu savunacak bir plan hazırlamak üzere toplandılar. Toplantı sonucunu Avrupa Komisyonu Başkanı Barosso açıkladı: “Ne pahasına olursa olsun euroyu savunacağız”. Aksini düşünen mi vardı zaten?

Bu açıklama ve bu politika değil mi ki önce Yunanistan’ı, ardından da İspanya ve Portekiz’i tehdit eden, İtalya ve İngiltere’yi radar ekranına sokan? Mesele, olayların bu aşamaya gelebileceğini hesaplamak, “koruyucu hekimlik” çalışmalarıyla işlerin bu noktaya gelmesini engellemekti. Herhangi “koruyucu” önlem alındı mı? Tabii ki hayır. Olsaydı ne euro, ne de borsalar bu seviyelerde olmazdı!

Asya piyasaları açılmadan önce euroya yapılan “saldırının” yenilenmemesi için alınacak önlemlerle ilgili toplantı nedeniyle Sarkozy, daha önceden planlanmış Moskova ziyaretini bile iptal etmiş. Bir faydası olacak mı? Korkarım uzun vadede hayır!

Euronun gelecekteki krizlerde; başının bugünlerdeki gibi derde girmemesi için bir “model” tasarlanacak olur ise, kısa vadede euroya bir parça nefes aldırabilir! Model her ne olursa olsun, piyasa bunun çalışıp çalışmayacağını test edecektir.

Eğer piyasalar, açıklanan plana “inanmış gibi” yaparlar ise euro/dolar paritesinde önce 1.3110-45 ardından da 1.3250 seviyeleri test edilebilir!

Tombul parmak bahanesi

Çalışmadığına kani olurlarsa, euronun ilk hamlede 1.2456 seviyelerine (Mart 2009’daki düşük) indiğini görebiliriz. Asıl mesele de burada yatıyor. Euro 11 yıllık tarihinde geçmekte olduğu en büyük testte, “Öğretmen torpiline rağmen sınıfta kalacak olur ise” işler daha da karışacaktır. Zira sadece AB’de değil, ABD’de ve de varlık piyasalarındaki gerilim artacaktır.

Aslında bunun ilk ve önemli ipuçları geçtiğimiz haftaki yüzde 10’a varan düşüşlerle gördük. Kimse bu düşüşlerin gerçek olabileceğine inanmadığı için, “olsa olsa bu bir hatadır” söylemine itibar etti. Herkes “tombul parmağın” peşine düştü. Henüz daha itiraf edilmese de, bence ortada bir tombul parmak vakası yok!

Olan biten, piyasalardaki yükselişlerin sonuna gelindiğine, hatta işlerin iyiden iyiye sarpa saracağından endişe edenlerin sert ve daha kötüsünden endişe edenlerin satışlarından başka bir şey değil.

Diyelim ki ABD hisse senetlerinde bir “tombul parmak” vakası yaşandı. Çin’deki, Türkiye’deki ya da Brezilya’daki satışları nasıl açıklayacağız? Madem herşey yolundaydı, bu piyasalarda işlem yapanlar, geçtiğimiz Perşembe günü ABD’deki yüzde 10’luk düşüş yaşandığında, neden hiç kimse çıkıp ta “Amerikan piyasalarında olsa olsa bir hata vardır, biz işimize bakalım” diyemedi?

Bence Cuma günü hem dünya hem de ABD piyasalarında süren düşüşler, Perşembe günkü düşüşün “gerçek” olduğunun kanıtıdır.

Bedava para bitti mi?

Bir başka kanıt da petrolden geliyor. Geçtiğimiz hafta başında 87 dolara kadar yükselen ve 92 dolara gidebileceğini düşündüğüm (ve yazdığım) ABD ham petrol fiyatları, hafta sonunda 75 dolar seviyelerine kadar geriledi. 12 dolar ya da yüzde 14’e varan bir düşüş. Ha keza “büyüme emtiası” bakır... yüzde 9’a varan düşüş. Madem ki hisse senetleri piyasasında bir “hata” olmuştu, emtialar neden bu denli ciddi oranlarda düştüler?

Kabul edelim! “bedava para” dönemi devam ederken, varlık piyasalarında krizin başladığından bu yana çözül(e)memiş sorunlar yeniden gündeme geldi. Özellikle AB bankaları arasında “güven bunalımı” yeniden gündeme gelmiş, bankalar birbirleriyle iş yapmaz olmuşlar.

Herkes atıl paralarını ECB nezdinde değerlendiriyormuş. Sorun, Sarkozy’nin gezisini iptal ettirecek noktaya gelmiş görünüyor.

Hal böyle olunca elde kullanılacak “bedava para” silahı da kalmamış demektir. Ya şimdi ne olacak? Korkarım yeni bir çağın arifesindeyiz! Artık gerçeklerle yüzleşme aşamasına gelmiş olabiliriz.

Artık birileri “zarar edecek”, devletlerin bile gücü -piyasa prensipleri dahilinde- bunu engellemeye yetmeyecek!

Piyasalarda çok daha aşağı seviyeleri göreceğiz demektir!

Borsalarda ana yükseliş trendi kırıldı!

BU HAFTA içinde S&P 500’de Cuma günü görülen dip seviyesi olan 1.094’ün altına inilebilir, önce 1.010 ardından da 945 seviyeleri test edilebilir. Yine de ilk aşamada 1.095 seviyesi “savunulacaktır”! Haftanın ilk günlerinde korunsa da sonrasında yeniden sert satışlar gündeme gelecektir!

Benzer bir seyri IMKB 100’de de göreceğiz!

53.370’in altında bir kapanış olması, ana yükseliş trendinin kırılması anlamına geliyor. Cuma günü aşılışta bir önceki gün ile 54.381 ile 55.595 arasında oluşan boşluk önemli. Bu boşluğun -ilk aşamada- yakın zamanda kapanması olası. Böylesi bir hareket, 50.750-51.100 arasındaki hedefe gitmesini sadece bir süreliğine erteleyecektir.

Ara yükselişler olsa da artık asıl hedef 45.600-46.500 bandı. 55 bin seviyesindeki boşluğu kapatacak bir “huruç” hareketi görecek olur iseniz, bunun sadece cılız bir düzeltme olduğunu akıldan çıkarmamakta fayda var.

Tüm borsalardaki ana yükseliş trendi bence artık kırılmış durumda!

Dolarda kritik seviye 1.6315 TL

GEÇTİĞİMİZ HAFTA ABD’deki “tombul parmak” esanasında 1.62’nin üzerine kadar yükselen dolar/TL kurları haftayı kritik eşik olan 1.5610 seviyesinden kapattı. Hafta içinde 3.6250’ye kadar yükselen “1 dolar+1euro” sepetinde de kapanış 50 günlük hareketli ortalama olan 3.55 seviyesinden oldu! Bu hafta içinde kurlarda 1.5490-1.53 bandına doğru sınırlı geri çekilmelere şahit olabiliriz.

Yukarıda kritik seviye 1.6315. Bu seviyenin aşılmasını beklemiyorum!

Ola ki geçilir (o zaman yeni hedef 1.6770’tir), bu aynı zamanda sepetteki 3.63’ün de aşılması anlamına gelecektir ki içerideki pİyasalardaki gerilim iyiden iyiye artacaktır.

ÇÖKÜŞÜ PAZARTESİ YAZDI

VATAN yazarı Ali Ağaoğlu geçtiğimiz hafta piyasalarda yaşanan çöküşü, hafta başında gazetemizde yayımlanan “Mayıs’ta sat ve uzaklaş” başlıklı yazısında öngörmüştü.

DİĞER YENİ YAZILAR