Bugünlerde Türk sermaye piyasalarına şu veya bu şekilde kenarından köşesinden bulaşmış on kişiye sorsanız, dokuzu (ben de dahil bu arada) piyasalarda bir “düzeltme/düşüş” beklediğini söyleyecektir.
Herkesin “ezberi” bunu söylüyor: İMKB neredeyse soluksuz çıkmış, düzeltme ihtimali yüksek. Gelişmiş ülkelerde “yaratılan” ’dipten döndük’ havası verilerle desteklen(e)meyince son rallinin bir düzeltmesi başladı. Gelişmekte olan ülkeler de onları takip ediyor, biz de onları izlemeliyiz. Yılların “ezberi” böyle.
Peki hayat böyle mi gelişti özellikle son üç haftada? Tabii ki hayır! Değil diğer gelişmekte olanları izlemek, değil onlar düşerken yatay bir seyir izlemek; tam tersine İMKB yükseldi bile...
Bonolardaki durum da çok farklı değil. Bir yanda IMF anlaşmasında belirsizlik, diğer yandan bozulan kamu mali disiplini sebebiyle artan iç borçlanma. Bir yandan dış borçlanma zorlukları, diğer yandan yılbaşında itfasından az borçlanacağını açıklayan ancak son zamanlarda itfalarının da üstünde borçlanmaya başlayan T.C. Hazinesi...
Buradaki “ezber” ne diyor: Tüm bu olumsuzlukların neticesinde, Hazine borçlanmada zorlanır ve faizler yükselir. Öyle mi oluyor? Kısa süreli bir istisna hariç, hiç de öyle olmuyor. Tam tersine faizler düşüyor. Haa bunda T.C. Merkez Bankası’nın “Faizleri daha da indireceğim” mesajının payı yok değil. Ancak piyasa her zaman MB’nin söylediklerine tam olarak inandı mı ki? Neyse bu ayrı bir tartışma...
Piyasadaki “ezber sorunu” nedeniyle özellikle yerli yatırımcıların (geçen hafta Londra’daki toplantıdaki bazı yabancılar da) son gelişmeleri anlamakta zorlanıyorlar. Nasıl oluyor da Türkiye diğer piyasalardan “pozitif olarak ayrışıyor”? Onda dokuzun dışında kalan ve “ezber” dışında hareket edenlerin; yani “onda birin” -ki bunların önemli çoğunluğu yabancı olsa gerek- bunda önemli bir katkısı var.
Zira herkesin beklediği olmuyor. Nasıl olsun? Herkes pozisyonları bu yönde almışsa; ve piyasalar bunu hazmetmişse; aynı yöne yeni pozisyonu kim alacak ki piyasalar beklentiler yönünde hareket etsin? Bu hep zor olmuştur. Ne zaman ki herkes aynı yönde bir beklenti içinde, bu beklenti genellikle gerçekleşmez. Daha doğrusu gerçekleşse bile, “beklendiği zamanda” gerçekleşmez.
Wall Street kritik yerde
Benzer bir durum ABD piyasaları için de geçerli. Geçtiğimiz hafta ABD endekslerinde teknik anlamda kritik seviyelere gelindi. Dow Jones’ta hem 50 hem de 200 günlük hareketli ortalamaların (HO) altına inilirken; S&P 500’de 50 günlük HO’nın altına geçilirken, haftanın son üç gününde 200 günlük HO önemli bir destek görevi gördü.
Teknik seviyelerin altına inilmesi, özellikle Dow Jones Endeksi’nin daha da aşağı gideceği yorumlarını da beraberinde getiriyor. Evet bence de aşağı gidecek. Önce 7.950 ardından da 7.660 test edilecek görünüyor. Ancak hemen değil! Yani yine herkesin beklediği zamanda olmayacak bu!
Bu hafta için Dow Jones’ta 8.075 seviyesi; hem günlük, hem de haftalık kapanış bazında önemli. Altına inilmeyebilir, en azından haftanın ilk günlerinde.
Zira herkesin beklediği düşüşün tersine; 1995 yılından bu yana gelen, trend bu hafta “destek” olabilir. Düşüşü sınırlayıp, erteleyebilir. Bunun gerçekleşmesi durumunda kısa vadeli bir toparlanma ile 8.260-8.350 bandı bile test edilebilir. S&P 500 için yükselişte 895-910 bandı önemli. Düşüşte ise 878 seviyesi kritik. Dow Jones’ta 8.075, S&P 500’de de 870’in altına inilmesi, çok daha önemli düşüşlerin önünü açacaktır!
İMKB’de 36.250’ye kadar sorun yok
Gelelim “ayrışan” İMKB’ye...
Geçtiğimiz Cuma günkü 36.780’deki kapanış; son ralli boyunca oluşan trendin altında bir kapanış anlamına geliyor. 36.250’ye kadar önemli bir sorun olmayacaktır.
Hatta haftanın ilk günlerinde, G-8 toplantıları sırasında başbakanın, IMF Başkanı ile; 15 dakikalığına bile olsa; görüşmüş olması piyasalara moral verecektir. Nasılsa, IMF anlaşması olacak diye... Bence de olacak olmasına da boşu boşuna ayak direniyor, vakit kaybediliyor.
IMF anlaşması umudu piyasaları ayakta tutuyor. Tutuyor tutmasına da (bu da aslında malûm bir “ezber” durumu) anlaşmanın resmiyet kazanması (imzalanması gerekmiyor); korkarım piyasalarda beklenen kâr realizasyonunu başlatacaktır.
Zira haftalardır piyasada bu “iyi habere” yatırım yapanlar, sizce daha ne kadar beklerler? Dolar kurları için küçük bir not: Dolar/TL’de 1.5650’nin üzerine geçilmediği sürece 1.5350-1.5550 bandı korunacak gibi görünüyor.
Altın için de küçük bir not: 920 doların altına inen ons fiyatı, 905.10’a kadar geriledi. 900 dolar oldukça kritik bir seviye.
Hem teknik, hem de psikolojik olarak. Bu seviyenin kırılması 878 doların görülebileceği anlamına gelecektir. Yukarıda ise 928 dolar aşılmayacak gibi...