AK Parti’nin tek başına iktidar olması, kısa vadede piyasaları rahatlatacak. Bugünden itibaren gözler yeni ekonomi yönetiminde olacak. Piyasaların anlaşabileceği bir takım oluşturulursa uzun vadeli kredi açılacak. Yoksa yeni yönetim için uzun sürecek bir test dönemi başlar
Sonuçlar tek başına AK Parti iktidarını getirdi. Koalisyon ya da yenilenecek bir seçimi tartışmaya meydan bırakmayacak denli net bir “tek başına iktidar” getirecek bir sonuç çıktı seçimden.
Geçtiğimiz haftanın son iş gününe gelene kadar piyasalar “belirsizliği satmayı” tercih etmişler ancak Cuma gününün ikinci yarısında seçimden “piyasaların hoşuna gidecek bir sonuç” çıkacağı beklentisiyle alım gelmişti. Bunda bazı araştırma kuruluşlarının AK Parti’nin oylarının son haftalarda arttığını açıklamalarının da etkisi olmuştu. Ancak hiçbir araştırma kuruluşu bu denli “açık ara” bir AK Parti “zaferi” tahmin edememişti. Onların başarıları da bundan böyle sorgulanacak.
Babacan ekolü sürer mi?
AK Parti’nin tek başına iktidarı alması; hükümet kurulma sürecini hızlandıracak, 7 Haziran seçiminden sonra yaşanan belirsizlik olmayacaktır. Piyasalar tek parti iktidarını öncelikle “hoş” olarak karşılayacaktır. Hükümette ekonomi yönetiminde kimlerin olacağının netleşmesine kadar bu “hoşluk” havası sürecektir. Özellikle uluslararası yatırımcıların güven duyduğu Ali Babacan ve Mehmet Şimşek “ekolü” ekonominin dümeninde olup olmayacağı merak konusu...
Tek testle yetinilmez
Bu test öncesi, sırasında ve sonrasında piyasalar; biraz da yurt dışı piyasalar ve Fed’in adımlarıyla; durumu “nahoş” olarak değerlendirebilecek. Piyasaların bugünden itibaren bakacağı en önemli gösterge, ekonomi yönetiminde kimler olacağı. Piyasaların “anlaşabileceği” bir takım oluşturulabilirse ne alâ, uzun vadeli bir kredi açılacak. Yok eğer piyasaların test etme ihtiyacını duyacağı bir takım işbaşı yapacak olursa, bu test kısa zamanda gündeme gelecek ve işin kötüsü piyasalar tek testle de yetinmeyecektir.
Fed’in etkisi yokken dolar 2.68’i test eder
AK Parti’nin; 276’yı kıl payı bulan bir sonuç yerine “tartışmaya mahal bırakmayacak” bir çoğunlukla iktidarı elde etmesi piyasalar açısından kısa vadede rahatlatıcı olacaktır. İlk aşamada dolar/TL kurunda 2.8490-2.8360 bandının test edilme olasılığı hayli yüksek.
Henüz daha “Fed etkisi” gündemde değilken, içeriden kaynaklanan iyimser hava ile dolar/TL kurunun geri çekilmesi, piyasaların bir nebze de olsa “rahatlamasına” katkı sağlayacaktır. Belirttiğim seviyeler aşağı yönde kalıcı olarak geçilecek olur ise sonraki aşamada 2.7850 seviyesinin test edilmesi, daha da önemlisi; piyasaların güven duyacağı bir ekonomi yönetiminin de göreve gelmesi durumunda; bu seviyelerin aşağı kırılması durumunda da 2.6890-2.7110 seviyesinin test edilme olasılığı ortaya çıkacak. Bu arada bugün piyasalar mutlaka “boşluklu” açılacaktır. Gerek dolar/TL kurlarında (geniş anlamda döviz kurlarında) aşağı yönlü, gerekse de borsa tarafında yukarı yönlü boşluklar olacaktır. Unutmayalım ki kısa vadede değil ama uzun vadede bu “boşluklar” ileride bir gün kapanacaktır.
Veri ve konuşma haftası
3 Kasım’da Ekim ayı enflasyon verileri açıklanacak. Beklenti yüzde 1.45’lik aylık bir enflasyon artışı. Üzerindeki bir artış, Merkez Bankası’nın işini zorlaştıracaktır. Bu hafta neredeyse ağzı olan konuşuyor. 3 Kasım’da Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi konuşacak. Önceki hafta negatif faizin artırılması ve parasal genişlemenin yeniden ele alınacağını açıklaması ile finansal piyasaların yönünü değiştirdi. Devamı gelecek mi, hep beraber göreceğiz. 4 Kasım’dan itibaren Fed Başkanı Janet Yellen, Başkan Yardımcısı Stanley Fischer ve diğer yerel Fed’lerin başkanları,
Wiiliams, Bullard ve Lockhart konuşacak. 6 Kasım günü ABD’den Ekim ayı Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi açıklanacak. Bir önceki 142 bin kişilik bir artış iken, bu kez 180 bin kişilik bir artış bekleniyor. Piyasalar için dikkatle takip edilecek bir veri olmaya devam edecek. Piyasalar; hafta içinde Fed başkanlarından gelecek açıklamalarla birlikte Cuma günkü TDİ verisinden, Aralık ayı konusunda ipuçları çıkarmaya çalışacak. Ancak bu kadar Fed başkanı ve Federal Açık Piyasa Komitesi üyesinin konuşmaya başlaması pek de hayra alamet olmayabilir.
S&P’nin notu ne olur?
KREDİ derecelendirme kuruluşu S&P, Mayıs ayında Türkiye’nin yabancı para cinsinden notunu ‘BB+’ ve görünümü de ‘negatif’ olarak teyit etmişti. Üç büyük derecelendirme kuruluşunda Türkiye’ye ‘yatırım yapılabilir’ notunu vermemiş olan S&P’nin geçtiğimiz aylarda yapmış olduğu “kırılganlık” açıklamalarından sonra bir not artışı beklemek hayalcilik olur. Bir not indirimi gelir mi? Bu ihtimal “sıfır” değil ancak seçimlerin henüz ertesinde, tek başına iktidar tesis edilmişken, yön değiştiren bir not açıklaması gelmesini beklemiyorum.
Piyasalar da bu konuyu konuşmadığına göre, değişiklik olmaması olasılığı yüksek. Temel verilerde; yükselen (ve de kırılgan) kur ve tutmayan enflasyon hariç; henüz bir not indirimini gerektirecek bozulma gözlenmiyor. Diğer yandan yeni hükümette ekonominin dümeninde kimlerin olacağını da beklemek isteyebilirler.
Malumunuz S&P 6 Kasım tarihini açıkladığında henüz ortada “yenilenecek bir seçim” yoktu.
Borsa’da yeniden 88 bin puan sesleri
Seçimler öncesinde 79.450 seviyesi önemli bir direnç seviyesiydi, seçim öncesinde kararlı bir şekilde aşıl(a)madı. Seçim sonuçlarıyla bu seviyenin aşılması artık mümkün hale geldi. Boşluklu bir açılış sonrasında ilk aşamada 81.100 seviyesinin test edilmesi olasılığı yüksek. Sonrasında 81.750 seviyesi “eşik” olacak. Bu seviyenin üzerine çıkılacak olur ise; ki bu ihtimal seçim sonuçlarından sonra hiç de az değil; 88.750 seviyesinin görülmesi olasılığı yükselecektir. Dolar bazında bakıldığında 2.72 dolar seviyesinde kapanan BIST 100 endeksinin ilk aşamada 2.93, ardından 3.03 seviyesine kadar yükselme ihtimali var. Dolar/TL kurlarının belirtmiş olduğum seviyelere doğru bir gerileme yaşanması durumunda, dolar bazındaki seviyelerin görülme ihtimali hiç de az değil.
Haberin Devamı