Geçen haftanın son gününe kadar piyasaların verdiği aşırı olumlu tepkinin düzeltmeye ihtiyacı var. Türk Lirası’nın kaderini parite belirleyecek. Dolar/TL’de ilk aşamada 2.9310, sonrakinde 2.9550 seviyesinin test edilmesi olasılığı yüksek
Geçtiğimiz haftanın ilk yarısında hemen tüm varlık fiyatlarında artışlar görüldü. Emtia ve hisse senetleri yükselirken, dolar neredeyse her şeye karşı değer kaybetti. Bir başka deyişle dolar bazında fiyatlanan her şey, dolara karşı değer kazandı. Altının ons/dolar bazında fiyatının artması, euro ve Türk Lirası’nın dolar karşısında değer kazanması, bu hareketin devamıydı.
Her ne kadar TL’nin dolar karşısında değer kazanması konusunda “İran parası” gibi bazı “tevatürler” piyasalarda konuşulsa da bunu aslı astarı olduğundan hayli şüpheliyim. Eğer bir para girişi olduysa da bunun İran’ın Türk bankalarında tuttuğu “varsayılan” mevduatından kaynaklandığına dair ayrıca şüphem var. Neden derseniz, yaptırımlar kalkmadan önce mücbir sebeplerle Türkiye’yi kullanan İran, yaptırımlar kalktıktan sonra neden TL ve Türkiye konusunda ısrarlı olsun ki? Hele ki Suriye ve Irak konusunda çok farklı politikalar izliyor ve bölgede bu konuda rakip durumundayken...
Sepet neden gerilemedi?
Dolar kurundaki düşüş konusunda “İran mazereti” tek başına doğru olsaydı, “sepet kurun” da benzer bir oranda düşmesi gerekmez miydi? Pazartesi gününün en yüksekleri ile Perşembe gününün en düşüklerine göre bakıldığında TL; dolar karşısında yüzde 2.90 değer kazanırken, sepet kur karşısında yüzde 1.4 kazanmış. Dolar kurundaki düşüşün aynı oranda sepete yansımamasının en doğal sebebi, ‘euro’nun da dolar karşısında değer kazanmış olmasıydı. Peki, yılbaşından bu yana devam eden olumsuz havayı değiştiren ne oldu?
Bunun arkasındaki en temel sebep; ABD Merkez Bankası Fed’in bu yıl içinde bahsettiği gibi değil dört, “hiç” faiz artıramayacağı şeklindeki algı değişimi oldu. Bakıldığında; ABD 5-10-30 yıllık tahvil getirilerinde önemli bir faiz artışı beklenmediği gibi; piyasalardaki oynaklıklardan dolayı “güvenli liman” olarak tercih edildikleri için yılbaşından bu yana ciddi oranda gerileme oldu.
Gözler paritede olacak
Geçen haftanın indikatörü Japon Yeni idi. Japon Merkez Bankası’ndan (BoJ) gelen sürpriz “negatif faiz” kararı sonrasında yen, dolar karşısında 121.68 seviyesine kadar değer kaybetmişti. Eğer bu değer kaybı 123.50’yi bulur ve üzerine geçerse yeniden “carry trade” işlemlerinin başlayabileceğini, bunun da piyasaları memnun edeceğini belirtmiştim. Tam tersine; aslında benim beklentime paralel; yen değer kazanmaya devam etti. Benzer bir durum euro tarafında da olacak mı? Teknik olarak 1.1030-50 bölgesi önemli bir dirençti, geçtiğimiz hafta bu seviye kararlı bir şekilde yukarı kırıldı. 1.1246’ya kadar devam eden bir yükseliş oldu. 1.1260 benim için önemli bir eşik idi. Test edilemeden, Cuma günü veri sonrası 1.1110 seviyelerine kadar bir düşüş oldu. Haftanın ilk yarısında ilk aşamada 1.1120 seviyesinin yeniden test edilmesini ve aşağı yönde kırılarak 1.1040’ın zorlanmasını bekliyorum. Bu seviye korunacak olursa ne alâ, yeniden 1.1230’ların ve hatta 1.1300 seviyelerinin test edilme olasılığı artacak. Eğer 1.1040 korunamazsa 1.0915’lere kadar devam edecek bir düşüş gelecek demektir ki bu olasılık şimdilik az. Yine de olmaz, olmaz demeyelim...
İlk sinyal ABD’den geldi
Piyasalardaki bu iyimser havayı Cuma günü açıklanan ABD Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi bozdu. 190 bin kişilik artış beklenirken artış 151 bin oldu. Temelde bakıldığında beklentilerin altında geldiğinden dolayı Fed’in faiz artıramayacağı algısını güçlendirmesi açısından piyasanın hoşuna gitmesi beklenirdi. Ancak işsizlik oranının son 7 yılın en düşüğü olan yüzde 4.9’a gerilemesi ve bundan da önemlisi maaşların Ocak’ta yüzde 0.5, geçtiğimiz yılın Ocak ayına kıyasla yüzde 2.5 artması piyasaları tedirgin etti. Zira maaş artış oranı son dönemde Fed’in en yakından takip ettiği ve önemsediği veri. Buradan yola çıkarak enflasyondaki olası gelişmeleri izlediği ifade ediliyor. Görünen o ki geçtiğimiz haftanın son gününe kadar piyasaların verdiği aşırı olumlu tepkinin bir “düzeltmeye” ihtiyacı var. Nitekim Cuma günü piyasalarımız kapandıktan sonra, ABD hisse senedi piyasalarında yaşanan düşüşler de bu görüşümü destekler nitelikteydi. Nasdaq endeksi kapanış bazında yüzde 3.25 gerilerken, Dow Jones yüzde 1.29, S&P 500’de yüzde 1.85 düştü.
Dolar yeniden yükselir mi?
Haftanın indikatörü olarak euro/dolar paritesinin seçmemin sebebi, dolar/TL kuruna etkisinden dolayıydı. Geçtiğimiz hafta 2.8899 seviyesinin test edilmesinde bana göre “İran parası” mazeretinden çok daha fazla etkisi vardı. Geçtiğimiz haftaki yazımda “TL daha da değerlenir mi?” diye sormuş ve ‘Bu hafta başı (geçtiğimiz hafta) için 2.9540 (50 günlük BHO) seviyesi önemli bir destek olacak. Bu seviye günlük kapanış bazında kırılmadığı sürece (kısa bir süre 2.9450 seviyesi test edilebilir) son hareket bir düzeltme olarak kalabilir. Eğer aşağı yönde kırılacak olur ise yüksek 2.91’li seviyeler de görülebilir ancak bu olasılığı düşük buluyorum’ diye yazmıştım. Olası bir değerlenmeyi bekliyordum ancak ne bu kadar hızlı ne de bu kadar derin olacağını kestirememiştim. Bu hafta pariteyi yakından izlemekteki amacım dolar/TL kurunda yeni düşükler mi yoksa bir düzeltme mi yaşanacağını anlamak olacak. Benim tahminim; pariteye de bağlı olarak; burada da bir düzeltme yaşanacağı yönünde. 2.9100 (düz) altında bir kapanış olmamış olması da bu olasılığı artırıyor. Düzeltme sırasında ilk aşamada 2.9310, sonraki aşamada da 2.9550 seviyesinin test edilmesi olasılığı var ve bana göre hiç de az değil.