Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Cuma günü Türkiye’yle ilgili not kararını açıklayacak. Beklentim Fitch’in Moody’s gibi pas geçip, biraz daha bekleyeceği yönünde.
Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilerin yeniden normale dönecek olması piyasalara moral oldu. Fitch’i beklerken, dolar/TL ve borsada yatay seyir görülecektir.
Hafta sonu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek CNN Türk’teki söyleşisinde bu yorumu paylaştı. 5 Ağustos’ta Moodys’in “pas geçmesi” sonrasında bu Cuma günü (19 Ağustos); Fitch derecelendirme kuruluşu “rutin açıklamasını” yapacak. Piyasaların beklentisi; benim de; Fitch’in de pas geçeceği bir süre daha bekleyeceği yönünde.
Şimşek söyleşide; darbe girişimi yaşamış bir ülke olarak notumuzun indirilmesinin söz konusu olabileceğini ancak kalkışmanın hemen ardından yoğun görüşme ve çabalarla bunun hatalı bir karar olacağını anlatmak için yoğun çaba sarf ettiklerini anlattı. Diğer yandan da en ciddi makro problemimiz olan tasarruf azlığının azaltılması için başta ‘zorunlu BES” olmak üzere reformlara devam edildiğini belirtti.
Derecelendirme kuruluşları bunlarla ikna olur mu, kestirmek zor. Görünen o ki henüz daha not indirim tehlikesi savuşturulabilmiş değil. Şimşek’in yorumu da bu olasılığa karşılık piyasaları hazırlama çabası olabilir. Bu arada hem Moodys’in hem de Fitch’in Türkiye’nin not konusunda anlaşmalı şirketler olduğunu (S&P değil) hatırlatmakta fayda var. Bu anlaşmalar nedeniyle gelişmeleri izlemeyi tercih edebilirler.
Piyasalar yatay seyreder
Geçtiğimiz haftanın Türkiye açısından belki de en önemli gelişmesi , Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile St.Petersburg’da yaptığı görüşme oldu. Turizm, tarifesiz uçuşlar, inşaat firmaları ve çalışanlarının faaliyetlerine dönmesi, tarımsal ürün ihracatımız gibi görece olarak kolay çözülebilecek konulardaki mutabakatlar kamuoyu ile paylaşıldı. TANAP’a rakip olacak olan Türk Akımı’nın inşasına en kısa zamanda başlanması, Akkuyu’daki nükleer santralin ayrıcalıklı yatırım sınıfına alınması da varılan mutabakatlar arasındaydı.
Suriye başta olmak üzere Karadeniz’deki askeri konular ve Ukrayna gibi konulardaki ikinci görüşmenin detayları basına fazla yansımadı. Şimdilik MİT, Genelkurmay ve Dışişleri’nden oluşan “üçlü mekanizma” devreye alındı. Kısa vadede hızlı sonuçlar alınmasını beklemek hayalcilik olur. Yine de bu yola girilmiş olması önemli. Türkiye’nin Batı’dan kopup, Rusya ve Şangay Beşlisi’ne yaklaşacağı iddialarını destekler çok fazla kanıt da olmayınca görüşmeleri pozitif taraftan değerlendirmekte fayda var.
Rusya ile ilişkilerin yeniden başlaması, küresel piyasalardaki risk hevesinin artması, ABD borsalarının tarihi rekorlar kırması geçtiğimiz hafta bizim piyasalarımızı da olumlu etkilemişti. Dolar/TL kuru (paritenin de katkısı ile) 2.9446 ile geçtiğimiz hafta başında bahsetmiş olduğum önemli düzeltmelerinden birini tamamlamayı başardı. BIST 100 endeksi de 79.366 ile 79.250 hedefini yakaladı, sonrasında bir geri çekilme yaşandı ve haftayı 78.228’den kapattı.
Bu hafta yurt dışında ABD’nin enflasyon ve ilk işsizlik başvuruları dışında önemli bir veri beklenmiyor. Piyasalarımız açısından en önemli veri Cuma günü; ihtimaldir ki piyasalar kapandıktan sonra gelir; Fitch’den yapılacak açıklama olacak. Bu bekleyiş sırasında piyasaların yatay/gergin seyretmesi ihtimali bence fazla.
Dolarda gerileme sürer mi?
Euro/dolar paritesinin geçtiğimiz haftayı 50 günlük Basit Hareketli Ortalaması’nın (BHO) üzerinde kapatmasından dolayı, bu hafta içinde 1.1255 seviyelerinin test edilmesi olasılığı artacaktır. Bu test pariteyi 1.1275-95 bandına kadar da taşıyabilir. Aşılmasını beklemiyorum. Böyle bir hareket dolar/TL kurunu yeniden 2.9350-2.9540 bandına indirebilir. Ancak bu olasılığın Fitch öncesinde düşük olduğunu, inilse bile kalıcı bir gerileme olmayacağını düşünüyorum. Fitch’den bir not indirimi gelse dahi bunu ancak önümüzdeki hafta fiyatlamaya başlayacağız. Eğer öncesinde Moodys’den bir indirim gelmemişse... Herhangi bir not haberi gelmediği takdirde; dolar/TL kurundaki yükselişlerin 2.9780 ile sınırlı kalması, kötüsünden de 3.00 (düz!) seviyelerinin test etmesi olasılığı var. İlk seviye belki ancak ikincisinin görülmesinin düşük bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.
Risk hevesi bitiyor mu?
Geçtiğimiz hafta küresel risk hevesinin yeniden arttığı ortamdan faydalanan BIST 100 endeksinde; haftanın ilk yarısında gelmezse de, ikinci yarısında kısa vadeli bir düzeltme görebiliriz. Bu düzeltmenin ilk aşamada 77.350 seviyesine kadar devam etmesi ihtimali yüksek. Bu seviye kırılacak olursa 5-8 Ağustos tarihleri arasında geride bıraktığımız 76.065 ile 76.980 arasındaki boşluğu da kapatacak bir geri çekilme yaşayabiliriz. Çok beklememekle beraber 79.250 seviyesinin yukarı geçilmesi durumunda 80.050 ve ardından da 81.250 seviyeleri önemli dirençler olacaktır.
Brent petrol kritik seviyede
Eylül-Ekim aylarında Cezayir’de yeni bir OPEC toplantısı yapılabileceği dedikodusu, Suudi Arabistan’ın petrol piyasasının dinamiklerinde ortaya çıkabilecek değişiklikleri yakından izledikleri açıklamasından sonra fiyatlar, geçtiğimiz haftanın ikinci yarısını sert bir yükselişle tamamladı. Geçen haftanın kapanış seviyesi olan 47.17 seviyesi; 47.19’dan geçen kısa vadeli düşüş trendi ile 47.37’deki 50 günlük BHO’ya oldukça yakın olması açısından önemli ve kritikti. Neredeyse bu seviyelere kadar yükselip, kritik seviyelerin hemen altında bir kapanış oldu. Brent petrolde 9 Haziran’da 52.83 görüldükten sonra başlayan, 2 Ağustos’taki 41.49’a kadar devam eden düzeltme hareketinin de bir düzeltmesini yaşıyoruz bu aralar. Cuma günkü kapanış da son düşüş hareketinin önemli düzeltme seviyelerinden birine denk geldi. Daha fazla bir yükseliş olur mu? Olsa bile arızi olacağını, Brent’te bu seviyelerden yeniden bir düşüşün başlayacağını tahmin ediyorum. Düşüş gelmediği ve yükselişin devam ettiği durumda yeni çıkışların görülme ihtimali artacaktır. Ancak ABD’deki stokların yeni rekorları sürdürdüğü bir ortamda “finansal petrolün” bu hareketi sürdürmesi zor görünüyor. Bu seviyelerden yaşanacak bir düşüşün brent petrolü yeniden 42.10-42.50 bandına getirebileceğini düşünüyorum. Not indirimi gölgesinde yaşarken; petrol fiyatlarındaki bir düşüşün, yükselmeye başlayan cari açığa katkısı olması açısından iyi bir haber olabilir.