ABD Başkanı Trump’ın zaferiyle sonuçlanan yeni vergi paketi, tüm piyasaları etkileyecek. Şirketler kârlarını ABD’ye getirirse dolar dünyada değer kazanacak. İçeride de ‘vitrin makyajı’ için kurun aşağıya inmesi için büyük çaba sarfediliyor
ABD’de kurumlar vergisi oranını yüzde 35’ten yüzde 21’e düşürülmesini öngören yeni vergi paketi, ABD Başkanı Trump‘ın Noel öncesinde imzalamasının ardından yasalaşmış oldu. Trump bir anlamda Amerikalılar’a Noel hediyesi verdi.
Borç tavanı nedeniyle hükümet faaliyetlerinin durması ihtimali de 19 Ocak’a kadar ertelenirken; 1.4 trilyon dolarlık vergi kaybına neden olacağı hesaplanan vergi paketinin, diğer yandan ABD ekonomisinin önümüzdeki yıllardaki büyümesine katkısının yaklaşık yüzde 0.3-0.4 olacağı hesaplanıyor.
Bizi asıl ilgilendirecek olan Amerikalı şirketlerin yurt dışındaki kârlarını ABD’ye götürmeleri halinde uygulanacak olan ve yüzde 15.50 olarak açıklanan vergi oranının ne kadar cazip geleceği olacak. Zira şirketler ABD dışındaki kârlarını kendi ülkelerine götürmeleri durumunda bir yandan; kısa dönemli de olsa; küresel olarak dolara olan talebi artırabilirler. Bunların hepsinin yerel para birimlerinde olmayıp, dolarda olduklarını varsaysak da bu sefer de dolar likiditesinin ABD’ye akmasına neden olabilecek. Bu durum da kurlarda dolar lehine bir etki yaratabilecek.
Şirketler kârları ne yapacak?
Küresel etkileri daha çok önümüzdeki yılın ilk çeyreği ile ikinci çeyreğinin ilk yarısı arasında daha fazla hissedilecek. ABD’li şirketlerin vergi indirimleri sonrasında kârlarının artması doğal olarak bekleniyor. Bazı şirketler vergi paketi ile artan kazançlarını çalışanları ile paylaşmayı (AT&T’nin 200 bin çalışanına 1.000 dolar ek ödeme yapması gibi) tercih ederlerken bazılarının da bu avantajlarını “yine” kendi hisselerini piyasadan ‘geri satın almak’ için kullanacakları konuşuluyor. Hal böyle olunca vergi paketinin yine ‘sokaktaki adama’ katkısı sınırlı olurken, hisse senedi tarafına ‘duble etki’ edebileceği tartışılıyor. Büyük ihtimalle böyle olacak. ABD hisse senedi fiyatlarına önümüzdeki iki çeyrekte bir düzeltme gelmeden yükseliş devam edecek olursa sebebini buna bağlayabiliriz.
ABD’deki Rıza Sarraf davasındaki jürinin kararı 3 Ocak sonrasına kaldı. Piyasalar üzerindeki etkisi şimdilik azalmış görünen bu davadan çıkabilecek neticelerle ilgili bir çok yorum zaten yapıldı. Asıl konu; mahkemeden çıkacak karar ne olursa olsun; bankalara ceza gelip gelmeyeceği. Hakan Atilla’nın hakkında nasıl bir karar çıkarsa çıksın, ceza konusu bir süre daha gündemimizde kalacak.
Oynaklık sürer mi?
BItcoIn vadelilerinde ikinci borsadaki (CME) işlemlerde de bir hafta geride kalırken, işlemler 18 binli dolarlardan geçiyordu. 17 Aralık Pazar günü 20 bin doların üzerine çıkan Bitcoin geçtiğimiz Cuma günü 11 bin 800’lü seviyelere kadar geriledi. Bu sert düşüş sonrasında dün yani Pazar günü; yeniden 15 bin 500 doların üzerine çıkmayı başardı. İnanılmaz bir oynaklığın yaşanmaya devam ettiği bu piyasada henüz vadeli kontratların bir düzenleyici etkisi olmadığı görülüyor.
7/24 işlem görebilen Bitcoin’in spot piyasasına karşın mesai saatleri ile kısıtlı işlem gören vadeli kontratların dengeleyici/düzenleyici olmaları şimdilik zor görünüyor. Vadeli kontratlar “rakip” olmaktan çıkar çıkmaz, spot piyasanın aktörleri yeniden kendi pozisyonları doğrultusunda fiyatları kolaylıkla yönlendirebiliyorlar. Kripto paraların kendi dünyalarındaki oynaklığın yakın zamanda azalması zor görünüyor.
Dolarda dip görüldü mü?
Geçtiğimiz hafta bir yandan G. Afrika, diğer yandan yatay seyreden ve bugün itibariyle yılbaşı tatiline girmiş olan piyasaların da etkisiyle dolar/TL kuru geçtiğimiz Cuma günü 3.8086’ya kadar geriledi, haftayı 3.8150’den kapattı.
Piyasalarda yıl sonu kapanışının olabildiğince aşağıda olması yönünde “adeta zımni bir mutabakat” var gibi. Sanki bankalar, şirketler hatta kamu tarafı da kurların aşağıda kapatmasını istiyor görünüyor. Bilançoların olabildiğince güzel görünmesi yani “vitrin makyajı” için düşük kur hemen tüm tarafların işine geliyor. Bu hafta da eğer çok önemli gelişmeler olmazsa yatay/düşük bir seyir izlenecek diye tahmin ediyorum. İhtimaldir ki dolar/TL kuru 3.40’ın altına indiğinde de, 3.98’lere yükseldiğinde de koruduğum tahminim olan 3.80-85 bandında yılı kapatacağız.
Eğer “vitrin makjayı” çabaları biraz daha abartılırsa dolar/TL’de daha önceleri beklediğim 3.7560’lara kadar bir hamle daha görebiliriz. Ancak bu ihtimal düşük. Daha da önemlisi önümüzdeki yıl için hazırlık yapmayı düşünenlerden gelebilecek talepler nedeniyle kalıcı olabileceğini de düşünmüyorum.
G. Afrika destekledi
Geçen haftanın önemli olaylarından birisi de G.Afrika’da iktidardaki ANC Partisi’nin Başkanlığı’na Cyril Ramaphosa’nın seçilmesi oldu. Halihazırda partinin ve G.Afrika’nın Başkanı Jacob Zuma’nın desteklediği eski eşi Nkosazana Dlamini’nin Zuma karşısında kazandığı liderlik yarışı; G.Afrika piyasalarına doping etkisi yaptı. Liderlik seçimi öncesinden dolar karşısında 14.50’lere kadar değer kaybetmiş olan G. Afrika Rand’ı, Ramaphosa’nın zaferinden sonra 12.50’li seviyelere kadar değer kazandı.
Bizim ile benzer zaman diliminde işlem gören ve gelişen ülkeler arasında birlikte anıldığımız G.Afrika’nın para birimi Rand’ın değer kazanımı, dolaylı olarak TL’nin de dolar karşısında değer kazanmasına katkı sağladı.