Dün Merkez Bankası döviz piyasalarına sınırlı bir müdahale yaptı ve 1.6210'lardaki dolar kurunu 1.60'lara yaklaştırdı. Miktar olarak az olan müdahalenin etkisi de sınırlı oldu. Asıl amacı, "ben buradayım" demek olan bir müdahaleydi. Kurlar 1.61'lere yükselince yeniden gelen ancak 1.60'larda duran, bir parça da anlamsız bir müdahaleydi dünkü.
Müdahalelerin aslında pek bir işe yaramadığını, piyasaların eninde sonunda gitmek istediğe yere gittiğini daha önceki bir çok müdahale de gördük. Bu sadece bizim piyasalarımız için değil tüm dünya piyasaları açısından geçerli.
Dünkü müdahale adeta yeni MB yönetiminin "gerekirse müdahale ederiz" sözünü yerine getirmesi adına yapılmış gibi bir izlenim verdi. MB'nin, döviz piyasasına bir "katılımcı-taraf" olarak girmesi çok da doğru bir adım değil. Zira MB'nin piyasalara bir kere girmesi, piyasanın döviz likiditesine her sıkıştığında MB'yi yeniden çağırması anlamına gelecek. MB de bir kere elini verdi mi, neredeyse kolunu kurtaramayacaktır.
Üstelik böylesi "ürkek" bir müdahale faydadan çok zarar getirebilir. MB'nin sürekli piyasada "seviye gözlemcisi" gibi bir fonksiyonu üstlenmesi temel hedeflerin gözden kaçmasına da neden olabilir.
İllaki bir müdahale yapılacaksa, bunun zamanlaması ve seviyesi çok iyi tespit edilmeli ve "kararlı" bir şekilde müdahale edilmeli. Hemen hemen istisnasız tüm piyasaların yaşadığı çalkantıda tek başına MB'nin YTLyi savunmaya çalışması beyhude bir çaba olarak kalabilir. Zira son haftalardaki hareket sadece bize özgü değil, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm piyasalar bundan etkileniyor.
Zamanlama da benzer gelişmekte olan ülkeler düzeldiği halde Türk piyasaları gelişmelere uygun bir tepki vermemiş olmasına göre ayarlanmalı. Aksi takdirde yapılan müdahale, denizdeki bir damla olarak kalabilir. Üstelik MB'nin böylesi günler için tuttuğu rezervlerinin zayıflamasına neden olacaktır ki eldeki cephane azaldığında ataklar daha sert ve sık olabilir.
Hiç mi iyi haber yok ?
Tüm dünya piyasalarının tepetaklak olmasına neden olan enflasyona bağlı faiz artışı korkusu henüz yatışmadı. Ancak bu korkuya neden olan emtia fiyatlarındaki gerileme sürüyor. Altının onsu 730 dolardan 570 dolara, bakır 401 dolardan 305 dolara, Brent petrolü 75 dolardan 67.25 dolara gerilerken, nikeldeki dünkü bir günlük düşüş yüzde 8'leri aştı.
Borsalar ve ülke paraları değer kaybetmeye devam ediyorlar. Neredeyse bir ay önce başlayan ve faiz artışı 'korkusuyla' düşen fiyatlar, tahminlerinde ötesinde geriledi. Bu düşüşlerin bu hafta sonu ya da önümüzdeki hafta içinde yavaşlaması ve yerini kısa süreli de olsa yükselmeye bırakması zamanı yaklaşıyor görünüyor. Zira şu andaki fiyatların içindeki "korku" muhtemel faiz artışlarının etkisinden de fazla.
Ne zaman müdahale olmalı?
Dün Merkez Bankası döviz piyasalarına sınırlı bir müdahale yaptı ve 1.6210'lardaki dolar kurunu 1.60'lara yaklaştırdı. Miktar olarak az olan müdahalenin etkisi de sınırlı oldu...
Haberin Devamı