Mutfak Sanat Merkezi

Haberin Devamı

Mutfak Sanatı Merkezi, Ankara’dan İstanbul’a giderken Bolu Tüneli’ne girmeden önce yol üzerinde bir restoran. Restoranın sahibi Yurdaer Kalaycı, bir de adını taşıyan bir külliye yaptırmış. Külliyenin sağındaki salonda Kuran kursu, solundaki salonda ise bilgisayar kursu veriliyor. Camisinin içinde ise terapi odası var.

2 Mayıs’ta Ankara’da yapılan TOBB Genel Kurulu’ndan dönerken Habertürk’ten Abdurrahman Yıldırım sayesinde; Hürriyet’ten Vahap Munyar ve bir bankacı dostumuzla birlikte yolumuz Bolu’daki Yurdaer Oteli’ne düştü. Daha doğrusu “Mutfak Sanat Merkezi” isimli restorana düştü.

İsim oldukça ilginçti. Ankara’dan İstanbul’a giderken E-5 yolu üzerinde Bolu Tüneli’ne girmeden önce yol üzerinde bu restoran. Sahibi ve de “yaratıcısı” beş kuşaktan “genetik olarak aşçı” olan Yurdaer Kalaycı. Osmanlı mutfağının unutulan lezzetlerini kendi deyimiyle “bir sanatçı edası ve kendi esintileriyle” yorumlamış ve şahane yemeklerden oluşan bir menü hazırlamış. Menü her daim sabit değil, zaman zaman değişiyor. Ama her zaman ilginç isimde ve de lezzette yemekler bulmak mümkün oluyormuş.

Yurdaer Bey, sadece mutfak sanatçısı değil. Aynı zamanda bir ressam. Çok güzel sürrealist yağlı boya ve kara kalem resimler yapıyor ve hem otelinde hem de Mutfak Sanat Merkezi’nde sergiliyor. Ancak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu eski bir karikatürist olarak, her ne kadar resimlerinden birine talip olsam da kesinlikle bu resimlerini satmıyor, satmayı da düşünmüyor.

Ancak kendisini benim açımdan ilginç kılan sadece bunlar değildi. İlk kez böylesi bir Pazar yazısı yazmama; kendi emek ve parasıyla yaptırdığı modern “Yurdaer Camii Külliyesi” neden oldu. Uzaktan bakıldığında daha çok Orta Asya mimarisi tarzında, minaresi olmayan, mavi çatılı bir bina bu külliye. Yine anayol üzerinde. Minare olarak kullanılan, çatısındaki kule burcu benzeri yapının etrafındaki Selçuklu yıldızlarından dolayı yapımı sırasında İsrail ajanlığıyla bile suçlanmış.

Bittiğinde işlevleriyle modern bir külliye ortaya çıkmış. Camii kapısından girince soldaki salonda Halk Eğitim aracılığıyla bilgisayar kursu, sağdaki salonda ise Diyanet’in denetiminde Kuran kursu veriliyor. Yakında kütüphanesi de oluşturulacakmış. Baştan sona müthiş bir çaba ve sonunda ortaya çıkan modern bir “külliye”.

Ve daha da ilginç olanı bunu yaratan kişi üniversitede okurken ateist, daha sonra modern İslam görüşünü benimsemiş, beş vakit namaz kılmayan bir kişi. Kılanlar için son derece modern bir yapı sunuyor. Caminin içinde dört tane de kişinin kendisiyle başbaşa kalabileceği özel olarak hazırlanmış “Terapi (İtikaf) Odası” var. Kısa bir süre için denedim. İlginç bir deneyimdi.

Yolunuz oralara düşerse bir uğramanızı öneririm. Kendisini bulamasanız bile eserleri size mutlaka bir fikir verecektir.


***



Pazar neşesi...

İlle de ekonomi olsun dersiniz sizlere ekonomiyle ilgili bir Pazar neşesi... İnternetten...

Mevsim yaz, aylardan Ağustos... Riviera kıyısında küçük bir kasaba. Yaz sezonu, ancak yağmur yağıyor, yani kasaba bomboş. Kasabada herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar. Şans eseri bir otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıp, odaya bakmaya çıkıyor.

Otel sahibi parayı hemen alıp, et marketine olan borcunu ödüyor. Market sahibi 100 doları kaparak, hemen toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor.Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren, son defa birlikte olduğu fahişeye götürüyor. Fahişe de parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor.

Tam da o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını alarak kasabayı terk ediyor. Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor. Ancaakkk... Tüm kasaba borçlarından kurtuluyor ve geleceğe ümitle bakıyor!

DİĞER YENİ YAZILAR