Merkez Bankası’nın “güvercin” tavrını gören piyasalar, sopasını gösterdi ve dolarda tarihi rekor kırıldı. Kurdaki yükseliş dış mihraklı değil, yurt içi kaynaklı... Peki Merkez’in faiz dışında silahı kaldı mı?
Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü yapılan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından cari politika faiz oranlarının korunması kararı çıktı. Döviz kurlarının hareketlendiği iki hafta önce yapılan açıklamadan da hatırladığımız üzere; toplantıdan bir “sürpriz” çıkmadı. Karar açıklanmadan önce 2.6850 seviyesinde olan dolar/TL kuru, karar sonrasında 2.7210’a çıkarken, gösterge bono bileşik faizleri de 14 Nisan 2014’ten bu yana ilk kez çift haneye yükseldi. Bu yükselişi anlamlandırmak ilk bakışta zordu.
Piyasa; TCMB’nin cari kur, mevduat/kredi faizi ve enflasyon seviyelerine bakarak politika faizinin arttırılması gerektiğini biliyor, bunu kabul ediyor. Ancak yapılan açıklamada bu konuda bir vurgu olmadığı gibi “güvercin” tavrın sürdürülmesi uzun vade için piyasaları endişelendiriyor.
TCMB’ye derdini anlatamayan piyasalar da “fiyatlama” ile bu endişelerini aktarma yolunu seçiyor. Bir anlamda piyasa “sopasını” gösteriyor.
Geçtiğimiz haftaki yazımda;
“… Ancak TCMB’nin “söylemi” bu konuda önemli olacak. ‘Gerektiğinde faiz arttırabiliriz’ denmesi bile tek kuruş harcamadan kurları geriletebilecekken, Merkez bu söylemi tercih edecek mi, hep beraber göreceğiz’ diye yazmıştım. Bu söylemi beklemesem de yakın bir söylem bile kurları aşağı indirebilirdi. Bu ihtimali göz önüne alarak “normal koşullarda” dolar/TL kurlarının 2.6450’yi bile aşağı çekerek, 2.6210-50’ye inebileceğini yazmıştım. Paritenin de yükselerek TL’ye yardımcı olacağını varsayıyordum.
Yükseliş dışarıya bağlanamaz
Parite yükseldi, ancak… Heyhat! Değil gerilemek, Cuma günü hem dolar/TL hem de “Sepet Kur” bazında tarihi rekorlar kırıldı. Dolar/TL 2.7433 ve sepet kur da 2.8578 ile 27 Ocak 2014’teki 2.8316 seviyesinin üzerine çıktı. Paritenin 1.0900’ı test ettiği bir ortamda dolar/TL kurlarındaki yükselişin pariteye bağlanamayacağı aşikâr.
Gösterge tahvil bileşik faizleri de yüzde 10.27’ye yükselerek, 8 Nisan 2004’ten bu yana en yüksek seviyesine çıktı. Üstelik bu çıkışı; derinliğin olmadığı, likiditenin kuruduğu ortamda gerçekleştirdi.
TL değer kaybederken BIST neden yükseliyor?
Döviz, bono bileşik faizi, mevduat faizinin yükseldiği bir ortamda; yani olağan koşullarda Borsa’nın da düşmesi “normal” kabul edilir. Literatür; ekonominin gösterge olarak kullandığı değerlerin ve gelişmelerin ilerisi için iyimser olmadığını söylediği bir ortamda, beklentiyi satın alan borsanın da “normal şartlar altında” düşmesi gerektiğini söyler. Ancak bizde öyle olmadı. Tam tersine BIST, dolar/TL ve Sepet Kur’un rekor kırdığı, piyasa faizlerinin yükseldiği ortamda yükseldi.
Bu normal bir durum değil. Bir “uyumsuzluk” var. “Gizli bir el” mi, “geleceği bugünden çok daha iyi okuyan” bir fon yöneticisi mi, “henüz” bilemediğimiz ancak bizden daha iyi koku alan birisi mi kestirmekte zorlanıyorum...
Teknik analiz açısından bakıldığında geçen Salı günü öğleden sonra gelen “sürpriz alım” ile 50 günlük Basit Hareketli Ortalaması’nın üzerine “sert bir şekilde” çıkan BIST 100 Endeksi, halen daha bu hareketini sürdürüyor diyebiliriz. Ancak o gün 2.7150’lerden 2.68’lere gerileyen dolar/TL kuru, sonrasındaki iki günde yerini yeni tarihi rekorlara bıraktı. Şartlar böyle olunca BIST 100 Endeksi’nin basit anlamda teknik analiz kurallarını izlemesi mümkün değilken, mümkün hale geldi.
Eğer “masum” teknik analiz kuralları işliyor ise; BIST’in bu hafta içinde ilk aşamada 86.050, ardından 87.275 ve bu seviye de yukarı geçilecek olursa 88.500’ü test etmesi söz konusu. Ve yine eğer “masum” teknik analiz kuralları işliyorsa; piyasa faizleri yükselirken, BIST Bankacılık Endeksi’nin değil de BIST Sanayi Endeksi’nin yükselmesi gerekirken durum hiç de öyle değil. Faizler artarken, bankacılık ilk dönemde “darbe” alır; faizler düşerken bu darbeyi telafi eder, sonrasında kâra geçer. Bugünlerdeki gelişmeler hiç böyle görünmüyor.
Dolar/TL’de kritik eşik
Dolar/TL kurlarında 2.7650 ve “Sepet Kurda” da 2.8810-70 seviyeleri bu hafta ve hatta önümüzdeki haftalarda önemli “dirençler” olacak. Bu seviyelerin aşılması bana göre zor. Ancak faiz “silâhını” kullanamayan Merkez Bankası’nı “manipüle eden” bazı piyasa katılımcıları bu seviyelerin test edilmesine “yol açabilirler”.
Bu seviyeler de aşılacak olur ise (her ne kadar zahiri olarak çizilebilse de) kurlarda “haritası çizilmemiş bölgelere” geçebiliriz. Kurların nereden döneceği, mevcut şartların ne yönde “evrileceğine” bağlı olacaktır.