Dün yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından “faiz artırıyormuş” gibi yapma kararı çıktı. Marjinal fonlama faizi, borç alma ve “politika faizi” olan haftalık repo faizi artırılmamış gibi sabit bırakılırken “işgören” faiz olan Geç Likidite Penceresi (GLP) 50 baz puan artırıldı. Piyasa beklentisi GLP’de 100 baz puan ve belki de bir “çıt” üzerinde bir artış idi. Benim beklentim 75 baz puanlık bir artış ile en azından GLP’nin son açıklanan yüzde 12.98’lik TÜFE’yi; geçmesinden geçtim; yakalanabilmesiydi.
Piyasa beklentilerinin gerisinde kalan bu artış ile TCMB “faiz artırmış” gibi yapınca piyasa tepkisini dolar/TL kurlarını yükselterek verdi. Piyasa teknik olarak TCMB’nin faiz artışının enflasyonla mücadele konusunda net bir kararlılık ortaya koymadığını, büyüme tercihinin (ve belki de politikacıların baskısının) ağır bastığını düşünerek; TL’de kalmak yerine, doları tercih ederek gösterdi.
Amerika ile yaşanan vize krizi ile başlayan dönemde TCMB’nin gerekli adımları atmadığını düşünen piyasalar, Merkez faizleri artırmayınca kendisi yükseltmek “zorunda” kaldı. Bu dönemde en önemli gösterge faiz olan 10 yıllık tahvil getirileri yüzde 10.50’li seviyelerden yüzde 13.20’lere kadar yükseldi. 270 baz puanlık bir artış demekti bu. Sonrasında TCMB’nin kararlı adımlar atacağı beklentisi ile bu yükselişin yaklaşık 120 baz puanlık kısmı geri gelmiş, 10 yıllık tahvil getirileri yüzde 12’ye, dolar/TL kurları da 3.81’li rakamlara gerilemişti. Yine de bu fiyatlamalara göre piyasa faizleri yaklaşık 100-150 baz puanlık bir artışı bekliyordu. Beklentilerin altında kalan bu artış sonrasında 10 yıllık tahvil getirisi 12.30’lara, dolar/kuru da 3.8900’a yükseldi.
Karar sonrasında yapılan açıklamada “Son dönemde iktisadi faaliyet güçlü seyretmektedir” denilerek faiz artışına dayanak oluşturulmuş. Ancak Türkiye’nin ortalamalarının çok üzerinde gelen büyümenin “makul banda” indirilmesi için bu faiz artışının yeterli olup olmayacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz.
Eğer önümüzdeki aylarda ‘baz etkisinden’ dolayı enflasyonda bir gerileme görecek olur isek, bu faiz artışı yeterli olabilir. Ancak bu konuda kanıtlar yeterince hızlı görülmediği durumda TCMB, “olağanüstü faiz artışının” gerekebileceği hallerle karşı karşıya kalabilir. O zamanda dünkü toplantı gibi tarihi bir stratejik değişikliğin yapılabileceği bir fırsatı kaçırmış olduğuna fazlasıyla hayıflanabilir.