Merkez, Hazine’yi fonlamaya devam edecek!

Haberin Devamı

Merkez Bankası dünkü açıklamalarında enflasyon görünümüyle ilgili olarak önümüzdeki döneme dair önemli ipuçları verdi.

Enflasyon görünümüne dair riskleri sıralarken; “küresel ekonomideki ve kredi piyasalarındaki sorunların devam etmesi ve yurtiçi iktisadi faaliyetteki toparlanmanın ertelenmesi durumunda, politika faizlerinde ikinci bir indirim süreci ve sonrasında faiz oranlarının düşük tek haneli düzeylerde uzun süre tutulması söz konusu olabilir” deniyor.

Her ne kadar gelişmiş ülkelerin piyasalara enjekte ettikleri likiditenin uzun vadeli enflasyona ve ileride küresel faiz oranlarında artışa yol açabileceğine değinilse de bu ihtimal şimdilik göz ardı ediliyor. Nasılsa daha zaman var denilerek...

Bence asıl önemli olan nokta Merkez Bankası’nın mali disipline daha fazla vurgu yapmasıydı. “Piyasada oluşan faiz oranlarının tek haneli değerlere kalıcı olarak inmesi mali disiplinin tesisine bağlı olacaktır. Önümüzdeki dönemde mali disipline ilişkin ikna edici bir perspektif sunulması, hem risk primini düşürecek, hem de politika faizlerinin uzun süre düşük düzeylerde tutulabilmesine olanak tanıyacaktır” diyerek buna yeniden vurgu yapıyor. MB bunu vurguluyor vurgulamasına da hükümet cephesinden bunu duyan pek olmuyor.

Hem iç hem de dış talepteki belirsizliğin, işsizliğin yüksek düzeylerini korumasına dolayısıyla da özel tüketim harcamalarını sınırlamaya devam edeceği belirtilmiş. Her ne kadar kredilerde bir miktar kıpırdanma olsa da bu hareketliliğin şirketlerin kredilerini yeniden yapılandırmasından kaynaklandığını söylüyor Merkez Bankası. Üstelik de vadeler de kısalıyor. Bunda da bankaların kaynak bulma sorununun rol oynadığına değinen MB; sisteme verdiği likidite ile en azından kısa vadede reel kesimin toparlanma sürecinde çıkabilecek sorunları önlemeyi hedeflediğini açıklıyor.

Açıklamalara bakıldığında makul bir çerçeve çiziliyor. Ancak görülen o ki, 850 baz puanla en fazla indirim yapmış olan merkez bankası olduğunu söyleyen Merkez Bankası’nın yapmış faiz indirimleri sadece bankalara ve Hazine’ye yarıyor. Henüz daha bireylere ve şirketlere bir faydası olmamış görünüyor.

Bankalar ellerinde bulundurdukları uzun vadeli aktifleri; krediler ve Hazine bono/tahvillerini; kısa vadeli mevduat ve Merkez Bankası kaynaklarından fonluyor. Merkez Bankası, faiz indirdikçe bankaların aktiflerinin getirileri değil ama fonlama maliyetleri önemli ölçüde düşüyor, kârları da artıyor. Üstelik Merkez Bankası bu indirimleri zamana yayarak bankaların faizler düşmeden; aynı hızla ve büyük miktarlarda kredilerini büyütemeyeceklerinden; bono portföylerini artırmaları için zaman kazandırıyor.

Bundan borçlanma ihtiyacı artan ve itfasından fazla borçlanmaya başlayan Hazine de fayda sağlıyor. Hem miktar açısından kolay borçlanabiliyor, hem de sorun yaşanmadığı için mesele “sessiz, sedasız” halledilebiliyor.

Bankaların sermayelerini güçlendirmek, daha fazla kâr elde etmeleri için bir politika uygulamak; bu arada da Hazine’nin de kolayca borçlanmasını sağlamak isterseniz; bundan farklı bir politika izlemezdiniz herhalde...

Faizler hızlı indirilse belki bankalar hızlı kâr yazabilecek, ama diğer yandan Hazine borçlanmakta zorlanacak. Buna yol açmaksızın; Merkez Bankası bir taraftan faizleri indiriyor ve bankalara bu düşen faizlerden borç veriyor. Aynı zamanda da Hazine gittikçe artan miktarlarda borçlanmaya devam ediyor.

Böylelikle Merkez Bankası; bankaları taşeron olarak kullanarak dolaylı bir biçimde Hazine’nin artan borçlanmasını fonluyor. Dünkü açıklamalar da bu döngünün devam edeceğinin bir teyidi niteliğindeydi.

DİĞER YENİ YAZILAR