Son aylarda Merkez Bankası, izleyeceği politikalar konusunda piyasaları önceden haberdar ediyor. Merkez bankacılık geleneğinde “sürpriz” önemli bir yer tutardı. Artık öyle değil. Tıpkı Aralık ayındaki faiz indirimi öncesinde hafta boyunca verilmeye çalışılan mesaj piyasa katılımcıları tarafından tam olarak anlaşılmayınca, başkan yardımcısı aracılığıyla faiz indirimi konusunda mesaj hafta sonunda verildi. Bugün yapılacak PPK toplantısı öncesinde de faiz konusundaki yeni mesajlar Başkan Durmuş Yılmaz’dan geldi.
Geçtiğimiz hafta yaptığı konuşmada faiz indirimi/zorunlu karşılık artışının rakamlara yansımasını görmeyi tercih edebileceklerini söyledi. Önceki gün Viyana’da yaptığı konuşmada ise daha da önemli bir mesaj verdi. “Hesapladık, kitapladık faiz indirimleri cari açığı arttırıyor!” İlginç!.. Tek başına bu yorum bile bu toplantıdan bir faiz indirimi gelmeyeceğini söylüyor! ( Yine de zorunlu karşılıkta cüz’i bir artış olabilir!)
Aynı Merkez Bankası değil miydi ‘cari açığı kontrol altına almak için’ politika faizlerini adeta ortada fol yok, yumurta yokken düşüren? Üstelik bu indirim bir hafta sonu mesajıyla anlatıldı ki, anlaşılan “acele vardı”!
Aslında faiz indirimi borsa ve bono yatırımcıları için iyi bir haberdi. Ah, bir de yanında zorunlu karşılık artışları olmasaydı... Zorunlu karşılık artışları, tahminlerin üzerinde gelince iş biraz değişti. Üstelik bazı yükümlülük kalemlerine de yeni karşılık zorunluluğu geldi. Bankaların fonlama maliyetleri arttı. Merkez’in beklentisi, bu maliyet artışlarının kredi faizlerine yansıması, kredi talebini “köreltmesiydi”. Başkan Yılmaz’ın Viyana konuşmasından anlaşılan Merkez’in evdeki hesabı çarşıya uymamış. Bankalar rekabet nedeniyle kredi faizlerini yükselt(e)mezken, mevduat faizlerini aşağı çekmeyi tercih ettiler.
Bir yandan mevduat faizlerinin düşmesi, diğer yandan da kredi faizlerinin art(a)mıyor olması tüketim iştahını arttırdı ya da en azından göründüğü kadarıyla azaltamadı. Bu hiç de Merkez’in “hesap ettiği” şey değildi. Asıl şaşırtıcı olan tüm bunların olacağını MB faiz indirmeden önce neden öngöremedi mi? Sırf siyasi otorite istedi diye, sonuçları ne olacağı kestirilemeden ya da hesaplanmadan mı bir faiz indirimine gidildi?
Kurların belli ki “beklenenden” hızlı yükselmesi, borsada özellikle banka hisseleri başta olmak üzere satışların sürüyor olması ‘karar vericilerin’ kafalarını bir parça karıştırmış durumda galiba. Madem kurlar hızlı yükselince, borsa hızlı düşünce faiz indirimlerinden vaz geçilecekti, neden daha “akıllı” yöntemlerle bu işe başlanmadı?
Geçelim... MB bugün faiz indirmezse piyasalar nasıl etkilenir diye bakalım. Faiz cephesinde faiz inmeyeceği büyük ölçüde “fiyatlandı” bile! 5 Ocak’ta 6.79’a kadar gerileyen gösterge bononun bileşik faizleri yüzde 7.49’a kadar yükseldi! Ha keza kur cephesi de benzer bir tepkiyi verdi. Dolar/TL kurları (parite 1.29’dan 1.35’e yükselmesine rağmen) 1.54’ün çok da altına in(e)medi!
Faizlerin değişmediği bir durumda bono bileşik faizlerinde “indirim” beklentisinin hemen sonrasında oluşan 7.65 ile 7.52 arasında oluşan boşluk kapanabilir. Kurlara etkinin sınırlı olacağını belirtmekte fayda var. Zira piyasa kurların “sepet bazında” çok da uçup, kaçmasını istemiyor! 1 dolar+1 eurodan oluşan “sepet” bazında 3.65 seviyesi “korunuyor”! Bu seviyenin sert bir şekilde yukarı geçilmesi zor görünüyor!
İMKB mi? Onun işi hayli zor! Zira MB’nin “kararlılığı(!)” borsa yatırımcılarının; özellikle yabancı olanlarının; kafasını hayli karıştırmış durumda. ‘İyisi mi satalım, sonra bakarız’ diyorlar!
Bugün PPK’dan çıkabilecek en kötü karar mı?
25 baz puanlık bir indirim! Ne suya, ne sabuna dokunmak istemeyen böylesi bir indirim; MB hakkında yepyeni soru işaretleri yaratcaktır! Kurumun kredibilitesi için sakıncalı (!) bir karar olacaktır.
Merkez faiz indirmeyecek!
Haberin Devamı