Merkez Bankası diğer tüm faizleri sabit tutarak özellikle döviz piyasalarındaki olası oynaklıklarda para piyasalarına “müdahale aracı” olarak kullandığı gecelik faiz oranlarını indirmeyerek elini sıkı tutmuş oldu. Böylelikle politikacılardan gelen baskılara direnememiş ancak elinden geleni de yaparak enflasyon konusunda kararlıymış izlenimini korumak istemiş denebilir. Gerçekten de bu toplantı özellikle Başkan Başçı için oldukça zor bir toplantıydı. Bir yandan henüz daha rakamlara tam olarak yansımamış olan enflasyon düşüşü (beklentisi), diğer yandan kurlardaki yükseliş ve en önemlisi politika baskılar…
Memnun etmedi
Karar öncesinde dolar karşısında 2.3448’e kadar değer kaybeden Türk Lirası, “borç alma” faizinin yüzde 7.50’de tutulması ve Borç verme faizinin yüzde 11.25’te tutulmasıyla; 2.3235’e kadar değer kazandı, bir süre 2.33 seviyelerinde dengelendi. BIST tarafında beklenti 75 baz puan ve üstü bir indirim fiyatlanıyordu, 50 baz puana da razı olduklarından günü 1.36’lık yükselişle kapattı.
Ancak alınan karar politikacıları memnun etmeye yetmedi. Karar sonrasında başta Numan Kurtulmuş’un “Merkez Bankası bu kararıyla siyasi iradenin ekonomi vizyonu ile ayrışan bir konuma düşmüştür” ve “Hem politika faizinin hem de üst limitin daha fazla indirilmesi gerekirdi” Şeklindeki Twitter mesajları olmak üzere diğer siyasi söylemlerin eleştiri dozunun artması döviz kurlarını yükseltti, bonoya satış geldi. Dolar/TL 2.3607’ye kadar yükselip, 2.3550’lerden günü kapatırken, yüzde 6.84’e kadar gerilemiş olan 10 yıllık tahvil bileşik getirisi de yüzde 7.23’e yükseldi ve günü bu seviyeden kapattı.
Piyasalar Merkez Bankası’nın kararı “mutedil” karşılamışlardı, ancak siyasi cepheden gelen ağır salvolar gerilimi arttırdı. Aslında ahenk geçtiğimiz haftanın son günlerinde bozulmaya başlamıştı, karar sonrasında gelen eleştiriler işin tuzu biberi oldu! Piyasalar bir anlamda siyasi müdahaleden hoşnutsuzluklarını “fiyatlamalarıyla” dile getirdiler.
Gözler ECB toplantısında
Bundan sonra piyasalar bir yandan yarın yapılacak Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısına, diğer yandan da içerideki siyasi söylemin “tonuna” ve muhtemel “sonuçlarına” bakacaklar. Bu arada hafta sonu Yunanistan’da yapılacak erken genel seçimi de atlamayalım. Kamuoyu anketlerine göre Syriza, Yeni Demokrasi hareketiyle arasındaki farkı yüzde 4’e çıkarmış. Tek başına bir Syriza zaferi piyasalardaki oynaklığı daha da arttıracaktır.
Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faizlerinde indirime gitmemesinin ardında bu olasılığın payı olsa gerek.