Son sözü, baştan söylemekte fayda var; iyi de yaptı!
İlk olarak Kasım’da; piyasaların hiç beklenmediği bir zamanda; önce 50, ardından; Aralık’ta gelen 125 ve son olarak da 75-100 baz puan arası beklenirken gelen 200 baz puanlık indirim. “Üçleme” tamamlandı. Anlaşılan MB; çoktan geç bile kaldığı; “Önden yüklemeli- Front Loaded” programı benimsemiş ve gereklerini yapıyor. ‘Merkez bankalarının kararlarında sürpriz olmalıdır’ savı da; böylelikle hayata geçmiş oluyor. Borç alma ve de borç verme faizlerindeki 200 bp’lık indirim sonrasında; borç alma faizi yüzde 13’e, borç verme faizi de 15.50’ye inmiş oldu. (Bileşik bazda da sırasıyla 13.88 ve 16.76)
Gerçi her iki faiz oranı da “haftalık repo ihaleleri” çerçevesinde dönen “gerçek hayatı” tam olarak yansıtmıyor. Bu ihalelerde oranlar genellikle MB’nın borç alma faizine yakın oluşuyor. Nitekim; indirim sonrasında; Cuma günü yapılan ihaledeki basit oran yüzde 13.53, yıllık bileşik bazda da 14.49 olarak gerçekleşti. Kasım ayından bu yana bono almış ve bunu MB’nı açmış olduğu repo ihaleleriyle fonlayan bankalar bu sayede ciddi kârlar elde etti.
Peki neden bu denli sert ve yüksek indirimler?
Başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarının düşük seyretmesi nedeniyle, enflasyon endişelerinin hafiflemiş olması rol oynamış olabilir mi? Ya da IMF? MB, anlaşmanın yapılacağını ve piyasaları rahatlatacak bir kaynağın geleceğinden haberdar olmuş ve bu nedenle de önceden faizleri inidiriyor olabilir mi?
Ya da MB’nin en azından 2001’den bu yana hemen hemen hiç dile getirmediği ancak son global kriz nedeniyle daha fazla öne çıkan “büyüme” kaygıları rol oynamış olabilir mi?
Tüm bunların hepsi 200 baz puanlık “şok” indirimin ardındaki sebepler. Ancak yukarıdaki sebepler kadar geçerli hatta daha da önemli bir faktör de yerel seçimler olabilir mi?
Hem global hem de yerel sebeplerden dolayı büyümenin yüzde 1’li seviyelere gerileyeceği hatta negatif seviyelere ineceği endişesi; MB’nın bu denli sert bir karar almasında etkin olmuş olabilir mi? Bu ihtimal hiç de düşük değil ve alınan kararın ardındaki önemli “politik” sebeplerin başında da bence bu durum geliyor!
Yapılan açıklamalardan önümüzdeki dönemde de indirimlerin devam edeceği anlaşılıyor. Yanlız bundan sonraki indirimler bu denli “bol keseden” olmayabilir.
Radikal faiz indirim kararı sonrasındaki kur hareketleri MB’nın “korkularının” yersiz olduğunu gösterdi. Hatta “korkulanın” tersine TL değer bile kazandı. 200 bp’lik indirim sonrasında kurlar bir ara 1.5950’lere kadar geriledi. Dünyadaki en “garip” faizi nedeniyle ortaya çıkan bütçe açığı probleminin “iyileşeceği” beklentisi TL’nin “dirençli” davranışının ardındaki önemli etkenlerden birisi. Bundan böyle diğer gelişmekte olan ülkelerdeki (özellikle Rusya, Brezilya, Güney Afrika ve Avustralya gibi hammadde ihracatçılarındaki) gelişmeleri yakından izleyeceğiz. Halen daha yüksek olan “reel faiz” seviyemiz, dünya da “sıfır” faiz politikası sürdüğü sürece bizi az da olsa darbelerden koruyacaktır!
Bundan böyle; 200 baz puanla cesur bir karar alan ve “Karar budur” diyen MB’sını, daha da yakından izlemek gerekecek.
Merkez Bankası sürprizleri “üçledi”!
Haberin Devamı