Para Politikası Kurulu Perşembe günü yaptığı toplantıda; kullanmakta olduğu “tüm politika faizlerini” 50 baz puan indirdi. Para piyasası borçlanma faiz oranını yüzde 7.25’ten 6.75’e, borç verme oranı 9.25’e, geç likidite penceresinden borçlanma 2.75’e, borç verme 12.25’e ve son olarak da piyasa yapıcılarına sağlanan repo oranlarını da 8.25’e düşürüldü.
Yapılan açıklamada; toparlanmanın yavaş ve kademeli olması 50 baz puanlık indirimin dayanağı olurken, küresel risk algılamasındaki gelişmelerden dolayı bundan sonraki indirimlerde bir yavaşlamanın olabileceği belirtilmiş.
Açıklamadaki asıl önemli gelişme karşılık oranlarının indirilmesi kararıydı. “Ayrıca, piyasadaki likidite gelişmelerini göz önüne alan Kurul, Türk Lirası zorunlu karşılık oranlarındaki sınırlı bir indirimin, kredi koşullarındaki sıkılığı azaltacağı, böylelikle izlenmekte olan genişletici para politikasını destekleyeceği değerlendirmesinde bulunmustur.” denilerek krizin göbeğinde yapılmayan yapıldı. Türk Lirası mevduat için tutulması gereken karşılık oranı yüzde 6’dan 5’e indirildi. Böylelikle MB; bankacılık sistemindeki likiditeyi 3.3 milyar TL arttırmış oluyor.
Kararın zamanlaması ilginçti. Neden çok daha önce yapılmadı da şimdi yapılıyor diye düşünürken sebep dün anlaşıldı. Dün; Anayasa Mahkemesi’nin, bono faizlerindeki stopajın yabancı yatırımcılar için “sıfır” olarak uygulanması kararını iptal ettiği açıklaması geldi. Piyasalar, aslında ilk aşamada kafalar tabii ki karıştı. Perşembe günü 7.98’den kapanan gösterge bono bileşik faizleri 8.61’e kadar yükseldi.
Türk vatandaşları ve yerli bankalar tahvil/bono faiz getirilerinden yüzde 10 stopaj öderken, yabancı yatırımcılar için bu oran “sıfır” idi. Gerçi yerli bankalar ödedikleri stopajı kurumlar vergisinden mahsup edebildikleri için, onlar da bir anlamda muaf denebilir. Sadece sıradan Türk vatandaşını üzen bu haksız uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin “haklı” kararıyla düzeltilmesi için mahkeme, 9 aylık bir süre vermiş durumda. Hükümet bu süre zarfında eşitliği sağlayacak bir düzenlemeye gidecek; büyük olasılıkla Türk vatandaşları için de “sıfır” olarak uygulanması kararını alacaktır.
Mahkeme’nin kararı büyük olasılıkla PPK toplantısı öncesi biliniyordu. MB’nin karşılık oranlarını indirmesinde de bunun önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Yoksa bayram değil, seyran değil neden piyasalara 3.3 milyar ek likidite verilsin ki? Tabii ki stopaj kararının piyasaları bozacağı, faizleri arttıracağını düşünüyorsanız, bunu dengelemek için böylesi bir önlem alabilirsiniz.
Peki bu ek likidite gerçekten kredi genişlemesine katkı sağlar mı? Bir kısmıyla mutlaka, ancak tamamının piyasaya girmesi mümkün değil. Bir kısmı dün aniden yükselen bono faizlerini görünce bonoya yöneldi bile. Böylelikle faizler 8.20’nin altına geri döndü.
MB’nin kısa vadeli düşünerek, böylesi bir karar alması; çok daha önceden yapılabilecek bir düzenleme için bu zamanı kollaması bundan sonrası için de bazı mesajlar içeriyor.
Normal şartlarda MB’nin; faiz kararları olsun, likidite değişiklikleri olsun, piyasaları 6-9 ay sonrasını etkiliyor. MB bu vadeyi “şekillendirecek” adımlar atıyor diye düşünüyoruz. Ancak anlık olaylara politika değişiklikleriyle cevap vermek ne denli doğru olduğunu önümüzeki dönemde daha çok tartışacağız.
Bir süreden beri 2010 yılında vadesi dolacak bono portföyünü desteklemek amacıyla piyasalardan bono alabileceğini dile getiren MB, bir başka “kriz” anında bunu da devreye alırsa artık çok da şaşırtıcı olmayacak.
Yoksa Mehmet Tezkan’ın dünkü “erken değil, baskın seçim tezi” haklı mı çıkacak?
Merkez Bankası’ndan ilginç zamanlama!
Haberin Devamı