Perşembe günkü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından 75 baz puanlık bir indirim geldi. Piyasa beklentisi 50 baz puanlık bir indirim idi. Benim beklentim 100 baz puanlık bir indirimden yanaydı. Neden mi?
Cevap, aslında MB’nin karar sonrası notunda var. “Uluslararası kredi piyasalarındaki sorunlar devam etmekte, küresel ekonomiye ilişkin göstergelerde henüz somut bir iyileşme gözlenmemektedir.” Bu sebeple borç alma faizi yüzde 10.50’den yüzde 9.75’e indirildi. Aslında bu sebep 100 baz puan hatta daha da fazla bir indirim için de kullanılabilirdi. Kurul bundan sonraki indirimin “ölçülü olabileceğini” ve faiz düşürülme sürecinin devam edebileceği kanaatini koruyor. Bir sonraki toplantıya kadar “dramatik” bir değişim olmazsa en azında “ölçülü bir 50 baz puan” daha indirimin önü açık.
Açıklanan 2008 son çeyrek “yüzde 6.2’lik küçülme” ve yüzde 15.5’lik “rekor işsizlik” sonrasında MB’nin faiz indirimi kaçınılmazdı. Faiz indirim sürecinde “durmaksızın” yapılan indirimler 900 baz puana ulaştı. Yine de MB’nin neden halen daha elini “korkak” alıştırdığını anlamak zor. G-20’ler ve küresel finansal sistem bunlara izin verirken; kurlarda bir tepki göstermezken neden gidilecek yere bir an evvel varmıyoruz?
Nasılsa içinde bulunduğumuz ortamda faiz indirimlerinin; elinde bono bulunduranlar dışında; ne reel ekonomiye ne de işsizliğe bir faydası var. Beş aydır yaşanan hızlı indirimler, belli ki reel ekonomiye bir fayda sağlamış değil. MB faizleri indirse de TL kredi faizleri yüzde 20’lerin altına inebilmiş değil! Hal böyle olunca da reel kesim indirimlerden faydalanamıyor. MB’nin faiz indirimlerinin tek başına ekonominin toparlanmasına yardımcı ol(a)madığı ortada. Belirgin birkaç adım daha atılması gerekiyor ki bunların başında yılan hikayesine dönen IMF anlaşmasının bir an evvel imzalanması geliyor. Kredi garanti fonu, KOSGEB kredileri ve MB’nin reeskont kredileri bunu takip edebilir.
Son 2 yılda Türkiye’nin önüne bir ekonomik program koy(a)mamanın maliyetini rekor işsizlik ve rekor küçülmelerle halka ödeten hükümetin, bir an evvel ister IMF’li, ister IMF’siz bir yön çizmesi gerekiyor. Hedefi, kaynakları iyi anlatılmış; başarı kriterleri ortaya konmuş bir plan olmalı ki, MB’nin tek başına yaptığı faiz indirimleri de amacına ulaşabilsin.
Salih NEFTÇİ
Hem Türk hem de dünya finansal piyasalarına nice katkılar sağlamış, hepimizin kendisinden mutlaka birşeyler öğrendiği, yönümüzü içeriden dışarıya çevirmemiz ve dünyayı daha iyi anlamamız konusunda bizlere rehberlik etmiş olan çok değerli ekonomist Salih Neftçi’yi kaybettik. Tüm yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Kendisini saygı ve şükranla hatırlayacağız.