‘Alaylı’ meslekte çıraktan yetişmiş, ustalığa erişmiş; “Mektepli” ise işin okulunda eğitim görmüş olanları ifade eden yerleşmiş kavramlar. Yönetim kurulu üyeliği söz konusu olunca gelenek “alaylı” olanlardan yanaydı. Gerek tecrübe aktarımı, gerekse modern zamanların “bağımsız yönetim kurulu” üyeleri gündeme gelince akla hep “alaylı” olanlar geliyordu. Günümüzden 15-20 yıl önce emekli generaller en “makbul” adaylardı! Ya da bir banka yeni bir yönetim kurulu üyesi arıyorsa ya eskiden bir başkada genel müdürlük yapmış olanları ya da eski bir bankacıyı tercih ediyordu. Hızlı tüketim, telekomünikasyondan veya çiftçilik yapmış birini seçmiyorlardı.
Artık bu devir değişiyor! Modern yönetim kurullarında “çeşitlilik” aranıyor! Özellikle mevcut işleyişi sorgulayan ve yeni bir bakış açısı getirebilen “yeni tip” yönetim kurulu üyeleri kuruma değer katıyor, ilerlemeyi sağlayabiliyor! Bu konuda “bağımsız üyeler” önem kazanıyor. 2012 yılında SPK tebliği ile şirketlerin gündemine giren bu kavram, modern yönetim anlayışında kanuni zorunluluktan çok daha fazlasını ifade ediyor.
Yönetim kurullarındaki çeşitlilik ve bağımsızlığın yanı sıra “kurumsal yönetim ilkeleri” de öne çıkıyor. Bu konuda 2003 yılında gönüllü bir STK olarak faaliyete geçen Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Mehmet Göçmen başkanlığında önemli çalışmalar yapıyor. Şirketlerin; adillik, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve sorumluluk prensiplerini sahiplenmesi konusunda çalışmalar yapıyor. Bu konuda seminerler, yönetim Kurulu üyeliği eğitimi gibi değişik faaliyetlerde bulunuyor.
Yeni nesil yönetim kurulu üyeleri konusunda çaba gösteren sadece TKYD değil. Bu konuda Ayşe Öztuna’nın liderliğini yaptığı OdgerBerndtson düzenlediği ve kendi türündeki ilk örneklerden olan yönetim kurulu üyeliği çalıştayları ve Praesta’dan Hande Yaşargil’in Forbes Dergisi ile birlikte yürüttüğü “Yönetim Kurulunda Kadın Üyeler Programı” bu konudaki iyi örneklerden. Geçtiğimiz dönemde Muzaffer Akpınar’ın başkanlığını yürüttüğü “Yönetim Kurulunda Kadın” programının başkanlığını yeni dönemde Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı devralıyor. Akpınar; yönetim kurullarında “dişil” unsurların öne çıkmasının özellikle risk yönetimi ve “çeşitlilik” açısından önemli olduğunu belirtti ki bu konu bence de kurumların geleceğe taşınabilmesi açısından önemli.
Belki daha da önemlisi; gelecekteki yönetim kurulu üyelerinin Praesta’nın programında olduğu gibi mentorluk ilişkileri, OdgerBerndtson’un programında olduğu gibi tecrübelerin aktarıldığı çalıştaylardaki eğitimlerden geçerek şirketleri katkı sağlamaları olacak. Artık “alaylıların” yerini “mektepliler” alacak ve onlar kurumsal yönetişim ilkelerini içselleştirmenin ötesinde; “sahiplik” kavramından da öte şirketin geleceğe taşınması, sadece hakim ortağın değil, küçük ortakların da çıkarlarının korunması konusunda nemli kararlara imza atacaklar!
Yeni iş dünyasını; “yeni düşünen”, “yeni (ve Mektepli) yönetim kurulları”kuracaklar!