Bayram tatili sırasında Brezilya Reali, dolar karşısında 4.2480 ile tarihi düşük seviyesini görmesinden sonra (22 Ocak tarihinden bu yana yüzde 66.3 devalüe olması demek) Brezilya Merkez Bankası Başkanı Alexandre Tombini’nin 371 milyar dolarlık rezervleri kullanmayı “göz ardı etmeyeceklerini” açıklamasından sonra 3.88’e kadar geriledi. (Bu sıralarda TL de dolar karşısında 3.0753’e kadar düşerek “tarihi düşük”seviyesini gördü)
Sözlü müdahaleler
“Sözel müdahaleye” kadar yaşanan süreç bir anlamda piyasaların Brezilya Merkez Bankası’nı test etmesiydi. MB’nin “piyasalara pabuç bırakmama” adına attığı adım yeterli olmamış görünüyor, zira dolar karşısında 3.88’e gerilemiş olan real, haftayı 3.96 seviyesinden kapattı. Brezilya’nın 9 Eylül’de S&P tarafından ‘yatırım yapılabilir ülke’ olmaktan çıkarılmasıyla hızlanan süreçte Real’in değerinin “dengeye” kavuşabilmesi için piyasalarla, MB arasındaki bu “itiş-kakış” bir süre daha devam edecek. En azından Brezilya MB’nın döviz piyasasına doğrudan müdahalesine kadar.
Yellen’in geçtiğimiz hafta yaptığı konuşmada faiz artışının bu yıl içinde olmasını beklediğini açıklaması da işin tuzu biberi oldu. Yellen olası bir faiz artışında geç kalmaktansa “doğru zamanda bir faiz artışına gitmenin” daha önemli olduğunu söylüyor. Ya da bu konuda piyasaları hazırlamaya çalışıyor. İkinci çeyrekte yüzde 3.7’den 3.9’a revize edilen ABD büyüme verisi de bu ihtimali destekler durumda.
Her ne kadar ABD ekonomisi beklentilerden daha iyi performans gösteriyor olsa da arada gelen bazı verilerin faiz artışını tam olarak desteklemiyor olması Ekim’de bir faiz artışı ihtimalini azaltıyor. Yellen’in son konuşmasıyla “bu yıl içinde faiz artışı gelecek” beklentisi artık Aralık’ta bir artış gelmesi olasılığını artırıyor. Yellen de kendi çapında piyasaları buna hazırlıyor.
Rusya’nın Suriye hamlesi denklemi değiştirdi
cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya ziyareti dönüşünde söylediği, “Tabii burada Esed’siz bir sürecin olması. Veyahut da bir geçiş sürecinde belki Esed ile gidilme diye bir şey olabilir” sözü Suriye politikasından önemli değişikliklerin olacağının habercisi.
Asıl bu değişikliği Rusya’nın geçtiğimiz haftalarda 28 savaş uçağını Suriye’de konuşlandırması, tanklarla bunu desteklemesi ve hepsinden de önemlisi 2 yeni üs kurması, Suriye’deki denklemi kökünden değiştirdi. Son gelişmeler iki şeyi söylüyor:
- Türkiye’nin “güvenli bölge oluşturma” tezi artık geçerli değil, bundan sonra da kabul görmeyecek demektir.
- TSK’nın dahil olacağı sınır ötesi bir “çatışma” olasılığı tam olarak ortadan kalkmasa da büyük ölçüde azalmasıyla, savaş bahanesiyle seçimlerin 1 yıl ertelenme olasılığı da azaldı.
Dolar, 3 TL’nin altına geriler mi?
Bayram tatili sırasında dolar/TL kurunda 3.0753 ile tarihi düşük seviye görüldü. Brezilya MB’nin “Müdahale ederiz” söylemi, TL’ye de yaradı ve 3.03’ün altına kadar bir gerileme yaşandı. Ancak kapanış 3.0440 seviyelerinden gerçekleşti. Bu hafta içinde “Brezilya Reali haftanın göstergesi” olacak. Eğer Real’de yeni zirvelere çıkılırsa dolar/TL kurlarında (ve birçok gelişen ülke para biriminde) yeni zirvelerin görülmesi olasılığı artacaktır. Real sakinse, TL de görece olarak sakin bir seyir izleyecek ancak 3.00’ın altına inilmesi zor olacaktır. Seçime 24 işgünü kaldı (29 Ekim tatil) Bu sürede piyasalardaki oynaklık hayli yüksek olacak. Bunun bir kısmı, yurt dışından, bir kısmı da kamuoyu anketlerinden kaynaklanacak. Bu süre zarfında borsa tarafında yeni yükseklerin görülme ihtimali düşükken, aynı şeyi kurlar için söylemek hayli zor. Dolar/TL kurunda halen daha 3.1250 seviyesinin test edilme olasılığı var ve bu olasılık hiç de az değil. Bu seviyeye gelinmesi artık 3.00’ün üzerine kalıcılık sağlamış olan dolar/TL kuru için pek büyük bir sorun olarak algılanmazken, üzerine geçilmesi durumunda sorun büyüyecek.
Merkez Bankası fiili olarak faizi artırdı, farkında mısınız?
GEÇEN hafta yapılan PPK toplantısından politika faizlerinde bir değişiklik kararı çıkmayınca, TL’nin küresel rüzgarlardan ayrı kalma şansı da azaldı ve diğerlerinin içinde bulunduğu akıma kapıldı. MB, “sadeleştirme” adına palyatif, anlamlı olmayan bazı adımlar atsa da gerçek anlamda havanda su dövmeye devam etti. Piyasa yapıcı bankaların 25 baz puanlık ayrıcalıklarını yitirmiş olmaları dışında geçtiğimiz haftaki PPK toplantısında alınan anlamlı bir karar olmadı. Sonrasında yıl sonuna kadar TL zorunlu karşılıklara her ay 50 baz puan artışla toplam 150 baz puanlık faiz artışı geldi. Ancak bankaların, ğırlıklı Ortalama Fonlama Faizi’nin yüzde 9.02’ye yükseldiği bir dönemde döviz tutmaktan vazgeçip, TL tutmaya ne kadar devam edeceğini kestirmek zor olacak. Bu arada MB, PPK’da politika faizini değiştirmezken, bankalara sağladığı fonlamanın ağırlık ortalama faizini yüzde 9’lara yaklaştırarak “zımni bir faiz artışı” yapmış durumda. Bunu bankaların üst yönetimleri ve Hazine yöneticileri gayet yakından biliyorlar. Aracı kurumların ağırlıklı olarak kullandığı Takasbank Para Piyasası’nda da aylık faizlerin yüzde 13’lere çıktığı bir ortamda PPK, sadece faiz artışını “resmi olarak” duyurmuyor. Fiiliyatta artmış olan faizler halen daha kağıt üzerinde aynı kalıyor. Halbuki bunu “resmi” olarak ilan etsek; etkisi çok daha farklı olacakken, bu imkanı ne MB ne de piyasa katılımcıları değerlendirebiliyor.