Merkez Bankası’nın döviz kurlarına karşı alması gereken tavır konusunda piyasa katılımcılarının, yorumcuların, dış ticaret ile uğraşanlar ve bankacıların farklı beklenti ve yorumları var. Orta noktayı da bulmak hemen hemen imkânsız.
Dün dolar/TL kurları 1.8250 alış seviyesine kadar geldi ki, bu yeni bir rekordu. Tansiyonun iyiden iyiye yükseldiği sıralarda Merkez Bankası bugünden itibaren günde 50 milyon dolarlık “döviz satım ihalelerine” başlayacağını açıkladı. Aşırı müdahale olması durumunda da “doğrudan müdahaleden” kaçınmayacağını da ekledi.
Merkez Bankası bir anlamda “sözel bir müdahalede” bulundu ve kurlar 1.80’in bile altına indi. Peki bu Merkez Bankası’nın başarısı mıydı? Zamanlama olarak bakıldığında bunu söylemek zor, zira açıklamanın hemen ardından ABD borsalarının vadeli kontratları pozitife geçmişlerdi.
Diyelim ki Merkez Bankası sayesinde kurlar geriledi. Bu sürdürülebilir bir durum mudur? Ya da Merkez Bankası’nın döviz satım ihaleleri ya da doğrudan müdahaleleri işe yarar mı? Hiç sanmam!
Yarasaydı, para birimi rubleyi savunmak için Ağustos 2008’deki 598 milyar dolarlık rezervinin 200 milyar dolardan fazlasını harcayan Rusya bunu başarabilirdi. Aynı dönem içinde dolar/ruble kuru 23.5’den 36’lara yükseldi ki bu da yüzde 50’den fazla değer kaybını ifade ediyor.
G. Kore farklı mı? Aynı dönemde 243 milyar dolarlık rezervinden 40 milyarını kaybeden G. Kore Merkez Bankası da wonun yüzde 50’ye yakın değer kaybetmesini engelleyemedi. Üstelik hiç bir “doğrudan ya da dolaylı” müdahalede bulunmadan...
Merkez Bankası’nın müdahalesi; tüm gelişmekte olan ülkelerde benzer bir “dalga” yaşanırken; rezerv kaybetmekten gayri; hiç bir işe yaramaz. Bir taraftan faiz indireceksiniz, diğer yandan dövize müdahale edeceksiniz. Bunların ikisinin bir arada olması ne kadar anlamlı.
Merkez Bankası “kurlardaki oynaklık arttığında doğrudan müdahale edebilirim” diyor. Geçtiğimiz yıl kurlar 1.15’lere düştüğünde neden benzer bir yaklaşımla müdahale edilmedi. Ya da neden faizler o zamanlarda hızlı bir şekilde indirilmedi?
Bugünlerde yapılan faiz indirimlerinin ekonomideki çarkları çalıştırması için yapıldığı açıklanıyor. Peki gerçekten bu böyle mi? Gecelik faizler yüzde 11.50 (bileşik 12.19) iken; gösterge hazine bonosunun bileşik faizleri yüzde 15.25 seviyelerinde. Şirketlerin bankalardan kullandıkları kredilerin fazilerini bakmaya bile gerek yok.
Merkez Bankası’nın faiz indirimleri ekonominin çarklarını döndürmekten çok “seçim sath-ı mahalline” girilen bu dönemde gittikçe bozulan bütçe dengesinin finansmanını kolaylaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Dün açıklanan nakit dengesinde gelirler yüzde 23 artarken, giderler yüzde 50 artmış. Çok ciddi miktarda da “faiz dışı açık” verilmiş durumda.
Düşen faizler nedeniyle tüm yatırımcılar içinde TL’nin cazibesinin azalması, son günlerde yaşanan hızlı kur artışlarının ardındaki sebeplerin başında geliyor.
Yükselişin ardında piyasalarca pek de konuşulmayan sebeplerden biri de BP petrol şirketine kesilen astronomik ceza. Detayları tam olarak açıklığa kavuşmamış olsa da tamamı yabancı yatırımcıya ait bir şirkete bu denli büyük bir ceza kesilmiş olması hem yeni yatırımcıları hem de var olanları tedirgin etmiştir.
Böylesi bir ceza akıllara Putin Rusya’sını ve muhtemel sonuçlarını getirecektir ki şirketin BP olması da bu anımsamayı kolaylaştırıyor.
Kur 1.82’yi geçince Merkez devreye girdi!
Haberin Devamı