Önceki hafta Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’daydım. 2002 Asya krizi sonrasında, Malezya Hükümeti’nin “sorunlu varlıkları” çözümleme için kurduğu Danaharta adlı kurumunun tecrübelerini öğrenmek için gitmiştim. Yeşilliğine hayran kaldığım şehirde 10 yılda çok şey değişmiş. En çarpıcı olan Putrajaya’daki değişim oldu benim için. O günlerde Asya krizinin yıprattığı ülkede çarkları döndürebilmek adına dönemin başbakanı Mahathir Mohamad, ülkenin idari merkezinin taşınacağı yepyeni bir şehir inşa ediyordu. İnşaat tabii ki tamamlanmış ve ortaya muhteşem bir “şehir” çıkmış, pırıl pırıl modern bir şehir. Doğanın da bezediği bu şehri imrenmemek elde değildi.
Kuala Lumpur’a 10 yıl aradan sonra yolumun düşmesi Malezya’lı QI Group’un davetiyle oldu. 1998 yılında faaliyete başlayan 30’a yakın ülkede, 7 değişik iş kolunda faaliyet gösteren grup; Türkiye’de de QNet adı altında “doğrudan pazarlama” (Network marketing) faaliyetlerini yürütürken, Antalya Kaleiçi’ndeki butik otel ile başladıkları turizm yatırımlarını arttırarak sürdürmeyi planlıyor. 40-50 milyon euro gayrimenkul, 40-80 milyon dolarlık da “şehir oteli” yatırımı planlayan grup, QNet faaliyetleri için Türkiye’de montaj-üretim faaliyetlerinin yanı sıra pazarlarına yakınlığı nedeniyle İstanbul’u da bir “lojistik merkeze” dönüştürmeyi planlıyor. Bunda QNet’in dünya operasyonlarından sorumlu yönetim kurulu üyesi Haldun Arın’ın da payı var!
QNet; tıpkı Avon, Amway, Herbalife gibi üyelik/satıcılık organizasyonlarına benzer bir faaliyet sürdürüyor. Ancak bunu bir adım daha ileri götürmüş ve internete de taşımış. Türkiye’de 2012 sonu itibarıyla 64 bin üyeyi ve 16.5 milyon TL ciroya ulaşmış olan şirketin, dünya çapında 9 milyon üyesi ve 500 milyon dolara ulaşan bir cirosu varmış. Ziyaret sırasında özellikle Güneydoğu Asya’daki “üyelerden” 6 bin 500 kişinin katıldığı bir toplantıyı (çok daha kalabalık olacak bir sonraki toplantının) Türkiye’de yapılması planlanıyormuş) da izleme şansını buldum. Üyelerin katılım, ulaşım ve konaklama masraflarını kendilerinin karşıladıkları toplantının “ruhani” bir havada yapılıyor olması şaşırtıcıydı. Bunun nedenini; QI Group’un kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dato (Malezya’da Lord’a denk bir unvan) Vijay Eswaran halk kütüphanesinden alınan bir kitapla, para ödeyerek aldığınız bir kitaba gösterdiğiniz özen arasındaki fark olarak açıklıyor. “İnsanlar para verdikleri şeye daha fazla özen gösterirler” diyor. Hele ki bu işten bir de para kazanacaklarsa...
Eswaran’ın asıl ilginç saptaması; Türkiye’ye yapacakları yatırımların, önceki haftalarda yapılan 22.1 milyar euroluk İstanbul’un yeni havalimanı yatırımının yanında görece olarak küçük kaldığının hatırlatılması üzerine verdiği yanıttı. Çin’i ayağa kaldıranın; yurt dışındaki Çinlilerin ülkelerine yaptıkları 1-5 milyon dolar arasındaki yatırımları olduğunu söyledi. Bu yatırımlar hem daha uzun süre ülkede kalıyor, hem de sahiplerinin çalışkanlıkları sayesinde hızla büyüyebilir diyor. “Küçük adımların, uzun yol alacağını” hatırlatan Eswaran’ın bu yaklaşımı; QI Group’un Türkiye yatırım danışmanı Erdal Alkış’ın da vurguladığı üzere; sadece büyük yatırımların değil, KOBİ ölçeğindeki yatırımların da el üstünde tutulması gerektiğini hatırlatması açısından önemliydi!
‘Küçük adımlar uzun yol gider’
Haberin Devamı