Kredi kartlarıyla ilgili bir yasa çıkarılması ikinci kez gündemde.
Baştan anlaşmakta fayda var! Kredi kartı, bir 'kredi' müessesesi. Kredi kartı çıkaran hiçbir finansal kurum, kart sahibine "Al sana şu kadar limit, kendi paran gibi harca" demiyor. Sadece "Senin bendeki kredin (!) şu kadar, sana bu rakama kadar kredi veriyorum" diyor. Yani bu, "Bu parayı sana geçici olarak veriyorum, geri alacağım" anlamına geliyor.
Temel olarak tüketici, ihtiyaç, konut ya da araç kredisinden hiçbir farkı yok. Tek farkı kullanım kolaylığı. Evrak-ı metruke yerine plastik bir kartla işlemlerin yürütebiliyor olmasında.
Gelirlerine uyumlu harcama yapan, ekstre döneminde borçlarını kapatanlar için sorun yok. Ancak dengeyi kuramayanlar için borcu borçla kapatma dönemi başlayınca, faize faiz ödeme gündeme geliyor ki (bir başka deyişle bileşik faiz) işin içinden çıkmak mümkün olmuyor.
Ancak bunun sorumluluğunun tamamını bankalara yüklemek doğru değil. Evet, bankaların da yüksek fazileri nedeniyle bu sarmalın hızlanmasında önemli sorumlulukları var. Yine de kimsenin bir bankayı yüksek faiz alıyor diye suçlaması mümkün değil. Nasıl ki birikimleri için düşük faiz veren bir bankayı suçlamak yerine, parasını daha yüksek faiz veren bankaya yatıranlar olduğu gibi, yüksek kredi faizi talep eden bankanın kredi kartını kullanmayarak da bu sorun halledilebilir.
Kredi kartı sözleşmelerinde tüm koşullar bankalar tarafından yazılıyor. Evet eskiden karınca duası gibiydiler ancak düzenlemeyle okunabilir hale geldi. Kart kullanıcılarının, hem sözleşmeye hem de harcama belgelerine imza atmadan önce bunları dikkatle okumaları gerekir. Kamuoyunda çıkarılması planlanan yasayla kredi kartı borçlarının affedileceği gibi bir izlenim oluşuyor. Öncelikle böylesi bir yasa geriye dönük uygulanamayacağı için, eski borçlar için eski kurallar geçerli olacak.
İkincisi kredi kartı, kullanıcı ile banka arasında yapılmış ticari bir anlaşma. Bu ticari anlaşmaya devletin müdahil olmasını anlamak pek mümkün değil. Serbest ekonomide devlet ticari anlaşmaların hangi şartları ihtiva edeceğini düzenleyebilir, ticari şartlarını; faizi, vadesi, fiyaü değil!
Bana göre yapılması gereken; devletin kart fazileri ile uğraşmak yerine, bankalar tarafından bu kartların doğru kişilere ve "doğru limitlerle" verilmesini sağlayacak sermaye ve risk denetimini yürütecek düzenlemeler yapmasıdır ki, bu da BDDK'nın görev alanına giriyor.
Bireysel bankacılık alanında, Avrupa'nın oldukça ilerisinde olan Türk bankacılık sistemine böylesi bir müdahaleye hiç gerek yok. Belki de kart kullanıcılarında "ahlâki erozyona" yol açabilecek bu tarz yaklaşımlar yerine, kredi kartı sözleşmelerinin yeniden okunması için bir kanun çıkarılsa daha iyi olabilir. Ki herkes ayağını yorganına göre uzatsın!
Kredi Kartları Yasası temelde yanlış!
Kredi kartlarıyla ilgili bir yasa çıkarılması ikinci kez gündemde...
Haberin Devamı