Geçtiğimiz hafta Dubai Uluslararası Finans Merkezi’ni (DFIC) ziyaret etme şansı buldum. “İstanbul Finans Merkezi olur mu, olmaz mı” tartışmalarından öte, nasıl olur sorusuna yanıt için bu ziyaret ufuk açıcı oldu!
2004 yılında kurulan merkez yeni atılımlar içinde ve İstanbul Finans Merkezi’nin (İstanbul Finance Center IFC) daha kurulmadan rakibi. Nasıl olmasın? DFIC’de kurumlar vergisi, gelir vergisi oranı kurulduğu yıldan itibaren 50 yıl için yüzde 0 (Yazıyla sıfır)! Yabancılar 100’de yüz sahip oldukları şirketler kurabilirken, kârlarını yurt dışına transfer ederken herhangi bir kısıtlama yok! Çalışanlar açısından da herhangi bir sınırlamanın olmadığı merkezde şeriat hukuku değil, “İngiliz Hukuku” geçerli. Kurulduğundan bu yana yaşanan 500 ufak ölçekli anlaşmazlık iki hafta içinde çözülürken, bölgenin kendi “özel” mahkemeleri var! Bu mahkemelerde 8’i uluslararası deneyime sahip yabancı, 11 yargıç görev alıyor. Hatta merkez dışındaki şirketler de isterler ve anlaşmalarında yer vermişlerse bu mahkemeleri asli olarak kabul edebiliyorlar!
Hayli zor olacak
Bu koşullarla IFC’nin rekabet etmesi hayli zor olacak. Ya özel bir statü tanınacak ve DIFC’dekine benzer “ayrıcalıklar” ve “teşvikler” verilecek ya da bu proje bir gayrimenkul projesinden öteye gidemeyecek. Eski Aktif Bank CEO’su ve Ağaoğlu Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Önder Halisdemir, benzer bir durumun Londra’da Canary Warf’ta yaşandığını hatırlattı. Bir gayrimenkul projesi olarak başlayan Canary Warf uzun bir süre atıl kalmış. Ne zamanki özel teşvikler gelmiş, ancak o zaman bir finans merkezi olabilmiş, uluslararası banka, finans ve hukuk firmalarını cezbedebilmiş. İşimiz uzun…
İslami Borsa ne ola ki? Geçtiğimiz hafta yurt dışında turlarken BİST YK Başkanı Talat Ulussever’in bir konuşması tam da IFC tartışmalarının üzerine gelmiş! Ulussever “Sadece İslami kurallara uygun hisse senetlerinin veya sukukların işlem gördüğü bir borsacılık yerine, tüm borsa faaliyetlerinin İslami kurallara daha uygun bir yapıda yeniden oluşturulacağı bir mekanizma, bir model geliştirmeliyiz. “İslami finans” yerine “İslam finansı” kavramının kullanılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Referans noktası da dahil olmak üzere tüm sistemin İslami kurallara dayandığı bir modele dayanması gerekmektedir” demiş.
Avantajımız bu mu?
Nasıl olacak böyle bir borsa? Alım/satım için tuşa basmadan önce abdest mi alınacak, buna bir kural mı getirilecek? Ya da “açığa satış” en büyük günah mı kabul edilecek?
İslami yaşam tarzının genel kabul gördüğü Dubai dahi İngiliz hukukunu uygularken, lâik bir yönetimi benimsemiş Türkiye Cumhuriyeti’nde “İslami borsa” mı kuracağız? Bu borsa yarın öbür gün, IFC içinde mi yer alacak? IFC; hiçbir finans merkezinde böylesi kurallar yokken; İslami kuralların geçerli olacağı bir finans merkez mi olacak? Diğer finans merkezleri ile aramızdaki “kıyaslanabilir rekabet avantajımız” bu mu olacak?