İMKB 100 Endeksi 40.001 ile bu yılın en yüksek kapanışını yaptı. Geçen yıl kapanışından bu yana yüzde 47.14, bu yılki en düşük kapanış itibarıyla ise yüzde 76.3’lük bir getiriyi ifade ediyor. Bono faizlerinde de yüzde 11.25 bileşikle “modern borçlanma tarihinin” en düşük bileşik faizinin görüldüğü bir günde borsanın bu kapanışı dikkat çekiciydi. En azından son altı aydır “ezberbozan” gelişmelerden farklı olarak, malûm ezberi hatırlatan bir durumdu. “Düşük bono faizi=yüksek hisse senedi fiyatı” denklemi kısa bir süreliğine de olsa hayata geçmiş oldu.
Kısa bir süreliğine diyorum, zira bu iki parametrenin artık neredeyse birbiriyle ilgisi kalmadı. Türev ürünler, vadeli piyasalar, emtialar, kurlar ya da rasyonel davranma konusunda “sınırlı yeteneği olan” hedge fonlar ve bunları yönetenler, yakında yine bu denklemi bozacaklardır.
Bozulana kadar olan zamanda İMKB, ayrıştığı piyasalarla arasındaki mesafeyi korumak ister gibi davranıyor.
İMKB, Mayıs ayı başından bu yana; uzun zamandan bu yana yakından izlediği Amerikan S&P 500 Endeksi’nden ayrıştı. Bu ayrışmada “gelişmekte olan ülke piyasaları, gelişmiş ülkeler oranla daha hızlı toparlayacak” söylemi kadar, özellikle bankacılık hisselerine gelen alımların etkisi büyüktü. Özellikle iki büyük bankaya gelen alımlar endeksin yönü konusunda belirleyiciydi. (Garanti Bankası ve Akbank’ın İMKB 100 içindeki ağırlıkları sırasıyla yüzde 14.46 ve 12.26)
Merkez Bankası’nın ve de hükümetin izlediği politikalar en fazla banka bilançolarına katkı sağlıyor. Bunu gören özellikle yabancı yatırımcılar da banka hisselerine yöneldiler. Aşırı istekli alımlarla; sanayi şirketlerinin hisseleri pek fazla kıpırdamazken; banka hisseleri ciddi oranda yükseldiler.
Önümüzdeki haftadan başlayarak bilançolar gelecek. Yine iyi kârlar bekleniyor ve bu beklentiler açıklandı. Beklentilerle fiyatlar yükseldi ve endeksi 40.000 seviyesine kadar taşıdı. Piyasa bu seviyelerde tutunmaya çalışıyor. Bunun için “yorulan bazı as oyuncuların” yedek kulubesine çekildiği, yerine de yine endekste ağırlığı olan “genç ve dinamik oyuncuların” devreye girdiği görüldü. Yanlış anlaşılmasın, bunun kasıtlı bir hareket olduğu gibi bir şey söylemiyorum. İMKB’nin düşüşe direnç göstermekteki kararlılığını vurgulamak için bu örneği verdim. Üstelik de bu direnci, başta gün boyu düşen Avrupa borsaları ve gün sonuna doğru olumsuz gelen ABD verilerine rağmen göstermesi önemli.
ABD piyasalarının yükselişinin ardındaki önemli motiflerden biri, tüketicilerin geleceğe dair artan güvenleriydi. Dün açıklanan güven endeksi verileri, beklentilerin aksine, gerileme gösterdi. Her ne kadar siparişlerde artış olsa da önümüzdeki dönemde ev ve araba almak isteyenlerin azalıyor olması da piyasaların moralini bozmaya yetti.
Diğer yandan ABD Hazinesi bu hafta 115 milyar dolarlık 2 yıl ve daha uzun vadeli tahvil ihraç edecek. Pazartesi günkü 6 milyarlık enflasyona endeksli tahvilden sonra dün 42 milyar dolarlık 2 yıllık, bugün de 39 milyarlık 5 yıl ve yarın da 28 milyarlık 7 yıllık tahvil satacak. Bir sorun beklenmiyor. Ola ki talep/karşılanma oranlarında piyasaları tedirgin edecek bir durum hasıl olur ise, ayıklayın pirincin taşını o zaman...
İhraçlar sorunsuz aşılsa da piyasalarda kısa vadede bir düzeltme ihtimali var. Bu nedenle de İMKB’deki “oyuncu değişimlerini” dikkatli izlemekte fayda var.
İMKB’de devir teslim!
Haberin Devamı